Merhaba arkadaşlar sınavlarım olduğu için yeni bölüm biraz geç geldi. Artık daha çok bölüm yayınlamaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz. Yorum ve votelerinizi esirgemeyin 💙💙💖💓💛💖hepinizi çok seviyorum canlarım 💞💞💞
Multimedia benim çok sevdiğim ve bu bölüme uyduğunu düşündüğüm bir şarkı iyi dinlemeler
***
Hala daha olduğum yerde çakılı duruyordum. Az önce verdiğim kararın aksine kalbim adım atmamakta diretiyordu. İstemsizce gözümden akan tek damla yaşı fark ettiğimde kendime geldim.
Ne oluyordu bana böyle. Neydi bu şimdi. Evet ben güçlü bir kızım ama bu konu benim zaafım olmuştu. Ben bu durumdan ne kadar nefret etsemde kurtulamıyordum. Herkes elbette ki aşkıyla evlenmek, mutlu olmak ister ama olmayınca olmuyor.
Şimdi olduğum yerde onun (ona ismiyle seslenmiyorum çünkü bu bana göre ondan kurtulmak için ilk adımımdı ama ne yazık ki sonrası gelmedi) beni sevmediğini öğrendiğim ilk anı hatırladım da bana gelip sevdiği kadını anlatmıştı.
Gözlerini sevdiğim adam bana sevdiğinin gözlerini, gülüşünü sevdiğim adam bana sevdiğinin gülüşünü, sözlerini sevdiğim adam bana sevdiğinin sözlerini anlatmıştı.
'Bu nasıl bir acıdır' dedim kendi kendime o an. Bilmezdim o ana kadar aşkın acı verdiğini. Çıkmasak bile o benimdi. Ben onu kimseyle payşaşamazdım. Tabi bunların hepsi benim düşüncemdi. Bu düşünceleri benden başka duyan, bilen yoktu.
Sessizce dinledim onu içimde kopan fırtınalara aldırmadan. Ben ona en zor söyleyeceğim cümleyi sarf etmiştim. 'Mutlu ol' demiştim ona. 'Sevdiğinle mutlu ol'. Evet demiştim bunu ona.
Cılız çıkan sesime, boğazımda düğümlenen yumruya aldırmadan gülümsemiştim. Yarı gerçek yarı sahte bir gülümsemeydi bu. Sonra kendimi teselli etmek için 'O mutlu olsun yeter' demiştim ya kendi hüznümü hiçe sayarak.
Ne yazık ki o bununla yetinmedi. Sanki daha çok yakmak için canımı kalktı yerinden. Ne yapacağını anlamamıştım. Keşke... Keşke anlamasaydım dedim o günden sonra her aklıma gelişinde, her ağladığımda bıkmadan usanmadan bunu dedim.
Yerinden kalktı ve her zaman huzur bulduğum o yerde, o tepede hayatımın karanlığı olan, bir daha gülmeme sebebim olan o cümleyi söyledi
'Aşığım ulan aşığım! Bütün dünya duysun aşığım!! '
İşte benim karanlığım burda başladı. Ordan ne zaman gittim bilmiyorum. Kendimi evde bulduğum an sanki bu anı beklercesine aktılar gözlerimden. Tutmadım akan yaşları tutmazdım da buna ihtiyacım vardı. O halde kaç saat ağladım hatırlamıyorum.
Tek hatırladığım uykuya geçmeden önce söylediğim şu sözdü :
'Benden bir daha birini sevmemi bekleme be bayım. Kalbim sen içindeyken öldü...!!'
**şimdi ki zaman **
Evet şimdiye kadar bu söze hep uymaya çalıştım. Aslında bir tek bunu başarabildim. Aslında onu unutmak istemiştim hemde çok. Böyle onu unutsam rahatlayacak herşeye yeniden başlayacağım gibi hissediyorum. Bu hiçte beklediğim gibi olmadı.
Artık bende yeni birini sevmek istiyordum. Yeniden yeşermek, mutlu olmak istiyordum. Bunu nasıl yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Sadece yapacaktım işte.
Beni daldığım düşüncelerden çıkaran ise gülün bana seslenişiydi. 'Canım' dedi soru sorarcasına. Benim murata olan duygularımdan habersiz güldü başımı kaldırdığımda.
Göz göze geldiğimiz an yanıma hızla gelip koluma girdi. "Ne düşünüyorsun?" dedi. Cevap verecek halim yoktu. Zaten beni beklemeden devam etti. "Yarım saattir sana sesleniyorum" Sahte bir gülümseme attım ona.
Evet biliyorum onun bir suçu yok. Evet biliyorum belki ondan uzak durmam gerekiyor ama bana bunun için hiç fırsat vermiyordu gül. Muratı ne kadar sevmiyorsa, bana da o kadar yakın ve samimiydi.
Beraber turnikelerden geçtikten sonra merdivenlere yöneldik. Her halinden belliydi mutlu olduğu. Sormak istedim ama soramadım. Korktum sanırım, yine yara almaktan bu kez kalkamamaktan korktum. Her ne kadar onun muratı sevmediğini bilsemde, olmuyordu işte illa ki düşünüyordum bu ihtimalin varlığını.
Aslında ilk saat dersim yoktu ama yinede geldim okula belki kafa dağıtmak için belkide... belkide onu biraz daha fazla görmek istediğimden
Ah! Ne diyordum ben yine onu unutmalıydım. Kalbim ve aklım her zaman olduğu gibi yine zıtlaşmaya devam ederken biz çoktan okula girmiştik.
İlk olarak kafeterya 'ya girdik. Bingo yine her zaman ki takım buradaydı. Tabi ki bu takımda muratta vardı. Onun dışında selim de vardı.
Biz - gülün çekiştimesiyle - seri adımlarla masaya ilerledik. Ben herkese başımla selam verdim ve ortaya bir yere oturdum. Önceden olsa muratın yanına otururdum ama yapmadım bu sefer. Kendime sözüm vardı. Gül ise muratı görmezden gelip sadece selime selam verdi. Murat ise hala onu 32 diş izliyordu. Gül ise normal olmayan bir gülüşle önüne bakıyordu. Selime baktığımda ise gözlerimiz bulunmuştu. Gülerek bana bakıyordu.
Bu haline gülmek istesemde gülmedim. Biliyordum gülersem umutlanıcağını. Yapamazdım bunu ona. Ondan gözümü çektim ve önüme döndüm.
Kendine yeni gelen murat ayaklandı ve ne istediğimizi sordu. Israrla ben istemiyorum desemde beni zorlamasının üzerine herkese uyup Kahve istedim. Murat gelmişti herkes mutluydu ama garip bişey vardı. İzleniyordum! Başta selimdir desemde ona baktığımda o bizimkilerle sohbet ediyordu. Selimde değilse, kimdi bana öküz gibi bakan!!
Ohh sonunda bitirdim. Biriciklerim evet bundan sonra size böyle hitap edicem. Evet benim biriciklerim yeni bölüm geç geldi bunun için sizden çook özür dilerim. Umarım yazdığım bu bölüm beni biraz olsun affettirir. 😊😊 Lütfen ve lütfen yorum ve votelerinizi esirgemeyin. Onlara çook ihtiyacım var. Kitabım biraz mesafeli olsa ben öyle değilim ve sizi çok seviyorum 😍😍💞💞💝💘💛💛❤️💚💚💜💙💚💋💓💗❣️❣️💟😘💟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevseydin ne güzel biz olurduk!!...
Teen FictionHerkesin içinden pay alacağı bir kitap... Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum "peki neydi aşk bilerek ölmek mi, ölerek sevmekmi" Mutlu musun şimdi sol yanım boş kaldı keşke doldursaydın boşluğu kalbinle belki bu kadar acıtmazdı ...