BÖLÜM ON ÜÇ -Diller Karıştı Galiba?

30 3 0
                                    

Sevgili Ethan,
Bugünkü konumuz sen ve ben, biz. Ben, ben sanırım çok çok çok çok çok çok çok çok... şanslıyım. Bu delilik. Gerçekten delilik. Ethan senin sabahın 4 p.m. de, benimle aynı havaalanında, Türkiye uçuşlarının olduğu yerde ne işin var? Bavulun vardı beyaz ama şimdi o önemli değil neden Türkiye? Bu çılgınlık Ethan sen beni gördün (ben o zaman ağlıyordum) ve Kumsal diye bağırdın. Telafuzun o kadar güzel olasa bile o Kumsal demen beni etkiledi. Sesin hem korkmuş hem de heyecanlıymış gibi çıktı. Ben mi ne yaptım? Gördün zaten Ethan ben şok, ben vefat ölüceğimi sandım. Koştun bana, bana ya Kumsal'a. Sarıldın bana. Ben "rüyaya bak be"dedim. Baktım Masal ağlıyor. "Neden bu güzel rüyamda ağlıyon mal! İşte evine gidiyon." Masal bana "Salak! Rüyada değilsin kendini cimciklesene çocukkende yaptığını gibi." dedi. (Çocukkende çok güzel bir rüya gördüğümü zannettiğimde kendimi cimciklerdim. Eğer hissediyorsam gerçek ama hissetmiyorsam gerçek olmazdı.)
Cimcikledim kendimi (zaten okuldaki herkes bize bakıyor) acıdı canım ilk defa bu kadar çok sevimdim canımın acıdığına. Kafamı kadırdım göğüsünden ben ağlıyorum o normalde, lan oğlum sana nooluyo?
Bir sana bakıyorum bir Masal'a. Masal'a dedim ki "Masal neden ağlıyor." Masalda sağolsun hiç bir boku kendisi yapmaz "Sorsana kızım."dedi Sordum işte sana "neden ağlıyon" diye (ayıpsın tabikide ingilizce sordum) Şaşırttın Ethan hem de yaşadığımız onca şeyden sonra. Sen bana "Senin için" dedin. Ama bir karışıklık var galiba sen Türkçe konuşuyorsun. Dedimki sana "Dilleri karıştırdın her halde" Bunu Türkçe söyledim. Sende bana "Yoo yeni dil öğrendim biraz pekiştirme yapmak istedim." Dedim. Lan Ethan lütfen bir daha ağlayıpta kızarmış gözlerin ve burnunla bana öyle bakma, ölücektim ya.
Ben bir daha unutmamak için "Geçen sefer unuttumda heyecandan hazır şimdi umutmamışken bir fotoğraf çekilebilir miyiz?" dedim. İngilizce. Sende bana "Ben Türkçe öğrendim ama sen benim gelişmeme hiç izin vermiyorsun Kumsal" dedin Ben de "Yalnız Ethan benim de ingilizceyi öğrenmem lazım sende bana hiç yardımcı olmuyorsun." Bana gülümseyerek dedin ki "E ne güzel işte ben sana İngiliceyi öğretirim sende bana Türkçeyi öğretirsin ama öyle hemen olmaz öyle yavaş yavaş olur o işler." Bende içinden lan çocuk sen benimle dalga mı geçiyon lan? Bir kaç dakika sonra gidiyom ben Türkiye'ye. "Ethan farkındamısın bilmiyorum ama ben bir kaç dakika sonra Türkiye'ye gidiyorum ve seninle gitmeden önce ilk başta yapmayı unuttuğum şeyi yapmak istiyorum. Fotoğraf." Dedim. Bir şey diyecektin ama dinlemedim seni atladım hemen fotomuzu çektik. Konuştun hemen sonra "Nereye gidiceğimi biliyor musun Kumsal?" Bende "Tabikide hayır." dedim Sende "Kumsal ne kadar da safsın. Artık yaşayacağım yeni ülkeme gidiyorum." dedin Seni anlamadığımı anlamış olucaksın ki "İstanbul'a taşımıyoruz ama sadece Ben ve Gray." Şok oldum Grayson'u aradı gözlerim. Aha buldum. Lan bu Grayson benim ikizim Masal'a yavşıyor. Hala yüzümü incelemekte olan sen baktığım yere baktın ve "Grayson Masal'a aşık onu yolda görmüş ve o an tutulmuş ikizine ama o mektubunda yazdığın, takip edildiğini sandığında gördüğün kişi Grayson değil. Çünkü biz o gün New Jersey'e gittik eşyaları taşımak için." dedin Abi ben şok. Sanırım gerçektende ölüyorum çünkü son hatırladığım şey bu.

Kumsal'dan

Ağlayan Mektuplar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin