《-6-》

162 133 14
                                    

~~Bölüm başına söz yazmayı bırakıyorum. Hoşuma gidiyor, fakat bu kitap için pek uygun olmuyor gibi. Başka bir kitapta bunu uygulayacağım:). Iyi okumalar..

_______

    Bitmek bilmeyen yollar, her adımımda daha da geriye çekilen hedef, bacaklarımdaki bütün enerjiyi çekiyor, içimdeki yürüme isteğini söndürüyordu. Yürümek ve rahatlamak.. Bunlar her zaman için birbirlerine bağlı olup, benim için peşi sıra gelen şeylerdi. Şimdi ise, birbirlerinden uzaklaşıyorlardı ve hiç bağdaşmamış gibi beni çaresiz bırakıyorlardı.

    Sahile doğru yürüyorduk, rahatlamak ve her dalganın sahile vurmasıyla geri çekildiği an, yüklerimizi de çekmesi umuduyla.

    Zorla ileri atmaya çalıştığım ayaklarımı, telefonumun zil sesi durdurmuştu. Kurtarıcı mıydı, yoksa fekaleti müjdeleyeci mi? Arayan annemdi. Geri dönmesini beklemiyordum ama dönmesini istiyordum da. Şimdi ise açmayı istiyordum ama korkuyordum da.

    Telefonu Justin'e uzattım ve onun açmasını istedim. Çalan telefonu açıp hopörlöre vererek bana yakın bir tarafa tuttu. Konuşamadım ve telefondan gelen sesi bekledim.

   - Jessica, nasılsın? Orda mısın?

   - Evet, buradayım.

   - Jessica, şu bahsettiğin şey.. Bana onu daha açık anlatır mısın?

    Tedirgin ve nefes nefese sarf ettiği sözleri, bir şey olduğuna açık bir haberciydi. 

   - Herşey bir anda oldu, anne. Dersteydim ve kesinlikle uyumuyordum. Birden bir takım şeyler görmeye başladım. Rüya gibi ama rüya değil. Adeta içindeydim. Sonra gözümü açtığımda hastanedeydim. Justin'in anlattığına göre bayılmışım.

   - Pekala, kapatıyorum. Sende bu tarz saçmalıklarla kafanı yorma ve düşünmemeye çalış tatlım. Sadece bir şans eseriydi. Bu konudan da hiç kimseye bahsetme. Tamam mı? Hoşçakal.

   - Yani gördüklerim doğru muydu? Gerçekten bir sorun çıktı mı? Lütfen anne, bir şey söyle.

    - Evet, doğruydu. Bu bir şans eseri ve konuyu artık unutuyorsun.

     Annemin bu durum karşısında sergilediği soğuk davranışı, beni oldukça rahatsız ediyordu. Sadece bir şans eserinden ibaret olmadığını kendisi de biliyordu, fakat neden bu şekilde karşılama gereği duyduğu konusu ise tamamiyle meçhul.

    Annemin bütün söylediklerini Justin de duymuş, yüzümüze kapanan telefon karşısında ise sadece birbirimize boş gözlerle bakakalmıştık.

    Cevap yoktu, herhangi bir fikir yoktu. Anlam veremiyorduk çünkü. Son zamanlarda karşılaştığım tuhaflıklara annemin de eklenmesini beklemiyordum. Bir çıkmaza daha sürüklenmektense, en azından inanmaması benim için daha iyi ve açık olabilirdi.

   - Biliyor musun Justin, her geçen gün babama biraz daha hak veriyorum. Bazen "Bizi neden terk ettin?"demek yerine, "Neden beni de yanında götürmedin?" diyorum kendi kendime.

    Annemin sorumsuz davranışları, gizemli tavırlar sergileyip bir takım şeyleri gizliyor oluşu eminim babamın da canını fazlasıyla sıkmıştı. Onun bu hallerine daha fazla dayanamayıp gitmiş olmalıydı.

   - Belki annen de korkmuştur ve sen daha çok etkilenip endişelenme diye sana belli etmemeye çalışmıştır.

   - Belki de birşeyler biliyordur...

Gizemli GörüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin