Medya >> Baekhyun
Şarkı>>
**********
Yatağın üzerinde oturmuş, sırtını başlığa yaslamıştın. Dizlerini kendine çekmiş ve onlara sarılmıştın. Boşluğa bakıyordun. Gözlerinin önünde, birilerinin öldüğünü görme düşüncesi bile midenin kasılmasına neden oluyordu. Baekhyun'un soğuk kanlılığı, görmek istemediğin bir korku filmi gibiydi. Görünüşü ne kadar iyi olursa olsun, onun böyle şeyler yapıyor olması garibine gidiyordu. Sanki kötü biri olamazmış gibi hissediyordun.
O günden beri aklındaki tek şey oydu. Onunla kalmaya devam etmek zorundaydın. Aynı şeyin başına gelmesi umurunda değildi ama babanın bu şekilde öldürülüp herhangi bir yere atılmasını istemiyordun. Kalan tek akraban oydu. Seni ona vermiş olsa bile geriye kalan son kişiydi. İyi veya kötü o senin babandı.
İç çektin. Nerde yanlış yaptığını bilmiyordun. Tek başına kalmak bazen hoşuna gitse de aslında en nefret ettiğin şeydi. Düşünmek için fazla vaktin oluyordu ve sürekli kendini koca bir boşluğun içine sürüklenirken buluyordun.
Koca evrende seni umursayan kimse yoktu, bunu biliyordun. Senin önemsediğin insanın da sana ne yaptığı belliydi. Üzerinde oturduğun yatağın yumuşaklığı, odanın sıcaklığı, elbiselerin, senin değildi. Baekhyun'un sana verdiği şeylerdi. Ne yapacağını bilmiyordun. Zerre fikrin yoktu.
Yanında duran ayıcığa baktın. Uzanıp eline aldın ve kucağına bastın. Seni koruyacak tek şeymiş gibi ona sarılıp uyuduğun günler birbirini kovalar olmuştu. Baekhyun, o günden beri senden uzak duruyordu ve konuşmuyordunuz bile. Gece geç geliyordu ve sen koca evde tüm günü sıkılarak ya da bu şekilde düşünerek geçiriyordun.
Anneni özlüyordun. Hayatta olsaydı belki de şu an her şey daha farklı olurdu.
Yavaşça dolan gözlerine engel olamadın. Ayıcığa sarıldın. Annen değildi ama şu an sarılabileceğin bir şey yoktu.
İlk damla yavaşça yanaklarından aşağı süzülürken, burnunu çektin. Öylece ağlayamazdın. Ellerinin tersi ile yaşları sildin ve ayıcığa baktın.
''Seni de o aldı. Biliyorsun değil mi? Tek başıma kalmaktan nefret ediyorum. Özellikle varlığına alışmaya başladığım birisinin-'' derken söylediğin şeyin farkına varman ile duraklamıştın. Bir ay anca olmuştu. Onunla kalmaya başladığın zamandan beri bir ay anca geçmişti. Sen bunun çoğunda zaten ondan kaçmaya çalışmıştın ama neden şu an onu görmek istiyordun. Bilmiyordun. Belki de doğruydu. Varlığına alışıyordun.
Ayıcığa sarılıp yüzünü tüylerine gömdün. Nefret ettiğin birine alışmamalıydın.
*********
Önümdeki evrak dosyasını kapattığımda, başımı geriye atıp koltuğa yaslandım. Aklımdan çıkmıyordu. Yüzüme bakmamıştı bile. Öyle bir şeye maruz bıraktığım için kendimden nefret ediyordum. Onu korumak için ve kendim için onları öldürmek zorunda kalmış olmam benimde hoşuma gitmiyordu, ama o an yapabileceğim tek şey buydu.
Kucağındaki ayıcığa sarılıp öylece ona bakması gözlerimin önünden gitmiyordu. Bana alışmaya başladığını düşünürken kendimden uzaklaştırmıştım. Kötü biriydim. Çirkinliğimi ona da bulaştırmak istemiyordum, ama yanımda da kalsın istiyordum. Beş gün olmuştu. Doğru düzgün yüzünü görmüyordum. O uyurken odasına gizlice girdiğim anları saymazsak görmüyordum. Aldığım oyuncağa sarılarak uyuması içimi acıtıyordu. Bedenen büyük görünse bile içindeki minik kızı görebiliyordum. Korunmaya ihtiyacı vardı ve onu koruyan ben olmak istiyordum. Her seferinde bana gelsin, benden başkası yanında olmasın istiyordum.
Özlemiştim. Onu uzaktan izlerken cıvıl cıvıl gülen hallerini özlemiştim. Etrafına yaydığı o ışıltıyı özlemiştim. Gülümsediğinde yanaklarının yukarı toplanmasını, gözlerinin kaybolmasını özlemiştim.
Yerimden kalkıp ceketimi attığım yerden aldım ve odadan çıktım. Onu görmek istiyordum.
