Medyada Rüya'nın giydikleri var.
Batın'dan
"açmıyor lan işte açmıyor."
"ya oğlum sakin ol belki işi vardır. Yada bir yere gitmiştir."
2 saattir Gizem'e ulaşmaya çalışıyordum ama ne telefonlarımı açtı ne de hakkında bilgi var. Gizeme bir şey olursa kendimi asla affetmezdim.
Herkesin sevgilim diye bildiği Gizem aslında benim en yakınımdı. Kardeşlerimin beni terketmesinden sonra Gizemle yalnız kalmıştım. Kardeşlerim annemin ölümünden beni sorumlu tutup gittiler. Babam ise zaten haber alınamayan şerefsizdi.
Kimsenin olmadığı zamanda ve annem öldükten sonra Gizem ve Arda beni toplamışlardı. Ben de ondan sonra kimseye acımamıştım. Çünkü acırsam acınacak duruma düşeceğimi biliyordum.
Annem benim yüzümden ölmüştü. Düşmanlarım bana olan kinlerinden annemi öldürmüşlerdi. Kardeşlerimde beni reddedip kaçmışlardı. Nerede ve ne yaptıklarını bilsemde yanlarına gitmeye cesaretim yoktu. Onlar için böylesi daha iyiydi. Ama Gizem ölürse ben kendimi asla affetmezdim.
Düşüncelerimden Arda'nın sesiyle ayrıldım:
"abi bulduk ama...."
"ne ama lan ne??"
"şey abi..."
Karşımda gözleri dolu dolu olan Arda beni iyice sinirlendirmişti.
Yoksa ona bir şeymi olmuştu?"ona birşey mi oldu ?"
"abi..."
"ne lan ne??"
"ölü bulunmuş abi."
hayır böyle bir şey olmazdı. Ona bir şey olamazdı. Kim lan kim? Kim yapmış olabilir ki ona bunu? Kim cesaret edebilir buna. Onu bir elime geçirirsem...
Gözlerime akın eden gözyaşlarını engellemeye çalışıyordum. Ağlamayacaktım lan, Gizem'i öldüreni bulup onu ağlatacaktım.
Bir hışımla Arda'yı ittim. Arda'nın sırtı duvara çarparken hafifçe inledi.
Hemen Arda'nın yanına gidip kükredim."Nerede lan nerede ?"
Arda bana adresi verir vermez çıktım evden. Son hızla gidiyordum. Adrese geldiğimde durup arabadan indim. Bir an içeriye girecek cesareti kendimde bulamadım. Eve biraz daha bakınca aklıma gelenlerle donup kaldım. Burası bir hafta önce gelip o şerefsizin karısını öldürdüğüm yerdi.Daha fazla dayanamayıp içeri girdim. İçeride Gizem'in ölü bedeniyle karşılaştım. Ağlamamak için direndim. En son annemin cenazesinde ağlamıştım. Ben asla ağlamazdım. Gizem'in yanına gidip yüzüne baktığımda o kadına çok benziyordu cesedi.
Aklıma gelen düşünceyle irkildim. Yoksa Gizem'i o şerefsiz mi öldürmüştü? Olamazdı. Çünkü, karısının başına silahı dayadığımda onu aramıştım. Kendisi de bana 'zaten sevmiyorum artık onu. Öldürürsen öldür, banane.' Demişti. Yani o olamazdı. Zaten intikam almak istese öldür demezdi. Kim yapmıştı Gizem'e bunu. Hassas noktam olduğunu herkes bilirdi ve ben ona bir şey olursa bunu yapanı öldürmez işkence ederdim.
Hemen kendime gelip Gizem'in ölü bedenine sarıldım. Onu koruyamamıştım. Onun cesedine sarılmak kötü hissettirmişti ve benim düşmanlarım tarafından öldürülmüş olabilirdi. Bunu onların yanına bırakmayacaktım. Bunu kim yaptıysa hesap verecekti. Onu pişman edecektim. Bir anda kapı açıldı. Bakma gereği duymadım. Arda gelmiş olmalıydı. Gizem'den ayrıldım ve Arda'ya dönüp konuştum:
"O benim yüzümden öldü lan! Onu koruyamadım. Bunu yapanı bulup onu pişman edeceğim. Bunu kim yaptıysa ölmek için yalvaracak. Bana onu bul Arda hemde hemen.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONUN BAŞLANGICI
Ficțiune adolescenți"Burası son dediğim yolun hiçbir zaman sonu gelmedi. Aslında her son bir başka başlangıçtı." "Hayat her zaman yeni hikayeler hazırlar bizlere. Tam bitti derken yeniden başlarız her şeye...." Ölüm... Sanki yaşantımız bitmişte yeniden başka bir hayata...