Hergün olduğu gibi yardımcımız Elena sayesinde uyandırıldım ve kahvaltı yapmak için mutfağa indim. "Günaydın!" Babam da gülümseyerek bana karşılık verdi.
Her zaman oturduğum yere yani abimin yanına oturdum. "Günaydın Elisa" dedi abim. "Günaydın. Bugün çok heyecanlıyım" dedim. Annem bana şaşırmış bir halde baktı. "Çünkü bugün Selin ile buluşacağım. Beni merak etmeyin." Selin benim bebeklikten beri en iyi arkadaşımdı. Hatta bebeklikten de öte. Aile dostumuzdur.
Bir aile dostumuz olduğu gibi bir de düşmanımız var. Babamın işlerimde ki en büyük rakibi. Haluk Özkaya. Onun oğluyla aynı kolejde hatta aynı sınıfta olmaktan kötü birşey yok. Her zaman sinirlerimi bozar ve aramızda büyük bir kavga çıkar. Müdür bizi hep disipline yollamaya çalışır ama babalarımız mafya oldukları için bundan korkar.
Kahvaltımızı bitirdikten sonra korumam Mert ile okula gittik. Sınıfa girdim ve Melis'i bekledim. Bu sırada daha yeni yeni Arda geliyordu. Pislik çocuk! Tipiyle kendini birşey sanıyor. Ve tabikide parasıyla...
Sınıfa girdiğinde bana sert sert baktı. "Ne?!" diye bağırmaktan kendimi alamadım. Beni bakışlarıyla rahatsız ediyordu çünkü.
Bu tepkim üzerine yanıma yaklaştı ve kollarını sırama koydu. "Benimle düzgün konuş kızım! Seni bu okula gömerim yoksa" dedi gözlerime sertçe bakarak. "Bıkmadın ya? Babamın sana neler yapabileceğini farkında değilsin. Etrafında ki kızlara hava atmak için gelip beni burda numaradan tehdit edemezsin. İstesen de senden korkmuyorum" dedim bende aynı ses tonuyla. "Babalarımızı bu işe dahil etmeyeceğimize söz vermiştik. Senin baban mafya da benim babam çöpçü mü?" Ona çok sinirlenmiştim. Yine bana bulaşıyordu. Bıktım artık! "Tamam o zaman kapa çeneni de otur sırana."
Sırasına geçip rahatça oturdu. Kendini ne sanıyorsa artık! Bu sırada içeri Melis girdi. Ayağa kalkıp çantasını aldım masaya koydum ve "evet seni dinliyorum" dedim. Bana birşey söyleyecekti. "Gel lavaboya."
Lavaboya geldiğimizde kimsenin olmadığından emin olunca korkuyla konuşmaya başladı. "Kızım dün Arda beni aradı. Dünkü kavganızla ilgili. Tehdit etti. Eğer seninle konuşmazsam sana istemediğin şeyleri yaparmış."
"Kim? Arda mı" dedim küçümseyerek. "Başka kim olacaktı? Kerem mi?" Ahh! Kerem. Benim biricik sevgilim!
Konuşmamız bitince sınıfa girdik. Arda arkadaşlarıyla kahkahalar atıyordu. Yanında da Gökçe vardı. Gökçe sürtüğün teki. Arda'nın dibinden ayrılmaz. Salak kız!
"Sonunda anlatabildiniz olayı Melis Hanım" dedi Arda alaycı bir tavırla. "Anlattı anlattı. Keşke benden bu kadar korkmasaydın da bana anlatasaydın" diyince bütün sınıf Arda'ya baktı. Çünkü lafı geçirmiştim. "Senden korktuğumdan değil senin için o iğrenç karga sesini duymamak için Melis'i aradım" dedi küstah küstah. Alçak herif! "Yaa! Bende senin için o güzel sesimi ziyan edecek değilim." Arda ayağa kalktı ve bana yaklaştı. "Sen gelsene bi!"
Kolumdan çekiştirip beni alt kata yani bodruma götürdü. Burada kimse yoktu ve çok ıssızdı.
Beni sertçe duvara itti ve üzerime yürüdü. Kollarını duvara dayadı. Aramızda çok az bir mesafe kalmıştı. O gözlerini gözlerime dikmesi. Beni en çok da o korkutuyordu. "Eğer bana sataşmaya devam edersen istemediğin şeyler olacak. Bir daha asla bana bulaşamayacaksın o zaman." Bu tehditten korkacağımı düşünmesin beyfendi. "Üzgünüm ama beni görmezden gelemezsin ve beni o basit laflarınla korkutamazsın." Bu lafım onu fazlasıyla sinirlendirmiş olmalı ki elini saçlarının arasından geçirdi ve bana uzunca bir süre baktı. "Bak bebeğim, benimle uğraşmanı istemiyorum. Sandığından daha kötü şeyler yapabilirim. Benim sinirli halimi görmedin, görmek istemezsin" dedi öfkeyle. Benden biraz uzaklaşıp cebinden bir sigara çıkardı. "İster misin" sanki ben içiyorum ya. "Yok!" Sigarasından büyük bir nefes çekti ve suratıma üfledi. Elimi havada sallayıp dumanı yok etmeye çalıştım.
"Şimdi güzelim. Benimle uğraşma. Sonuçlarına katlanırsın" dedi ve eliyle saçlarımı geriye doğru itti. Bu pislik kendini ne sanıyor? "Sakın bir daha bana dokunma" dedim en korkutucu sesimle. "Dokunmayayım mı" diye tekrarladı beni. Elini boynuma götürdü ve bana doğru eğildi. "Hala istemiyor musun" dedi fısıldayarak. "İstemiyorum" dedim bende aynı şekilde.
Benden uzaklaştı ve yukarı çıktı. Bende peşinden sınıfa gittim. Kerem gelmişti. Yanına oturdum hemen. "Selam" dedi bana gülümseyerek. "Selam!" En arka sırada oturuyorduk bu yüzden dersi iyice kaynatma şansımız vardı. Ama neyseki hoca gelmemişti. Kerem elimi tuttu ve küçük bir öpücük kondurdu. Elini yanağıma koydu ve beni kendine çekti. "Seni herşeyden çok seviyorum birtanem" ona gülümseyerek karşılık verdim.
Hoca içeri girince kendimizi toparladık ve derse başladık.
* * *
Son dersin zili de çalmıştı nihayet. Eve gidip bir güzel duş almak istiyordum. Çantamı toparladım hemen. Tam sınıftan çıkacakken bileğimde bir el hissettim ve arkamı döndüm. Arda beni tutmuştu.
Sınıftaki herkes çıkınca beni duvara yasladı. Sırtım buz gibi bir duvara sertçe çarpınca canım yanmıştı. Arda yanıma yaklaştı ve beni derin düşüncelerle süzdü. İtiraf etmek istiyorum. Çocuk yakışıklı! Hem de çok! Bu düşüncelerden hızla uzaklaştım ve bana ne diyeceğini beklemeye başladım. "Benimle konuşmanı istiyorum bir konu hakkında. Akşam benimle buluşur musun?"
"Konu ne?"
"Akşam konuşuruz. Adresi mesaj atarım."
"Tamam."
Akşam olacaklarla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Beni ne için çağıracaktı? Onun yanına korumasız gitmem imkansızdı. Bu tehlikeli olurdu.
Kapını önündeki arabamıza korumalar eşliğinde bindim ve eve doğru hızla gittik. Yol boyunca aklımda ki tek şey bana ne diyeceği oldu.
