#İyiyim#

2.6K 158 106
                                    


Ne eve düzelmiş bir şekilde dönen Hoon Na oldu bu gece, ne bir şeyler paylaşan Sun Hee oldu, ne de konuştuklarıyla ilgili en ufak bir haber veren Jimin.

Hiç kimse yoktu. Hiç kimseyle iletişim kurmamıştım. Kendi kendime olabilecekleri, Jimin'le Hoon Na'nın ne tür bir konuşma yapacağını, sonucunda Hoon Na'nın nasıl bir tepki vereceğini düşünmekten bir hal olmuştum. Tüm gece bunları düşünerek evin içinde bir oraya bir buraya gidiyordum. Bunun yanı sıra, telefonun başında da saatlerce beklemiştim, Jimin konuşması bittikten sonra arar diye. Ama olmamıştı. Bırak aramayı, bir mesaj bile atmamıştı. Bu da hem merakımı hemde üzüntümü arttırmıştı. Kafamı dağıtmak amaçlı açtığım televizyonda da hiçbir şey ilgimi çekmeyince soluğu mecburi olarak odamda aldım.

İçine iyice gömüldüğüm yatağımda bir sağa bir sola dönmeye başladım. Bu geceyi bir an önce sonlandırmak istediğim için uyumayı düşünsem de bu fikirde pek başarılı olamıyordum.

Kendiliğinden telefonuma uzanan ellerim mesaj bölümünü açtı.

"Ne yaptın? Konuşabildin mi?"

Dakikalarca gönderip göndermeme konusunda kararsız kaldığım bu mesajı cesaretim galip gelerek göndermeme neden olmuştu. Mesaj anında iletilmişti ama Jimin okumamıştı.

Jimin'in cevap vermeyişini meşgul oluşuna bağlayarak bu seferde şansımı Sun Hee'den denedim.

"Neredesin?"

Mesajı tereddütsüz gönderdim. Fakat dakikalardır süren bekleyişimin sonunda ondan da cevap alamayacağımı anlayıp, yalnız olduğum evde özgürce bağırdım.

"Ah siz ciddi misiniz?!"

Kesinlikle şu an yalnızlık kavramının en dip noktasına ulaşmayı başarmıştım. Ne dertleşebileceğim bir dostum vardı şu an yanımda ne de varlığını hissedebileceğim bir insan. Sadece büyük bir boşluk vardı. Bir de derin bir sessizlik.

Uykuya yenik düşmeye çalışmak amaçlı gözlerimi yummamla birlikte telefonumda duyduğum bildirim sesiyle gözlerimi kocaman açtım. Hemen yattığım yerden kalkıp henüz saniyeler önce elimden bıraktığım telefonu tekrar aldım. Jiminden mesaj gelmişti!

"Konuştum... Seninle de konuşmam gerek. Söylemek istediğim şeyler var."

Anlam veremediğim ve bende büyük bir merak oluşturan bu mesaja boş gözlerle bakarken sonunda cevap verebildim.

"Pekala. Şu an müsaitim. Konuşabiliriz."

Çok beklemeden başka bir mesaj daha geldi.

"Yüzyüze konuşmamız gerek. Evine geleceğim."

Neler olduğunu kavrayamıyordum. Neler konuştuklarını, ne olduğunu, Hoon Na'nın neler söylemiş olacağını deli gibi merak ediyordum.

Bir türlü geçmek bilmeyen ve son derece yavaş ilerlemesiyle beni deli eden yaklaşık yarım saatlik bir sürenin ardından sonunda Jimin gelebilmişti. Kapının çalmasıyla birlikte koşar adımlarla ilerledim. Üzerimde ki kedicikli pijamamla kapıyı açtığımda karşımda ki sıfır mimik Jimin'i görmeyi beklemiyordum. İlginç bir şekilde, onun Hoon Na'yla konuşup her şeyi halledeceğini düşünüyordum. Fakat yüz ifadesi hiç de halletmişe benzemiyordu. Kapının önünden çekilip Jimin'in girmesine izin verdim. Jimin adımlarını yerde sürüyerek oturma odasına geçip koltuğa oturdu. Merakla yanına gidip bende oturdum.

"Jimin sorun ne?"

Jimin'in yerdeki bakışları bana döndü. Gözleri dolmuş ve göz bebekleri titriyordu.

"Ne olduğunu söyler misin artık? Ne konuştunuz? Kötü bir şey mi söyledi."

Alacağım cevabı bilseydim kesinlikle bunu sormazdım. Zaten aldığım cevap karşısında da sorduğuma pişman oldum.

WINGS | pjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin