YAPMA SELİM!

73 3 0
                                    

Gözlerimi açtığımda Mehmet'i beni izlerken gördüm. Hafifçe genleştim ve "Günaydın." dedim. Yanağıma bir öpücük kondurdu. "Hadi kalk hazırlan aşkım. Önce dışarda kahvaltı yaparı. Sonra da eşyaları ve gelinliği hallederiz."

"Tamam." dedim. İçimde bir tuhaflık vardı. Mehmet'ten gizlediklerim beni benden alıyordu. Ona bütün olanları söylemeliydim. Ama nasıl? Nasıl yapabilirdim? Nasıl yıkardım onu?

"İyimisin sen?"

"İyiyim."

"Başak bana hiç öyle gelmedi amaa..."

"Yok bir şey iyiyim ben." dedim. Arabada gidiyorduk. Önce bir kafeye gidip kahvaltı yaptık. Sonra da bir mobilyacıya girdik. Herşeyi Mehmet beğendi. Bense onayladım. Herşey çok güzel. Yani herşey güzel olmalıydı. En son gelinlikçiye gittik.

Gelinliğin içinde o kadar güzel duruyordum ki... En sonunda bana çok güzel olan ve tasarımı da bir o kadar güzel olan bir gelinlik beğendim. Takım elbiseyi Mehmet kendi ayarlayacaktı. Sürpriz olacakmış. Canım benim yaaa... Davetiyeleri de beğendikten sonra eve doğru yol aldık.

"Mehmet?"

"Söyle sevgilim..."

"Beni Kerim'e bırakırmısın?"

"Ne işin var?"

"Aşkım ne demek ne işin var? Orası benimde evim."

"Ama içinde bir erkek var..."

"Sen bana güvenmiyomusun?"

"Tamam bir şey demedim. Bırakıyım." dedi. Yine dayanamadı. Peki ben ne yapacaktım? Nasıl söyleyecektim? Ah be Mehmet! Nasıl anlatırım ben bunu sana... Daha kendime anlatmaya korkuyorum.

Mehmet'in arabayı durdurmasıyla kendime geldim...

"Aşkım geldik."

"Tamam Mehmet. Seni seviyorum. Görüşürüz."

"Bende seni seviyorum güzelim." dedi ve yanağını öpüp indim arabadan...

Kapının önüne geldiğimde durdum. Ne diyecektim? Nasıl girecektim? Ne akılla gelmiştim? Olan oldu. Geldim bi kere. Geri dönmek yok. Yavaşça elimi kapıya götürdüm. Ama olmadı geri indirdim. Sonra hızla geri kaldırdım elimi ve bastım. Çok sürmeden Kerim kapıyı açtı.

"Başak? İşte geldin."

"Geldim Kerim."

"Çok merak ettim seni. Telefonlarını da açmadın. Gelsene içeri." dedi ve eve girdim. Ah aptal kafam. Ne diye gelmiştim. Bir mazeretim de yok ki.

"Imm... Şey Kerim, ben sana davetiye vermeye geldim." dedim.

Sustu...

Sustu...

Sustu...

"Sana söyledim Kerim."

"Şey tamam Başak sağol."

"Geleceksin değil mi?"

"Elbette geleceğim."

"Şey Kerim ben bir de sana bir şey soracaktım."

"Buyur?"

"Kerim bak ben başıma gelenleri Mehmet'e nasıl anlatsam bilmiyorum. Yani sen bi erkeksin... Bilirsin nasıl onu incitmeden söyleyebileceğimi. Bana yardım edebilirmisin?"

"Her şeyu git söyle!" dedi. Ne kadar da rahat konuşuyordu.

Umursamaz gibi...

Basit gibi...

KAYBOLAN BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin