Herşeyden önce değişmek gerekti, benimde tam olarak bunu yapmam gerekirdi. O Vampir saçması dizilerini defalarca izledim diyebilirim. İlk önce baya uzamış ve kirden kaskatı kesilmiş saçlarımı kısaltmam gerekti, sanırsam 21.yüzyılda herkes kısaltıyordu. Bunu yapmam için öncelikle bir kuaföre gitmem lazım gelecekti, çünkü izlediğim bir programda erkekler saçlarını kısaltmak için kuaföre giderdi. Yeni dünyaya açılmadan önce kesinlikle şu kıyafet meselesini halletmem lazımdı, normal, 21. Yüzyılın normal insanları gibi giyinmeliydim ama bunu nasıl becerecektim, ne yapacaktım ki? Dış dünya hakkında bildiğim pek birşey yoktu...
Gecenin ilerleyen saatlerine kadar şatomda oturmuş derin derin düşünmekteydim ne yapmam gerektiğini. Ben bu gibi düşüncelerle cebelleşe durayım, hassas kulaklarımla bir tıkırtı duydum, sonra gelişmiş koklama duygumla hoş bir parfüm kokusu sezdim. Harika, yeni bir av... Tabut odasından bir gölge gibi sıyrılarak şatonun karanlık koridorlatında sinsice ilerledim. İştahım bu gece oldukça kabarıktı ve hiç merhametli olmaya niyetim yoktu, zaten kurbanlarıma karşı pek merhametli olduğumda söylenemezdi.
İleride cılız ve titrek bir ışık gördüm önce, kara pelerinime sarılarak süzüldüm yavaşça yeni kurbanıma. Yol ayrımına geldiğimde kurbanımın önüne dikildim kendisini korkutmak için, o sırada kendisi ayrımı yeni dönmüstü ki karşısında dikildim, elindeki telefonun flaşını yüzüme tutarak gözlerimin bulanık görmesine sebep oldu, ben ışıktan korunmak için ellerimi yüzüme siper ettiğimde zavallı kız korku içerisinde çığlık atıp duruyordu, tanrım bu insanların yapacak başka şeyleri yokmuydu?
Bağırmanın kendilerini kurtaracaģını zannediyorlarsa kusuruma bakmasın, istifimi bozmadan itina ile içerim kanlarını.
Kız geldiği istikamette hızla koşmaya başlamıştı bile, anlaşılan tekrar bir saklambaç oyununun içerisindeydik...
Ne yazıkki ben bu şatoyu avucumun içi gibi bilirdim, neyin nerede ve kimin nerede saklandığını sezerdim. Ben Vampirdim sonuçta, özel güçlerim yok değildi, tabii bu özel güçleri burada, bu bölümde sizlerle paylaşacak değilim.
Ben Kurbanımın peşinden kana susamış bir şekilde, sessiz ve sinsice ilerliyordum. Biraz sonra yemeğime kavuşacağım heyecanıyla sabırsızca yaramaz kızı arıyordum, nereye saklanabilirdiki? Sonucunda ölüm vardı, yazık olacaktı kendisine, şimdi saklandığı yerden kendisine binlerce lanetler ve küfürler ederek titrekçe bekliyordu. Ölüm iç güdüsü bunu gerektirirdi, buraya giren pişman oluyordu, aslında her biri heyecan peşinde değillermiydi? İşte onlara hayatlarında yaşayacakları en büyük heyecanı veriyordum, ölüm karşılığında.Yaklaştıkça hoş parfüm kokusu gittikçr artıyordu, ah kesinlikle buralarda bir yerde olmalıydı. Sonra bir tıkırtı işittim, ardından sessizce fısıltılar...
Kurbanım Tanrıya dua ediyordu, sizi pislikler; başları sıkışınca en içten bir şekilde yakarırlardı, işleri hallolundumu Tanrı asla akıllarına dahi gelmezdi. Ne yazıkki güzelim, seni elimden duaların dahi kurtaramazdı..
Yavaşça karanlık odanın şöminesine doğru ilerledim sinsice, şöminenin yanında eski bordo bir giysi dolabı vardı, kurbanım bunun içinde olmalıydı. Elimi yavaşça dolabın kulpuna doğru uzattım ve yavaşça kapağı açmaya başladım. Kapağı açmamla kafama koca bir vazo hızla indi. Gürültülü bir şekilde kırılan vazonun parçaları her yana savrulmuştu. Bu darbeyi kesinlikle beklemediğimden bir kaç adım geriye sendeledim. Acı yoktu, kan yoktu, yaralanmamıştımda. Şeytani bir şekilde gülümseyerek çığlık atan kıza baktım. Güzel bir yüzü vardı, hatta bu yüz oldukça tanıdıktı bana, yakından tanıdığım birine çok benziyordu. Kıza yaklaştıkça çömelmeye başladı, yalvarıp duruyordu sürekli. Yere çömelip kızın yüzüne inen saçları kulağının arkasına attım, evet kesinlikle bu kızın yüzünü tanıyordum, bu kız Kraliçe Victoria'ya olağan derecede çok benziyordu. Güzel ve masum bir yüzü vardı. Onun yüzünü hatırlamakla içimdeki kan içme isteği biranda uçup gitmişti...
"Ne olur bana zarar verme!" diye tekrarlayıp duruyordu sürekli.
"Ne olur bana zarar verme..."
Tekrarlanıp duran sözler sinirimi bozmuştu.
"Çeneni kapamazsan biraz sonra ben kapatmak zorunda kalıcam!" dedim sert bir sestonuyla.
Kızın sesi biranda kesilmişti, şimdi tir tir titriyordu.
"Korkma sana zarar vermiycem," dedim daha yumuşak bir şekilde, az önceki ses tonumla kendisini baya korkutmuştum.
Kızın elinden yavaşça tutup ayağa kaldırdım, korkmuş olacak ki tekrar bir çığlık salı verdi boş koridorlara.
Korkudan ölecek gibiydi ve delice titriyordu.
Sağ elinin bileğinden kavrayıp hızla yürümeye başladım, bu kız hakkında oldukça iyi fikirlerim vardı kesinlikle. Şatonun geniş konuk odasına geldiğimde kızın bileğini bıraktım ve kendisini incelemeye başladım.
İyi giyinmişti; üzrinde deri siyah bir mont, montun altına dantelli bir bluz giymişti. Siyah bir kot pantolon giymiş, ayaklarında beyaz sporlar vardı. Kollarında bir çok bileklik yeralıyordu, sağ elin serçe ve orta parmağımda altın yüzükler vardı.
"Sana zarar vermiycem lakin karşılıgında bana bir konuda yardım edeceksin." dedim kıza.
Hızlıca başını salladı, buradan kurtulmak için birçok şey yapmaya hazırdı.
"Ben Drakula," dedim.
Kız şaşırmış bir vaziyette bana bakıyordu.
"S-sen Vampirmisin?" diye sordu kısık ve korku dolu bir ses tonuyla.
"Elbette, ben Vampirlerin Kralı Kont Dracula. Şimdi senden birkaç şey istiycem, bunları yaparsan seni serbst birakacağıma emin olabilirsin.
Öncelikle ben değişip insanlar arasına karışmak, onlar gibi olmak istiyorum. Bu konuda bu dünyanın örf ve adetlerini, giyim tarzını bilen birinin yardımına ihtiyacım olacak. Bir insan gibi giyinmek, konuşmak ve traş olmak istiyorum, bana yardımcı olursan seni öldürmeyeceğime yemin edebilirim."Kız bir kaç dakika sonra korkusunu yenmiş olacak ki daha net ve anlaşılır bir şekilde konuşmaya başladı.
"Sana her konuda yardım edeceğime yemin ederim, yeterki bana birşey yapmayın."
Gülümseyerek kızın yüzüne baktım, bana oldukça yardım edecekti bu güzel ve sevimli kız. Bir insan olarak ben 21. Yüzyıla açılarak Drakula olarak tekrar korku salacaktım insanlara, tabii umduğum gibi giderse hayat. Bu modernleşmiş dünya eski ve yabancılaşmış olan herşeyi silip atıyordu, ya sen ona ayak uyduracaktın, yada tarihin tozlu sayfalarında yerini alıp kaybolacaktın. Ki ben Kont Drakula, hakkında yüzlerce kitap yazılan, efsaneler anlatılan, filmler çekilen biri olarak unutulmak bana yakışırmıydı ki? Her döneme korku ve dehşet saçan ben, bu yeni dünyaya korku ve dehşeti yaşatacaktım, kim bilir belki bu acımasız dünya oyunlarından birini oynayarak tüm planlarımı altüst edebilirdi, beni bambaşka biri yapabilirdi. Şimdilik değişimin başına gelmiş bulunmakla, ben ve yeni yardımcım değişmeye hazırdık, Modern olmaya...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Modern Drakula | 21. yüzyıl
HumorBu, Kont Drakulan'ın Bay Drakulaya dönüşmesinin hikâyesidir. Karanlık şatosundan 21. yüz yıla açılan Kont, Yeni dünyaya ayak uydura bilecekmidir..? mizahî anlatım ile Modern Drakula sizlerle...