*19*

10.9K 778 40
                                    

Hikaye nasıl gidiyor bakalım??

***

İçeri bir anda giren kadın ikisinin de yerinden zıplamasına neden oldu. Özellikle Adaline yatakta az kalsın reverans yapacaktı.

"Anne, hadi dışarıda konuşalım" derken Anthony hayatının en heyecanlı dakikalarını yaşıyor olabilirdi. Annesi uzun zamandır olmadığı kadar kızgın görünüyordu ve bunun altından kesinlikle iyi bir şey çıkacak gibi de durmuyordu. Kadını sırtına attığı gibi koridora çıkarabilirdi yeter ki Adaline bir şey anlamasındı.

"Hayır" dedi annesi. "Şimdi, burada, üçümüz konuşacağız."

Anthony hemen annesinin dibine sokulup korkulu gözlerle ona baktı. Ne yapıp edip bu faciaya engel olmalıydı.

"Anne yapma.. Adaline hiçbir şey bilmiy--"

"Gareth Anthony Laurent!" diye kükredi annesi. "Çeneni kapa ve şuraya otur"

Anthony bir an, kendisine dakikalar gibi gelen süre boyunca kalakaldı. Annesi tam olarak ne demişti şimdi? Ne? İsmini mi söylemişti? Colin değil de Anthony mi demişti o?

"Anne.."

O sırada korkarak gözlerini yatakta mıhlanmış gibi duran Adaline'a çevirdi. Kızcağız tek kelime ile şok olmuş bir halde idi. Dudakları bir miktar açık, gözleri de kraliçeye kenetlenmiş bir halde dizlerinin üzerinde oturuyordu. Bir an gözleri yavaşça kendisininkiler ile buluştu ve o an, Anthony her şeyin bittiğini anlamıştı. Adaline kızgındı. Adaline kırgındı. Adaline hepsinden çok şaşkındı. Ve Adaline hiç de affedecek gibi bakmıyordu.

***

Bir süre sonra Adaline, Anthony, Kraliçe ve Kral özel salonda birbirlerine bakar haldeydiler. Aslında herkes önüne bakarken kraliçe herkese bakar haldeydi desek daha doğru bir tabir olabilir. Ama ortamda korkunç bir gerginlik olduğu da su götürmez bir gerçekti.

"Evet, kim bu hikayeyi doğru bir şekilde anlatmak ister?"

Anthony yanında oturuyor olan Adaline'ın yüzünü görmüyordu fakat onun şu an pek de konuşma havasında olmadığını anlamak zor değildi. Hoş kendisi de öyle değildi ve şu an beklenilen konuşmayı kimse yapmayacak gibiydi.

Kraliçe sakinliğini korumaya çalışıyormuş gibi öfleyip püflerken etrafına bakındı ve tekrar oğlu ile göz göze geldi.

"Önce sevgili gelinimizin evlenmek istememesi olayını duymak istiyorum" diyerek Adaline'a baktı. Kızcağızın teni hiç olmadığı kadar solgundu. O çok bilmiş hallerinden eser de kalmamıştı.

"Ben.." diyebildi ve bir süre bekledi. "Bunu kimse bana sormadı. Sadece mecbur olduğumu söyleyip beni bir arabaya tıkıp buraya göndermeye kalktılar" dedi konuşurken gelen cesaret kırıntıları ile.

"Hiç birimiz hayatımızı kendimiz seçmedik küçük hanım. Küçük bir taşra kızı olsaydın belki bir çobanla kaçabilirdin ama ne yazık ki bunun için fazla asil ailelerde yaşıyoruz." dedi kraliçe. Ardından da "bunu kişisel algılamamalısın. Biz kadınların hakkı bu kadar." diye ekledi. "Şu.. Anthony'den yardım istediğin kısma gelelim"

Adaline bir an Anthony'e kızgın bir bakış attı ve kraliçeye döndü. Neyse ki kadın hemen yumuşamıştı. Hiç olmazsa ilk anki kadar korkunç bir yüz ifadesine sahip değildi.

"Arabayla gelirken.. Kaçtım" dedi Adaline. "Ormana doğru. Ve onunla.." göz ucu ile Anthony'e baktı. "Colin.. Yani Anthony ile karşılaştım. Yardım istedim o da kabul etti."

Odada bir sessizlik oldu.

Anthony uzun zamandır sessizce sandalyesinde oturup olayları izlemekle yetinen babasına baktı ve yalvaran gözlerle yardım istedi fakat babasının tek cevabı gözlerini kapatmak oldu. Şu an müdahale edemeyeceğini söylemek istiyordu. Annesi bu kadar sinirlenmişken lafa atlaması kendi ölüm fermanını imzalamak olurdu. Kral bile olsa bu kadının öfkesinden kaçışı olamayacağının gayet de farkındaydı ki, yıllarını bu felsefeye uyarak geçirmişti.

Kaçak Prenses (Çizgiroman Oluyor!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin