Medya>> Baekhyun *-*
***********
Garipti. Onu tanımlayan tek kelime buydu. Sana olan davranışları ciddi anlamda garipti. Onunla kaldığın -yani şu onun kucağına oturma aptallığını yaptığın- günden beri 3 hafta geçmişti.
Az çok kişiliğini anlamaya başladığını düşündüğün anda, başka bir şey daha çıkıyordu. Babanın seni ona sattığını bilmene rağmen bir rehineden çok ona ait bir oyuncakmışsın gibi geliyordu.
En azından sana soğuk davrandığı anlarda bu böyleydi. Mesela şu an cidden kafanı karıştırıyordu.
''Bundan da almamı ister misin?'' Elindeki ayıcığı sana göstermek için dönmüştü.
''Eh?'' dedin. ''Onu mu?''
''Evet.''
''Aa şey, o biraz çocukça değil mi?'' Ayıcık neredeyse otuz santim kadar vardı ve mavi renkteydi.
Üzerinde takım elbisesi yoktu. Mavi bir kotu ve üzerine giydiği beyaz boğazlı ince kazağı vardı. Ceket içinde siyah rengi tercih etmişti. Beyaz renkteki spor ayakkabısı ile de onları tamamlamıştı. Tamam, şu an çokta korkutucu değildi. Elindeki oyuncak ayı ile de baya sevimli göründüğünü söyleyebilirdin.
''Çocukça mı?'' diye sordu. Gülümserken, ''Bunu senin söylemen cidden düşündürücü.'' Dedi.
Kaşlarını çattın. ''Nedenmiş?''
''Şu durumda hiçte inandırıcı gelmiyorsun güzelim.'' Seni gösterdi. Kendine bakma gereği duymuştun. Bahçıvan kotun ve converselerin ile birazcık küçük görünüyordun. Sırt çantanın kollarını önden çekerek tutuyor olman da onu destekliyordu. Yanaklarını şişirdin.
''Neyim varmış?''
''Hiç'' dedi ayıcığı sana verirken. Kucağına verilen şeyi tuttuğunda ona bakıyordun. Yanağından makas alıp gülümsemişti. ''Şimdi daha iyi oldu.''
''Yah!'' dedin silik bir şekilde. Kucağındaki ayıcık yumuşaktı ve kızların böyle şeyleri seviyor olması tamamen yaratılışla alakalıydı. Ne var yani sevimli şeyleri seviyorsak...
Öğlenden beri dolaşıyordunuz. Arkanızdan gelen korumaların elindeki çantaların hepsinde; sana alınmış şeyler vardı. Güya borç ödemek için ondaydın, ama daha çok seni evlatlık edinmiş gibiydi. Her şeyini alıyordu. Sen söylemesen bile.
''Açıktın mı?''
''Evet biraz.''
''Yemek istediğin bir şey var mı?'' Sana baktığında avm içindeki yerlere göz attın.
''Pizza yiyebilir miyiz?''
''Tamam olur.'' Dedi ve seni belinden nazikçe itip yürümeni sağladı.
Karşılıklı oturuyordunuz. Ayıcıkta diğer boştaki sandalyede duruyordu. Düzgünce onu oraya oturtmuştun. Baekhyun siparişi vermişti. Yemeğin gelmesini bekliyordunuz.
Ellerin çenenin altında öylece etrafa bakıyordun.
''Etrafa bakmak yerine bana bakmayı deneyemez misin?''
''Eh?'' derken ona dönmüştün.
''Yanında biri varken başka yerlere bakman ondan sıkıldığını gösterir.''
''Ne alakası var?'' diye sormuştun. Ondan sıkıldığın için değil, merak ettiğin için etrafa bakıyordun.
''Ben yanındayken başka yere bakman hoşuma gitmiyor.'' Gayet ciddi duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil Guardian (OC) √
FanfictionŞeytandan bir koruyucuya sahip olman belki de o kadar kötü değildi...