"Gel!" dedim boğuk sesimle. Gelen Kerim'di. Her an akmaya hazır yaş dolu gözlerle baktım ona... O ise tüm kızgınlığını belli eder bir ses tonuyla konuştu.
"Ebru'ya böyle yapman doğru değildi!"
"Bir şey anlattınmı ona?"
"Anlatmak bana düşmezdi!"
"Bak Kerim! Üzgünüm, kırgınım, kızgınım, öfkeliyim! Ebru'ya böyle davranmam normal!"
"Değil!"
"Söyle o zaman, sen söyle Kerim ne yapayım! Hiç bir şey olmamış gibi boyununa mı sarılayım." sesim yüksek çıkmıştı.
"Herkesin başına kötü şeyler gelebilir!"
"Bu cümledeki herkeste ben oluyorum zaten değil mi?"
"Ebru istermiydi böyle olsun?"
"Kerim üzgünüm!"
"Üzgün falan değilsin! Bencilsin sen! Bencil!" bu kez Kerim'in sesi yüksek çıkmıştı.
"Çaresizim!" dedim. O kadar çok bağırmıştım ki, boğazım ağrımıştı. Şimdi hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bir yandan da konuşuyorumdum.
"Bir şey gelmiyor elimden! Yapamıyorum hiç bir şey. Kaldım böyle put gibi!"
"Git, git Ebru'ya her şeyi anlat!"
"Ona bunu yapamam!"
"Asıl susarak yapıyorsun yapacağını! Sapık bir adamla sevgili! Ne malum Ebru'ya da dokunmayacağı!"
"Sen Selim'i nereden tanıyorsun?"
"Kuzenim!" dedi. Kuzenim deyişi beynimde tekrarlanıp durdu.
"Olamaz!"
"Anlamadım!"
"Sen onunla aynı kanı taşıyor olamazsın Kerim!" dedim. O sustu. Hiç bir şey söylemedi.
"En son... En son ne zaman konuştunuz onunla!"
"Çantanı almaya gittiğimde!"
"Ke... Kerim ona bir şey yapmadın değil mi?" dedim. Kerim'in yüzü değişmişti. Anlaşılan yapmıştı.
"Kerim ne yaptın?"
"Hiç bir şey!"
"Yalan söyleme bana!"
"Hiç bir şey dedim!" dedi.
Sustu...
Sustum...
Sustuk...
Kerim tam bir şey söyleyecekti ki kapı çaldı.
"Ben açarım!" dedi. Aşağıya indi yavaş yavaş. Bende aynanın karşısına geçtim. Kızaran gözlerimi kapatıcıyla, kapatmaya çalıştım.
...
Biraz geçmiş gibiydi. Odadan çıkıp, aşağıya doğru inmeye başladım. Kerim kapıda birisiyle konuşuyordu.
"Kerim?" dedim. Kerim hemen bana döndü. Gözleri büyümüştü.
"Başak!"
"Ne oluyor?" dedim.
"Ooo Başak da buradaymış!" diyen Selim'in yüzünü görmemle gözlerimin dolması bir oldu.
"Başak yukarı çık!" dedi Kerim. Ama ben donmuş kalmıştım. Hiç bir şey söyleyemiyordum.
"Evet Başak sen yukarı odaya çık! Bende arkandan geliyorum." dedi Selim!
Kerim suratına bir tane yumruğu patlattı. Ama bu benim acımı dindirmeye yetmemişti. Yavaş adımlarla yukarı doğru yol aldım. Ama ayaklarım bir birine dolaşıyordu. Yürüyemiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLAN BEN
RomansaBir tecavüze uğrayan genç kız ve onu kurtaran bir kurtarıcının hikayesi!