Ve doğumun ardından kanlı bir savaş başlar vücutta, kalp ritmi bozuk sessizlikle dolu caddeler, sokak lambası anlamsızca yanıp sönerken saniyelik bir karanlıkta tüm gerçekler gün yüzüne vurur ölümün kanlı kollarındasın hayır,bu bir son. Geç kalınmışlık hissinin ruhunun dört bir yanında hissetmek kalanları tek tek seçip sevgini göstermek gerekti, vazgeçtim dünya elleri soğuk bir kaç insanın beni ısıtmasını diledim sadece, yoksun...
gitmekte olan bu ben, ben değilim yeni bir vücut buluyor bedenim, evet kırık bir iskelet parçası yorgun bedenden çıkan, buzlu bir camda bekleyen özlemli bakışlar göz pınarları dolan adı insan olan melekler.
- Tanrıya yakınım hissettiğim bu büyü beni sürüklüyor."Daniel!!! Aç gözlerini."
Duyduğum iki ses vardı biri Mark'a ait diğeri ise;
Eva'ye
"Ambulansı aradım hemen burda olur iyileşiceksin."
Tiz kırık bir sesle ağlarken bunları söylüyordu Eva.
"Daniel."
Bi süre sustu Mark sadece adımı söyleyerek ve ellerini ıslak yerde duran başımın altına koyup alnımı alnına değdirerek
"Beni bırakma."
Dedi.
Gök gürültüsü sessizliğine dokunmuştu gecenin, sakince yaklaştı bedenime ve alnımdan aşağıya inerek dudaklarımda 1-2 cm mesafede bekledi sadece kalbinin atışını hissediyordum nefesini saniyeler içinde alıp veriyordu Mark kendini serbest bıraktı ve ıslak dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu sonra ne mi oldu... her yer karardı ve Asil prensim kollarımdan akıp gitti yağmur suları gibi.American Medical Hospital
Saat: 15:26Çok...çok korktum gidiceksin diye çok korktum ellerimden kayıp gittiğini sandım minik prensesim, özür dilerim senden vazgeçmemeliydim belki şu an sana bu mektubu yazmak yerine kollarımda uyuyor olurdun bir şey itiraf etmeliyim ki o gece hiç uyumadım ve kokun... kokunun her nebzesini içime çektim seni bıraktım evet ama bi sebebim var hayatım boyunca hep yalnızdım şimdi ailemi bulmam gerek söz bulduğum zaman seni kurtaracağım çabuk iyileş mis kokulum seni seviyorum.
-Mark
"Bunu uyanınca Daniel'a verir misin Eva."
Diyip göz yaşlarınu elinin tersiyle sildi Mark
Tek elini Mark'ın omzuna atıp
"Merak etme o bana emanet."
Dedi Eva
Mark gülümsedi ve
"Uyanınca elmacık kemiklerine birer öpücük kondurur musun?"
Başıyla evet işaretini yaptıktan sonra arkasından uzun uzun Mark'a baktı EvaGözlerimi açtığımda Eva yanaklarıma birer öpücük bıraktı doğrulup
"Mark! Mark iyi mi?"
Diye telaşlanırken Eva'nın yüzündeki sakin tavır ilgimi çekmişti
"Daniel.. Mark bi süre bizimle olamayacak."
Yüzümdeki bu anlamsız meraklı ifade üzerine sadece
"Ne ? "
Şöyle diye bildimHiç bir şey demedi ve elini cebine attı bu sırada James içeri girdi
"Aşkım polis memurları geldi önce senin kendine gelincede Daniel'in ifadesini alacaklarmış."
Başını sallayıp
"Hemen mi?"
Diye sordu Eva ve elini cebinden çekti
"İyi misin?"
Dedi James
"Hayır nefes alma gerek."
Diyip iç çektikten sonra
"Dışarı çıkalım?"
Dedi James
"Hayır Daniel'ı yalnız bırakamam."
"Ben onun yanında kalırım merak etme."
Dedi james ve kapıyı açtı Eva iyi görünmüyordu, odadan yavaş tavırlarla ayrıldı
Her şey bi anda gerçekleşmişti James küçük komidin üstündeki su bardağına su koydu bir kaç yudum aldı ve bana
"İyi misin?"
Diye sordu James'da en az Eva kadar iyi biriydi
"daha iyiyim."
Diyip küçük bir tebessümle başımı öne eğdim bu sırada boğuk bir ses ve ardından gelen silah sesi iliklerime kadar işlemişti James elindeki bardağı düşürüp koşarak odadan uzaklaştı
"İmdaaaat"
ses kulaklarımda çınlarken haraketsiz bir biçimde donup kalmıştım,
Bu korkunç ses bi anda odanın sessizliğini gidermişti
"Noluyor?"
Diyişim kimse duymamıştı ses orta halli bir kadına aitti belliki ortalık karışıktı
Kolumdaki serumu bir hamlede çıkarıp attım ve sürüne sürüne vurulduğum karın boşluğumu tutarak sesin geldiği yöne gidiyordum kalabalığı tek elimle insanları iterek dağıtırken,
Gördüğüm şey yüzümde şok etkisi yaratmıştı
Kan... o kan kusuyordu gözbebekleri yukarı bakıyordu ve elleriyle yere tutunuyordu elimi kalbime koydum ve derin derin nefes aldım
Nefesim yükseliyordu,
"Evaaaaaaaaaaaaaa!"
Vücudum daha fazla buna dayanamadı gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım hiç bir şey olamamış gibiydi bunların hepsi bir rüyamıydı? Diye düşünürken james'ın yıpranmış vücuduyla yan tarafta duran koltuğa oturup kanlı ellerine yüzüne koyup hıçkıra hıçkıra ağladığında herşeyin gerçek olduğunu anladım
"Özleyeceğim... çok özleyeceğim güzel kokusunu güldüğünde yanağında beliren gamzesini ellerini çocuksu bakışlarını bi gün mağazaya girdim anneme hediye alıcaktım doğum günüydü içeri girdiğimde cennet kokuyordu sonra o günden sonra her gün bir gömlek aldım kendime aldığım gömlekleride yardıma ihtiyacı olan birilerine verdim bi gün doğum günüydü o gün elimde pastayla mağazaya gittim kabinde bir şey dener gibi yapıp pastayı çıkarttım pastayı kabine bırakıp kabini toplar mısınız dedim toplamaya giderken pastayı gördü bu bana mı dedi başımı salladım boynuma atladı o günden sonra hep yanımdaydı şimdi... şimdi yok. O öldü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ait olduğum Dünya'ya.
Novela Juvenil"Babam beni oğlum diye severdi adımla hitap etmezdi asla ve asla bilmezdi onun bir oğlu olmadığını üzgünüm baba ben bir eşciselim..."