*********
Ayıcığın kolundan tutup yataktan kalktın. Evde senden başka kimse olmadığını biliyordun. Ajumma da yoktu. Evin dışında duran korumalar dışında senden başka kimse yoktu. Odadan dışarı çıktın. Mutfağa gidip kendine bir şeyler hazırlamak istiyordun. Ayıcığı yüksek taburenin birisine oturttun ve dolaba ilerledin.
Hazırladığın sandviçi yerken meyve suyundan yudumladın. Fazladan yaptığın sandviçe bakıyordun. Neden fazladan yaptığını bilmiyordun. Sadece yapıp karşına koymuştun.
Lokmanın son kısmını yuttun ve bardağında kalan meyve suyunu da bitirdin. Tabağını aldın ve lavaboya gittin. Temizleyip, ellerini sildin. Yeniden ayıcığın karşısına oturduğunda başını ellerinin üzerine koyup ona bakmaya başladın. Onun yerinde Baekhyun'un olmasını isteyen saniyelik bir düşünce geçmişti içinden.
Kendine göz devirdin. Kafayı yiyordun. İstemen gereken en son kişi bile değilken sürekli aklına onun gelmesi cidden saçmaydı.
Dış kapının sesi gelirken, sen iç savaşını sonlandırmış ve merakla yerinden kalkmıştın. Kimin geldiğini görmek istiyordun. Salona geçtiğinde üzerindeki ceketi çıkarıp koltuğun üzerine atan adamı görmüştün.
Seni fark edince sana dönmüştü. Öylece bakıyordu ve sende aynı şeyi yapıyordun. Konuşmadan anlaşmaya çalışıyor gibiydiniz. Baekhyun'un sana yoğun bir şekilde baktığını görebiliyordun. Adım atmaya başlayıp sana doğru geldiğinde gözlerini kırpıştırarak onu izliyordun. Tam önüne geldiğinde yukarıdan sana bakmış ve ardından sarılmıştı. Kolları arasında öylece dikilirken ne olduğunu anlamamıştın. Çenen, onun omzunun üzerindeydi. O an her şeyi senmişçesine sana sarılıyor olmasına tepki veremeden öylece kalakalmıştın. Boynuna gömdüğü yüzünü, alıp verdiği nefeslerden hissedebiliyordun.
Bir süre kaldığınıza emindin. O yavaşça geri çekilirken elleri omuzlarındaydı. Gözlerine bakıyordu.
''Ben-'' derken, ilk defa onu böyle görüyordun. Bir şey olmuş gibiydi.
''Baekhyun'' dedin. Adı ağzından dökülürken ''Sen iyi misin?'' diye sordun.
Bakışlarındaki geçişleri görüyordun ama ne anlam yüklemen gerekiyor bilmiyordun. Yavaşça başını evet anlamında salladığında gülümsemişti. ''Sen iyi misin?''
Sana sorduğunda aynı şekilde karşılık verdin. Sağ eli yanağını yavaşça kavrarken bakışlarını bir an olsun çekmiyordun. Baş parmağı ile elmacık kemiğini okşuyordu. Şu an sana merhamet ve şefkatle baktığına emindin. Çünkü biliyordun. Bu sefer biliyordun. Bakışlarındaki anlamı biliyordun ve sana dokunmasına izin veriyordun.
''Seni korkuttuğumu biliyorum ve ben o an yapmak istemesem bile bizi korumak için mecburdum. O adamların ne kadar acımasız olduğunu biliyorum ve sen o arabanın içindeyken hiçbir şey yapmadan bekleyemezdim. İlk hamleyi biz yapmasaydık-''
''Baekhyun!'' dedin onun konuşmasını keserek. Duymak istemiyordun. Daha fazla o şeyi düşünmek ya da üzerine konuşmak istemiyordun. Onun sana açıklama yapması bile aslında senin farklı olduğunu kanıtlıyordu. Hangi tutsağa açıklama yapılırdı? Ya da hangi borçluya biraz önceki gibi davranılırdı?
Ajummanın dedikleri aklına gelmeye başlamıştı. Eve gelen ilk kız olduğun ve iki gün önce dedikleri ...
Ona dikkatli bak kızım... sadece dikkatli bak... özellikle sana nasıl davrandığına dikkatle bak...
''Açıklama yapmak zorunda değilsin. Duymak istemiyorum.'' Diyerek devam ettin. Yanağında duran elini tuttun ve çekerek aşağı indirdin. Sana şaşkınlıkla bakıyordu. ''Sadece-'' dedin. Bunu istediğin için garip görünecektin biliyordun ama ihtiyacın vardı. ''-biraz önceki gibi bana sarılır mısın?''
Baekhyun'un bakışları genişlerken dediklerini anlamakta zorluk çekiyor gibi gelmişti. Kollarını kaldırıp onun beline sardığında başını göğsüne yaslamıştın. Bu sefer de o öylece kalmıştı. Biraz sonra yavaşça kalkan ve seni sarıp kendine çeken kollar ile gerçek bir sarılmanın ortasında kalmıştınız.
Garipti... ama şu an umurunda değildi.
************
T.T
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil Guardian (OC) √
FanfictionŞeytandan bir koruyucuya sahip olman belki de o kadar kötü değildi...