#4 (ödeşme)

171 13 0
                                    

Sonbaharı hiç bir zaman sevmemişimdir bana yalnızlığı anlatırdı hep, her yaprakta ağaçların çıplaklığı,herşeyin düşüp yok oluşu bana aynadaki yüzüm gibi ruhumu gösteriyordu.

Telefonuma gelen mesajla titreyen telefonumu soğuktan üşümüş ellerimin içine aldım ve gelen mesajı okudum
Gönderen:Mark
"Daniel dünkü konuşmadan dolayı özür dilerim beni affet seninle konuşmam gereken çok önemli bir durum var lütfen
Okulun ilerisindeki çay bahçesine gel bekliyorum."

Benimle konuşacağı ne olabilirdi ki
Elimi çeneme koyup üşüyen ellerime tahammül edemezken çareyi son olarak gitmekte buldum iki elimi cebime koyup koşar adımlarla okulun biraz ilerisindeki küçül çay bahçesinde oturan Mark'ı  görür görmez yanına gitmek için koştum ona yakın değildim ve bu yüzden beni görmüyordu biraz daha ilerleyince yanında birinin oturduğunu gördüm onun kim olduğunu anlamak için çay bahçesinin arka tarafından dolanıp çitlerden bu çocuğun kim olduğunu çözmeye çalıştım
Kumral buğday tenli hafif sakallı cam gibi renkli gözleri ve ışıltılı dişleri
Aman Tanrım!
O mükemmel biri
Ona dokunmak istiyorum sanki.. sanki bir biblo gibi ve dokunsam kırılacak gibi ağzım açık bu çocuğu süzerken Mark beni fark etti ve eliyle "gel" işareti yaptı yanına koşarak gittiğimde gözlerim hala bu çocuktaydı Mark'ın suratına bile bakmıyordum
"Hoşgeldin beni kırmadığın için teşekkürler Daniel."
Dedi Mark onu duymuyor gibiydim biblo çocuğa diktiğim gözlerimi bir türlü alamazken
"Daniel" diye seslenen Mark'ın şiddetli sesiyle irkildim
Seni kuzenimle tanıştırayım
Adı Rock yani genelde ona Rock diye hitap ederler çünkü tam bir Rock Music hastasıdır"
Diye devam ederken elimi bir anlık hızla atan kalbime koydum ve sonra eli havada bekleyen Rock'ın elini sıkıp titreyen heycanlı sesimle
"Daniel" dedim
"Memnun oldum Daniel" dediğinde kalbim yerinden çıkacak gibiydi sessizce sandalyeye oturdum dizlerimin bağı çözülmüş gibiydi Rock o kadar harikaydı ki saatlerce oturup izleye bilirdim ben sessizliğimi korurken Mark Rock' dönüp
"Cüzdanımı gördün mü?"
Diye sordu Rock gülerek
"Hayır ne oldu?"
"Sanırım kütüphanede bıraktım hemen geliyorum." Diyip kalktığı sırada ben hala suskundum 5 dakika süren sessizliğin ardından Rock
"Neden konuşmuyorsun Daniel" dediğinde
"Bilmem." diyip gülümsediğim sırada pembeleşmiş ve ateş gibi olan yanaklarımdan utancımı açıkça belli etmiştim
"Senin hakkında çok şey öğrendim beni derinden etkiledi ama umursama alışırsın."
Dediği sırada öyle bir şey olmuştu ki bir an olsun beynim zonklamaya başlamıştı ve ani bir hareketle Rock'ın üstüne atlayıp sandalyeden düşmesini sağladım ellerim titrerken bir kurşunun mükemmel hamlemle Rock'ı ıskalayıp ölümünden kurtulmasına sebep olmuştu neye uğradığını şaşıran Rock kurşunun etkisiyle tuzla buz olan çay bahçesinin camından herşeyi anlamıştı kötü olan bir şey daha vardı içeride onlarca müşteri vardı ve ben Rock'ın üstündeydim hiç bu kadar utanmamıştım ve hiç bu kadar ona yakın olmamıştım
Rock sessizce
"Danieeeel hayatımı kurtardın."
Diyip heyecandan buz gibi olan ellerimi avuç içine alarak
"Teşekkür ederim."
Dedi
Aman tanrım
Sanırım öleceğim o... o çok tatlı
Ben milyonlarca hayale dalarken
Mark içeri girip Rock'la burun buruna oluşumu görüş şaşkınlıkla bize bakıyordu kendimi silkeleyip olan biteni anlatmadan
"Şey ben gitsem iyi olur."
Diyip arkamı döndüğüm sırada
Mark'ın Rock'a söylediği sözlerle irkildim
"Napıyorsun sen çıldırdın mı amacın ne?!!!"
"Bir şey yaptığım yok hayatımı kurtardı."
"Ona ödül olarak öpücük mü verdin yoksa kollarını mı?"
"Mark saçmalamayı kes!"
"Saçmalamak mı Rock bilmiyor musun? Daniel'dan-"
Dediği sırada başını aşağıya eğip masada duran çay bardağını yere fırlattı ve yanımdan öylece geçip gitti.
Koşarak arkasından gittim ve
"Sözünü tamamlamadın Mark."
Diyip koluna yapıştım
"Şimdi sırası değil Daniel."
"Mark derdin ne?"
"Ne derdi."
"Seninle konuşmak istiyorum"
"Akşam bana gel o zaman."
"Evini bilmiyorum ki?"
"Sen nerde kalıyosun?"
"Parkta"
"Ne parkı?
"Çocuk parkı."
"Sokakta yani."
"Kalacak yerim yok."
Mark elini ensesine koyup
"Niye daha önce söylemedin, düş önüme bende kalıcaksın."
Dedi ve dudaklarını sıkıp elimden tuttuğu gibi hızlı adımlarla yürümeye başladı elimi öyle sıkı tutuyordu ki canımın acıdığını belli etmek için
"Şey elim acıyor."
Diyip sessizce gözlerine baktım
"Özür dilerim farkında değilim."
Diyip öfkeli yüzünü gülümsetmek için kendini zorladı.

Hava iyice kararırken çoktan evde olmuştuk üşüyen ellerime bir kupa bardak kahve uzattı soğuk ellerimi içiceğimin ısısıyla ısıtmaya çalışırken Mark üstündeki t - shirt ü çıkarıp sanki bana kasıtlı gibi hava çok sıcak diyip kanepeye uzandı ve
"Keşke Rock'la tanışmasaydın"
Diyip boş duvara baktı kahvemden bir yudum aldım ve
"Neden onu kıskanıyorsun?"
Dediğimde bana döndü ve öfkeli bir şekilde
"Şaka mısın sen? Başına iş aldın banane Rock'dan!"
Dediği sırada kahvemi sehpaya bıraktım ve kanepeden kalkması için elimi uzattım Mark bana çok dikkatli bakıyordu kafasında çok fazla şey dönüyordu bundan emindim ama soru sormak yerine sadece bekliyordu kısık bir ses ile Mark'ın gözlerinin içine bakarak
"Mark, teşekkür ederim."
Diyip başımı kalbinin hizasında yasladım kollarını bana sardı ve
"Bende teşekkür ederim."
Dedi.
Bir sorun vardı kalbi neden bu kadar hızlı atıyordu?
"Kalbin.."
Dediğimde beni baş parmağını  dudaklarıma bastırarak
"O sadece böyle bir duruma alışık değil."
Dedi kalbini göstererek.

Ait olduğum Dünya'ya.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin