1.Bölüm Birinin Şansı Diğerinin Şansızlığı

375 6 0
                                    

[Alarm sesi] Alarm sanki beyninin içine girmiş orada Canlı konser veriyordu.Artık reflekse dönüşen ani bir hareketle alarmı susturmaya çalışırken yine olan olmuştu; başka bir kırık saat... Saat'in gıcık alarmı sağ olsun çok güzel bir şekilde uyanmıştı(!). Mutfağa yöneldi her zamani gibi kahvaltı için neler hazırlayacağına baktı. Sonuç bir hüsrandı. Farklı bir şey beklemesi kendisine bile garip geliyordu. Dolapta her zamanki gibi köşede gözüne batan yumurtayı ve pastırmayı çıkardı dolaptan. Biraz eğilerek aşağıdaki çekmeceden pilavı çıkarıp pilav ısıtıcısına koydu. En güvendiği makineydi bu. Odasına yöneldi. Görüntü tam bir vahşetti. Odanın o hali en çok utandığı şeydi. Kendisi gibi ciddi bir albayın nasıl böyle bir dağınık odaya sahip olduğunu bir türlü anlayamıyordu. Derin bir iç çektiç Elini kafasının arkasına atarak ve kaşıyarak ''Gel de bul şimdi üniformanı bu yığının içinden.''. Karamsar bir ruh haline girdi. Üniformalarını aradı. O harikulade(!) dağınıklığının içerisinden beş dakika geçmiş ancak bulabildiği bir kaç adet cips poşeti, bir ton iç çamaşırı, bir kaç adet kağıt parçası ve laptopu olmuştu. Tam ümidini kesmiş ayağa kalkmıştı ki üniforması gözüne ilişmişti. Dolabın hemen yanındaki askılıkta idi üniforması. 

Üniformayı giyerken her hangi  bir şeyi fark edemeyecek kadar dalgındı. Lavaboya gitmek istedi birden.Bir şeyler yanlıştı... İhtiyacını giderdikten sonra banyodaki büyük boy aynaya baktı. O an olayı fark edemeyecek kadar aptal olduğu için kendini aşağıladı. Karşısındaki manzaraya baktığında üzerinde geçen yıla göre ne kadar büyüdüğünü ve genişlediğini ispat eden geçen sezonun üniforması vardı. Göğüsleri artık kıyafete sığmıyordu. Sanki bi de bu yetmezmiş gibi sütyen giymeyi de unutmuştu. Küçük bir adımında mini eteği her şeyi gösteriyordu. Yaz üniformasından cidden nefret ediyordu her şeyi göstermek için yapılmışlardı sanki. Yazın bile yürürken sorun oluyor genellikle yüz üstü yere düşüyordu.O anda göğüslerinin hava yastığı görevini üstlenmesinden ise oldukça sinir oluyordu. Göğüslerinin büyüdüğünü gördüğünde önce inanmamıştı. İnanmak istememişti... Elleriyle boyunu kabataslak ölçtüğünde tekrardan fazlalık olduğunu görmesi daha kötü hissetmesine yol açtı. Çünkü göğüslerinin büyük olduğu için ortaya çıkan kompleksi daha da büyümüş, küplere binmiş, bunun sonucunda da aynaya hakaretler yağdırmıştı. Bunun üzerine üstündeki her şeyi çıkarttı. Yeni verilen geniş rahat ve bol olan Kış Üniformasını aramaya tekrardan koyuldu. Bu sefer kısa süre içerisinde olduğundan biraz bile olsun küçük gösteren sütyeninin yanında buldu üniformasını. Giyilmesi gereken her şeyi dikkatlice giydikten ve saçlarını düzelttikten sonra pilavın piştiğini belirten sesi duydu. Mutfağa yöneldi. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra Şölene(!) benzeyen kahvaltısını yedi( bir kase pilav 2 adet kırılmış yumurta ve kızartılmış pastırma).Her şeyin düzgün olduğundan emin olduktan sonra anahtarını alarak dışarı çıktı. Kapıyı kilitledi. Arkasını hızlıca döndüğünde ise göğüsleri yanlışlıkla kendisine doğru hızla gelmekte olan bir kişiye çarptı. ve gelen çocuğun kafası yumuşacık bir hisle dolduktan sonra sert zemine çarptı. Hena bunun üzerine özür dileyerek elini uzattı ve yere düşen çocuğu kaldırdı.

-Albay Hena... Şey... Ne dicektim ben...

