2.Bölüm

30 3 1
                                    

         Selamünaleyküm arkadaşlar biraz geç oldu ama kusura bakmayın 😊☺

Medyada siyah at var

€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€

              Yıllar olmuştu buraya geleli.  Köyünde , hocasından , çok küçük yaşlarda ayrılmıştı. Köyünden ayrıldıktan sonraki hayatı çok hızlı geçen bir eğitim ve mücadele süreci olmuştu onun için. Kavganın her türlüsünü öğrenmişlerdi ona. Hem bedeni ile , hem kafasıyla yıllarca çalışmıştı. Bütün bunlar onu artık 'parmakla gösterilir' biri olmasına neden olmuştu.

            Sıradan bir insan değildi artı. Kimileri örnek bir şahsiyet olarak bakıyorlar  kimileride bir  hedef olarak görüyorlar onu. Zaman , insanların düşman gurupları ayrılmış olduğu bir zamandı. Böyle bir zaman da , onun gibi biri sık sık tehlikelerle karşı karşıya geliyordu. Etrafındaki çember iyice daraldı.

           Tehlikelerden korkusu yoktu onun. Ancak etrafında ki , elinde niçin silah bulunduğunu bilmeyen insanlardan oluşan ve giderek daralmakta olan çember kafasını gereğinden fazla meşgul etmeye  başlamıştı. 
     
           Evet ., dünyaya mücadele için gelinmişti. Ancak mücadele demek iki üç günde bir etrafınızı saran , size tuzaklar hazırlayan insanları saf dışı etmekle geçirilen bir hayat demek olmamalıydı. Etrafındaki çember muhakkak ki bilinçsiz bir çember di. Bu çemberi kendisiyle uğraşmakta kurtarmalıydı.

            İşte bu düşünceler getirmişti onu buraya. Burası dört bir yanı geniş ormanlarla çevrili küçük bir alandı ve yıllardır yanlız yaşıyordu buralarda. Ama artık kentlere dönmenin zamanı gelmişti.

             Burada , kitapları,  silahı ,kalemi ve siyah atıyla ,  bütün ihtiyaçlarını kendisi karşılayarak  yaşıyordu. İşte sabah yemeğini yemiş , kapılarını yıkamış , silahını yağlamıştı. Her zaman olduğu gibi etrafı koladçan etmeliydi. Bir ıslık çaldı , atının kişnemesi işitildi uzaktan. Sonra , ormanı hışırdata hışırdata geldi siyah at.

              İçerden bir çul alıp attı siyah atın sırtına , başında bir yular bağladı , sıçradı üzengisiz  siyat atın üstüne. Tetikledi atını. Güneşi arkalarına alarak koştular  yoruluncaya   kadar. Adam atı yavaşlatı. Adım adım ilerliyorlardı. Sonra , atın kulakları dikleşti birden. At durakladı. Atı da kendiside  durakladı birden vedikkat kesildiler.

              Uzaklardan , ne olduğu pek anlaşılmayan bir takım sesler işitiyordu.  Adam attan indi , atın yularını bir dala iliştirdi , sesin geldiği yana doğru yürümeye başladı.   

                 Sesler gitgide netleşiyordu . Evet,insan sesiydi bu sesler. Görünmeden ses çıkarmadan ilerledi adam. Onları daha iyi görebileceği bir yere gitti. Dürbününü dayadı gözlerine .

         İki kişiydi ler, birde atları vardı, kendileri yürüyerek geliyorlardı . Atın üzerinde birşey gördü birden . Yüzlerine vardı demek . Kaçakçı mıydınız? 
        İyice baktı, evet, bir insandı atın üstündeki, yük falan değildi. Birazdan yaklaştı iyi görebilmek için . Hayret! Eli ayağı bağlanmış bir kadındı bu . Ne demek oluyordu bu ? Kız mı kaçırmışlardı ?
           
            " Birazdan anlarız "

         Diye mırıldandı adam . Dürbünü aldı gözlerinden . Kayalardan aşağı inmeye başladı .
  
       Şimdi daha yakınındaydı adamların . Ever , iki kişiydi ler.  Birisinin başında kasket vardı . Kuru bir adamdı . Öteki daha geçti .  Şehircilik gibi giyinmişlerdi . Sesleri işitiliyordu . Durumu daha iyi kavrayabilmek  için konuşulanlara  kulak verdi. 

MÜSLÜMAN SAVAŞÇI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin