Karanlık.
Tüm iliklerime işleyen puslu bir gecede, zihnimin de puslandığını hissedebiliyordum. Soğuk tüm çıplaklığıyla yüzümü yerle bir ediyor, kanımın pompalandığı yere geri çekilmesine neden oluyordu. Bunun sonucunda tüm bedenimi bir titreme dalgası ele geçiriyordu.
Umursamadım yine de.
Dikkatimi soğuktan çekmek için parmaklarımın arasında sabit tutmakta zorlandığım sigarama yöneldim. İki dudağımın arasında yer edinen sigara genzimi yakarken tek odaklandığım şey ciğerlerime görünmez bir yol çizen hazdı.
Gülümsedim bu sefer.
Kendimi zehirliyor olmamdan haz almam komikti. Elimde bulunan bu aşırı zararlı ama bir o kadar da kendisine bağlayan sigarada ne olduğunu düşünmeden edemiyordum. Aşka benzetiyordum ben kendisini. Yavaş yavaş kendisine bağlayan, ama zamanla en ücra köşelerini bile zehirleyen aşka ve sana tek getirisi acı olan hazza. Ama sen getirisini bile fark etmeden dudaklarının arasından kana kana içtiğin dudaklardan aldığın hazza bakar, o da yetmez bencillik yaparak sürekli o dudaklardan beslenmek isterdin.
Aşk sana hata bahşederken gözün kapalı kabul eder, o saniye alacağın zevke odaklanırsın. O an her şey doğru gelir. Tek yanlış uzak kalmandır. Kendini o kadar kaptırırsın ki, biri onu elinden aldığı an hiç beklemediğin bir an da yere çakılırsın.
Güzel bir rüyadan uyanmak gibi olur. Uyursun, kendini tüm gerçeliklerden soyutlarsın. Her şey mükemmeldir. Ama bir bakmışsın uyanmış, bunların sikimsonik bir rüyadan ibaret olduğunu anlamışsındır.
İşte tam o zaman rüyan sana orta parmak çekerek bu gibi mutluluğa asla ulaşamayacağın sinyalini verir.
Bir kere denedim, olmadı. Verdiği haz güzeldi. İlk defa mutluluğa ulaşmaya çalışmak beni içten bir şekilde gülümsetmişti.
Ta ki elimden kayıp gidene kadar. O zaman yere çakılmam kaçınılmaz olmuş, bu güzel rüyanın etkisinden bir türlü çıkamamıştım. Bir kaç ay, belki daha fazla. Sadece onun geri gelmesini beklemiş, rüyalarımın gerçek olmasını dilemiştim.
Her zaman ki gibi dileklerim kabul olmamıştı. Aylar sonra kendime gelmeye başladığımda herkesin dediği gibi zaman benim ilacım olmuştu. Fakat yaralarıma pek de derman olamaması zamanın suçu değil, bir türlü rüyanın etkisinden çıkamayan benim suçumdu.
Yine de zamana minnettardım, onun gittiğini kabullenmeme neden olmuştu.
Ve ben de daha fazla duramamıştım kapalı kutuların içinde.
Her ne kadar üvey babama öfke, kin ve bolca nefret kussam da yine onun emri altına girmiş, dediklerine boyun eğmiştim.
Şimdi ise bir barın önünde üvey babamın küçük bir münakaşa geçirmemi istediği adamı bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flawless あ vmin ✓
FanfictionBen umudumu kusursuzlukta aradım. Ama unuttum, insanoğlunun aslında kusurlu bir varlık olduğunu. |vmin| 161216-270119