Bende küçükken her şeyin güzel olduğunu ve mutlu mesut yaşayacağımızı düşünürdüm. Taki altıncı sınıfa kadar.Ben daca altıncı sınıfa giderken gerçekler bir tokat gibi çarptı yüzüme. İşte ben o zaman hayatın hiç de mutlu olmadığını,hiç kimseye adaletli davranmadığını ve çok acımasız olduğunu öğrendim. İnsanların sonuna kadar mutlu yaşamayacağımı, her zaman önlerine bir engelin çıkacağını öğrendim. Ve eğer yaşamak istiyorsak her zaman için bir bedel ödememiz gerektiğini.
Babam...Benim biricik kahramanım. İlk,son ve tek aşkım. Ben suratımı astığımda yüz yıl düşünsem bile aklıma gelemeyecek espriler yapıp beni güldüren o adam. Pelerinli kahramanları çok sevdiğim için bir kumaşı pelerin yapıp beni kötü cadının elinden kurtaran,hem beyaz at olup hem de prenslik yaparak benim ' beyaz atlı prensim ' olan adam.
Her sabah babamın yine beni öperek uyandırması için annem beni uyandırmaya çalıştığında uyanmayan ben. Ve her sabah üşenmeden gelip beni öpen babam. Çok güzel bir masal dı hayat. Taki o geceye kadar. O geceden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı. O masal mutsuz bitti. Ve o masal bir daha açılmamak üzere rafa kaldırıldı. Zamanla o masal unutulacak, tozlanacak,yırtılacak ve yerini yeni masallara bırakarak yok olacak.