Merhabaaaaa! Biraz geç oldu ama buradan yeni yılınızı kutluyorum :D
Bu bölümün sınır olduğunu biliyorsunuz.Sınır +4 vote :)) sınır ne kadar çabuk geçerse yeni bölümü o kadar çabuk yazar ve paylaşırım.Ve size bir haber daha vermeyi istiyorum.Bu kitap bitince yazdığım ilk hikayeyi de paylaşıcam ^_^ İYİ OKUMALARRRRR!!
Altımda hissettiğim bir hareketlilik ile uyandım.Gözlerimi yavaşça aralayıp elimi ağzıma götürüp esnedim.
Bazı sabahlar hiç yataktan çıkasım gelmiyor ve sonsuza kadar uyumak istiyorum.İşte bu da o sabahlardan biriydi.Bu seferde etrafıma sarılan güçlü kolları hissettim.Ve irkilerek gözlerimi açıp kafamı kaldırdım.Zayn bana uykulu gözlerle bakıyordu ve ben onun üstüne yatmıştım.
Zaten normalde böyle olurdum.Uyurgezerdim ve yanımda yatan kişiyi ya tekmeleyerek ya da üstünde nefes aldırmayacak bir şekilde yatarak uyandırırdım.Bu yüzden genelde kimse benle uyuyamazdı.Yastık kafamın altında olması gerekirken odanın en uç köşesinde olurdu.Çarşaf ise yerlerde sürünürdü.
Zayn'in bana olan şirin gülümsemesine dayanamadım ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum.
Sert göğsünün üzerinden yatağa yuvarlandım.Yastığı bacaklarımın arasına aldım ve kafamı yastığın altına soktum.Tam rahatımı bulmuşken Zayn arkamdan beni dürtmeye başladı.Ah tanrı aşkına!!!
''Hadi uyan uykucu güzel.''
''Uyumak istiyorum çok uykum var lütfen iki saat daha uyuyayım.''
''Ama bugün planlarım var ve bir saat içinde hazırlanmazsak geç kalacağız.''
Haberi duyar duymaz kafamı yavaşça yastığın altından çektim ve ona yandan yandan bakmaya başladım.
''Nereye gidicez?''
''Sürpriz hayatım.'' dedi ve göz kırptı.
''Sürprizlerden hoşlanmadığımı bilmiyordun değil mi?''
''Seveceğine eminim.'' kendinden pek bir emin gibi konuşuyordu.Sürprizlerden gerçeklerden hoşlanmam çünkü sürprizi görene kadar ne olduğunu düşünmekten kafayı yerdim...
*****
Pardon değiştiriyorum.Sürprizlere bayılırım.Çünkü burası inanılmaz bir yer.İNANILMAZ!!!
Bir tepenin üstündeydik ve Bradford'u tamamen görebiliyorduk.Etraf yemyeşildi ve hava evde durulacak gibi değildi.Hava ılıktı ve arada sırada hafif bir rüzgar esiyordu.Yerde de bir piknik sepeti vardı.Zayn'de arabadan inmiş geliyordu.Yanıma geldi ve kollarını belime dolayarak sarıldı.
''Beğendin mi?''
''Burası çok güzel.Teşekkür ederim.''
''Sen her şeye değersin prenses.'' acaba daha romantik olabilirmiydi?
Genelde etrafım odunlarla çevrili olduğu için böyle şeyler bana yabancı geliyordu.
Yere çimlerin üstüne örtülen örtünün üstüne oturduk.Piknik sepetini açtık ve içindekilerini yaymaya başladık.O sırada aklıma bir anı geldi.
''En son pikniğe gittiğimde 13 yaşındaydım.Bir ağaca tırmanmıştım.Geri aşağı inmiştim ama ağaçta reçine vardı ve bacaklarımın arasına yapışmıştı.Bacaklarım birbirlerine yapışmasın diye eve gidene kadar yengeç gibi bacaklarım açık yürümüştüm.''(Bu olay yazarın başına geldi -,-)
İlk önce durup yüzüme mal gibi bakmaya başladı.Sonra adeta tükürüklerini saçarak kahkaha atmaya başladı.Ah tanrım çok utanıyordum.Zayn'in yanına gittim ve kafamı omzuna koyarak bende gülmeye başladım.Kollarını belime sarıp saçlarımı öptü.
''Çok şirinsin.''
''Teşekkürler.''
''Hadi yiyelim acıkmış olmalısın.''
O sırada karnım guruldadı.Duyunca ikimizde gülmeye başladık.
''Geleceği felan görebiliyormusun?''
Zayn çatılmış bakışlarını bana çevirdi.
''Hayır ben değil.''
''Başka biri yani.''
''Evet hadi yiyelim.''
Sanki konuyu değiştirmeye çalışıyordu.Umursamayarak sepetten paketlenmiş bir sandüviç(ne kadar doğru yazdığımı bilmiyorum :S) çıkardım.Pakedini çıkardım.Küçük bir lokma aldım ve çiğnemeye başladım.Tadı çok güzeldi.
''Çok güzel olmuş kim yaptı?''
''Tabiki de ben!'' kendini beğenmişcesine gülümsedi.''Benim hakkımda bilmediğin bir sürü güzel yönüm var bebeğim.'' göz kırptı.
Bana yaptığı en ufak şeylerle beni nasıl etkileyebiliyor aklım almıyordu.Sanki o bir ışık ve bende o ışığa uçan bir kelebektim.O ışığa doğru gitsem huzur bulacakmış gibi.Ama yanacağımı bile bile ona doğru çekiliyorum.Ve bu benim umrumda değildi.Sadece mutlu olmak istiyordum...Ama sadece onunla beraber...
''Sana söylemiştim.'' şaşkın bakışlarımı ona çevirdim.
''Neyi söylemiştin?''
''Beni sevdiğini...'' doğrulup yanağımı pamuğa dokunur gibi okşadı.Bakışları yumuşadı ve şirince gülümsedi.''Ama kendine itiraf edemediğini.Düşüncelerini okuyabildiğimi biliyorsun.Yani neler düşündüğünü biliyorum.Ama sen benimkilerini bilmiyorsun.Sana açıklama yapmam gerekiyor.''
Yanıma doğru yanaşıp ellerimi tuttu.Derin bir nefes aldı ve o sevgi dolu gözlerini bana çevirip konuşmaya başladı.
''Brenda seninle olduğum zaman kalbim yerinden çıkıp kendi başına gidicek gibi hissediyorum.''
Elimi alıp kendi kalbinin üstüne koydu.Elimin altında kalbinin hızlı gümbürdeyişini hissedebiliyordum.
''Seninleyken bana bir şeyler oluyor.Daha önce hiç hissetmediğim şeyler.Sana dokunduğum zaman etkini sadece elimde değil tüm bedenimde hissediyorum.''
Hissettiklerimin aynısını onunda hissetmesi beni mutlu ediyordu.
''Sana inanılmaz bir çekim hissediyorum.Sadece fazla belli etmiyorum çünkü benim yapım bu.Şu an hayatımda ilk kez birine sevdiğimi itiraf edeceğim.'' AMAN TANRIM!
''Brenda seni çok seviyorum ve sen benim için geçici bir heves değilsin.Sen benim ömrümün sonuna kadar görmek isteyeceğim tek kişisin.Beni insan olmadığım halde kabul eden sayılı insanlardansın.Seni seviyorum.Tek bildiğim gerçek bu.Benimle birlikte olurmusun?''
Zaten onu ilk gördüğüm andan beri ben kararımı vermiştim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MR. PERFECT
FanfictionBu aslında yazdığım 2. hikayem ama ilk defa hikayemi okuyuculara sunuyorum.İleriki zamanlarda tanıtımı buraya koyacağım :)