Eve gelince buluşucağımız saati beklemeye başladım. Ama önce Selin'i aradım ki buluşmayı başka bir zamana erteleyelim. Sonra duşumu aldım ve saatin yedi olduğunu gördüm. Yarım saat kalmıştı. Dolabımın başına geçtim ve ne giysem diye kısaca düşündüm. Ardından kot şort ve üzerime de bordo bir tişört giydim. Yeşil gözlerimi belirginleştirmek için siyah eyeliner çektim ve hafif parıltılı bir ruj sürdüm. Kahvenin açık tonlarında ki saçlarımı açtım ve omuzlarıma düşmesine izin verdim.
Herşey hazır olunca en zor kısma yani babamla konuşma kısmına geldim. Babamın yanına oturdum ve sıradan bir yalan uydurdum. "Baba. Ben Melis ile buluşmaya gidiyorum. Kendi arabamla gideceğim" dedim. "Nereye?" Tamam! Şimdi nereye gideceğim hakknda bir yalan gerek. Neresi olabilir? Evet. "Alışveriş merkezine." Babam bana sert bir bakış attı ve saçlarımı okşadı. "Tamam birtanem ama geç kalma." Onu öpüp dışarı çıktım ve kendi arabamla Arda'nın mesaj attığı yere gittim.
Burası sıradan bir kafeydi. Herşey normaldi şimdilik. İçeride çok fazla kişi yoktu. Arda'yı içeri girer girmez görmüştüm. Üstüne beyaz bir tişört gitmişti ve bu kaslarını fazlasıyla belli ediyordu.
Beni görünce el salladı ve yanına oturdum. Direk konuya girdim. "Evet. Problem nedir?" Arda bana dikkatle baktı. "Benim için birşey yapmanı istiyorum." Ne gibi birşeydi? Onun için birşey yapacağımı düşünmesin. Hayır anlamında kafamı yana salladım. Arda nefesini verdi ve gözlerimin içine baktı. "Gökçe'den ayrılmak istiyorum. Ama sende biliyorsun ki takıntılı biri. Ondan ne kadar uzaklaşsam bile bana sırnaşacak. Benimle numaradan sevgili olmanı istiyorum" dedi sessizce. Bu soru karşında ne diyeceğimi bilemedim. O beni bir günlük hayat kadını mı sanıyor? "Niye ben? Ve ayrıca böyle birşey yapmamı bekleme. Kerem duyarsa biterim ben."
"Çünkü Gökçe'nin en sevmediği kız sensin. Merak etme bende seninle sevgili takliti yapmak istemiyorum. Ama buna mecburum. Kerem işini de ben hallederim" dedi sakin bir tavırla. Şimdi ne demem gerekiyordu? Evet mi? Hayır mı? Bu gerçekten iğrenç birşeydi ama o sürtükten de kurtulması gerekiyordu. "Tamam kabuldür" dedim ister istemez. "Sevindim. Birşeyler sipariş edeyim mi?" Aslında bu iyi bir fikirdi. Karnım acıkmıştı. "Olur."
İçecek birşeyler söyleyip konumuza geri döndük. "Yarın işe başlıyoruz." Bu kadar hızlı mı? "Ne? Ama daha..." Arda beni susturdu. "Yarın başlıyoruz dedim. Bundan ailenin haberi olmayacak ama."
Kahvemden bir yumdum aldım. İçimi ısıtmıştı. Hava soğuk değildi ama yine de sıcak bir şey içmek iyi gelmişti. Aklımda yarın neler olacak acaba diye bir sürü soru vardı. Hiçbirinin cevabını veremiyordum. Arda yakışıklı bir çocuktu. Kabul! Ama onunla sevgili olmak... Midemi bulandırıyordu. Onunla öpüşmek zorunda kalabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK
Mystery / ThrillerGirdiği çıkmazdan dönüş yoktu. Bir kere aşık olmuşsan sürdürmeyi bilmelisin. Ama ya bu aşk etrafa zarar veriyorsa? Yada seni daha da çıkmaza götürüyorsa? Ne yapabilirsin ki? Büyük bir yalanın içinde yıllarca yaşayıp şimdi herşeyin değişmesini beklem...