Çocuk afallamıştı birden. Kim Albay Hena'nın göğüsleri tarafından tokatlandıktan sonra afallamazdı ki. Biraz kafasını kaşıdıktan sonra kendini toparlayabilmiş, söyleyeceği şey aklına gelmişti

-Az önceki aptallığım için gerçekten de üzgünüm Albay Hena. Komutan Harrison sizi odasına çağırdı efendim. Sizinle konuşacakalrı varmış.

-Tam da zamanında. Bu sefer ne istiyor acaba..

-Bunu odasına giderek kendisine sorabilirsiniz efendim.

-Ahhh. Tamam. Kendi kendime konuşuyordum zaten.Neyse, Sağ ol asker görev yerine dönebilirsin.

-Sağ olun efendim.

Asker yanağını tutarak garip bir sırıtış ile oradan uzaklaştı. Buralarda yeni olduğu anlaşılabiliyordu. Çünkü gittiği yönde kızların soyunma odası vardı. Oraya girdikten sonra sağ kurtulması çok zordu. imkansız  olmasa da imkansıza çok yakındı. Bunları düşünmeye bırakıp Harrison'un yanına gitmeye başaldı. Kapıya kısa sürede ulaşmıştı asansörü kullanarak. Kapıyı tıklatarak içeri girdi.

-Komutan Harrison, Beni çağırmışsınız efendim. İşimi veya varsa kusurumu öğrenebilir miyim

Komutan Harrison'un yüzünde bunun üzerine küçük bir gülümseme belirdi. Bu konuşmanın iyiye gideceğinin belirtisiydi. Hena kendini az da olsa rahat hissettikten sonra Harrison konuşmaya başladı;

-Albay Hena rahat olabilirsiniz. Sabah sabah güldürmede üstünüze yok bundan emin olabilirsiniz. Size vereceğim göreve gelince(masanın üzerinden bir mektubu alarak) bu mektubu Özel Muhafızlar lideri hem de en üst düzey psikolog olan Leo Tsu'ya götürmenizi rica ederim. Kendisi şu anda mahkum 5H1N3'ün odasının önünde görev yapmaktadır. 5H1 kodlu odada. Acele etmeniz makul olur.

-Hemen götürürüm efendim.

Kapıyı kapattı, tekrardan 5H1 kod'lu odaya doğru yöneldi. Leo Tsu'yu göreceği için çok heyecanlıydı çünkü onun karizmasına hastaydı (sırılsıklam aşık bu kız benden söylemesi).Leo Tsu'nun yanına gidince Mahkum 5H1N3 ile konuştuğunu gördü.Yanına yavaşça yaklaşıp;

-Bir dakikalığına müsaadenizi alabilir miyim acaba? 

-Müsaade her zaman senindir Hena-chan. Pardon Hena demek istemiştim. Mahkum ile Japonca konuşuyorduk da. (hafif bir gülümsemeyle)

Bunun üzerine biraz heyecanlanmış olan Hena yutkundu.Daha sorna sakin bir ses tonu ile kendine söylenenleri iletmeye başladı.

-Bu mektubu Komutan Harrison size ulaştırmamı istedi. Ve lütfen Mahkumlarla bile olsa konuşurken Ciddi bir mekanda olduğunuzu unutmayın. Ülkenizin dilindeki sevgi ögelerini kullanamyı ne kadar sevdiğinizi de. Ancak burası ciddi bir yerdir lütfen böyle konuşmaları sonraya sakalyın.

Psikoloji uzmanı olan Leo Tsu lafı fazla uzatmadan mektubu aldı.Almasaydı daha da konuşabileceğini biliyordu çünkü. Cebinden çıkartığı mektup açacağı ile mektubu açtı.Yavaş ve dikkatli bir şekilde okumaya başladı. Yüzündeki ifadeden mektubun içeriğinin kötü olduğunu anlamış olan Hena daha mektubun içeriğini bile soramadan Leo Tsu hiç sevmediği o malum kelimeyi söyledi;

-Başka bir masumun düşüşünü görmektir beni en çok üzen şey

Bu kelimelerin üzerine mahkum 5H1N3 e dönerek Hena'nın bilmediği bir şeyler söyledi mahkuma ama onu uzun zamandı tanıdığı için idam kararı çıkarılan kişinin mahkum 5H1N3 olduğunu ve onu rahatlatarak yalan söylediğinin farkındaydı.

In The Middle Of The ObscurityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin