Gönül Yarası 4.bölüm

404 26 1
                                    

Kendine geldiğinde ise ilk işi kız arkadaşına mesaj çekmek oldu. Hiç arayıp ta tantanasını dinlemeye niyeti yoktu, ayrılmak istediğini yazıp telefonu kapattı. Önünde iki önemli vereceği hesap vardı. Biri Ceren'e, diğeri eski kız arkadaşına.

Tam da tahmin ettiği gibi oldu, kız arkadaşı pat diye terkedilmeyi hazmedememiş, Sevban'ın canına okumuştu. Haksız sayılmazdı ama adamın evine kadar gelmiş ve Sevban'ın annesiyle bile enim konum kavga etmişti. Sevban ona ayrılmak isteme sebebini moralen iyi olmadığını, ilişkinin bu şekilde gidemeyeceğini düşündüğü şeklinde söylese de kızın aklına yatmamış ve deliye dönmüştü.

Ceren'e gelince eli telefona gidip duruyordu. Bir yanından buluşmayı iptal etmek gelirken bir yanından da özür dilemek ve boynuna atlamak geliyordu. Ona kızgındı ama aşıktı. O onu sevdiği müddetçe onun resmini öpmeden, iyi geceler demeden uyumamıştı. Her ne kadar imkansız olduğuna inansa bile her gece tek başına tavana bakarak uyuya kaldığında rüyalarında aynı tavana bakıştıklarını görmüştü. Aşkını yüreğine gömmüştü. Dört yıl önce herşey çok iyi giderken, aralarındaki ilişki daha da samimileşmişken onun da kendisini sevdiğini düşünürken dünya başına yıkılmıştı. "Tamam abim sonra görüşürüz" demişti. Sonrasında ise sürekli böyle hitap etmiş ve genç kızı çok üzmüştü. Ceren de aşkını kalbine gömmeye karar vermişti.

Öncesindeki sessizlik ne kadar uzun sürerse fırtına o kadar şiddetli olur.

Bir kafede buluşmuştu ikili. Kısa bir merhabalaşma sonrası ikisinin de sesi çıkmamıştı. Siparişlerini verdikten sonra söze Sevban başladı. "Nasılsın görüşmeyeli?". Genç kız ise soğuk tavrını devam ettirerek "İyiyim, sen? Sen nasılsın?" dedi. "İyiyim" yanıtını aldığında ise "O hakaretlerden sonra bu kadar iyi olman şaşırtıcı bence, ben olsam gurur yapar vazgeçerdim ama bravo sana, geri adım atmıyorsun. Açıkçası sebebini merak ediyorum" dediğinde masanın altında sinirden yumruklarını sıkan adamdan habersizdi.

" Neyin sebebi anlamadığın?" diyerek sorusunu yöneltti adam. "Bu laflarımı alttan almanı kastediyorum, tanıdığım kadarıyla bu kadar sakin bir insan değilsin, yanılıyor muyum?" dedi küstahça kız. "Elbette yanılmıyorsun ve bence sebebini tahmin ediyor olmalısın" dedi adam tıslamamak için çabalayarak. O an konuşmaları masalarına gelen garsonla bölündü, garson siparişleri bırakıp ayrıldığında yeniden sessizlik hakim oldu aralarında.

"Farkettim de yaran da iyileşmiş " dediğinde Ceren," Darbe yaraları geçer de dil yaraları geçmez ne de olsa değil mi? " yanıtını verdi adam yaptığı iğnelemeleri ima ederek." Bence de." dedi kız. Sonra yine sessizlik.

"O çocuğu seviyor muydun? " sorusuyla irkildi kız. O çocuğu hiç sevmemişti. Sadece huyu, parası vs. için evlenecekti." Hoş çocuktu, yazık oldu. " yanıtını verdi Sevban'ın bu soruyu sormasına anlam veremeyerek. Ona neydi ki?" Onu ikna ettim ama sen pek yanaşmadın benimle konuşmaya" dedi adam söylediği yalan anlaşılmasın isterken. Yalandı çünkü kız onunla konuşsaydı bile asla ikna için çabalamayacaktı. Bu soruyu sorma sebebi bir nevi ağız aramaktı. "Yani seni dinleseydim evlen onunla diyecektin öyle mi?" dedi kız inanmadığını belli ederek. " Hayır, asla ama asla evlen demem ben sana", içinden devam etti adam başkasıyla. Kız ise "E! Ne diyecektin o zaman, yani evimize geldiğin o gün?" diye sordu.

Adam sustu, eğer baksaydı kız gözlerinin gerçeği haykırdığını görürdü ama o, karşısındaki adama yakınlığı onu yakarken o adama baktığı takdirde kendini kalbine bırakacaktı, Sevban'a bırakacaktı. Bunu bildiği için etrafa bakınmayı tercih etti. Sorusuna ise uzun süre cevap alamadı. Bunun üzerine dayanamayıp adama baktığında o soru yeniden beynini vurdu. O zaman neden?

"O çocuğun dedikleri neden sinirine dokundu? Babam oradaydı ve o bir şey demedi, dedelerim oradaydı kimsenin gıkı çıkmadı ama sen delirdin, çığırından çıktın. Sen sinirlisin, hemen patlıyorsun biliyorum ama o zaman sinirden kabaran damarların çok uzaktan bile belli oluyordu. İlk defa seni o halde görmüştüm. Neden bu kadar sinirlendin? " Sevban'da çıt yoktu. Ne diyeceğini bilemiyordu." Sana aşığım be onun için hepsi" diyemedi. Boğazında dizildi kelimeler. Ona herşeyi anlatmak istese de yapamazdı. Tepkisinden çekiniyordu ve bir yanlış daha yaparsa sanki ebedi olarak ondan mahrum kalacaktı, bu hiç de hoşuna gitmezdi.

"Beni çağırdığında bu sorularıma cevap alacağımı umdum ama sen sadece susuyorsun. Bu beni deli ediyor. Cevap versene bana. Neden benim nişanıma engel olduktan sonra o kızla kapımın önünde buluştun. Boy mu göstermeye çalışıyorsun? Bak sen sapsın ama benim başlı bağlı der gibi gözüme soka soka o kıza sarıldın.  Amacın ne senin? İntikam mı bu yaptıkların. Ne kötülük yaptım ben sana. " derken artık ağlıyordu kız. Adam da bu sözlere ve gözyaşlarına dayanamayarak kızın yanına çekti sandalyesini. Elleriyle sildi gözlerinden boşalan yaşı." Benim amacım seni üzmek değildi. Ben senin gözümün önünde başkasıyla evlenmene göz yumamam. Gözümün önünde başka birine aşkım demene dayanamam. Başkasından olan çocuğunu severken ben bunu kaldıramam. Anla beni nolur? " dedi.

Kız toparlanınca sordu." Neden dayanamaz, kaldıramazsın bu dediklerini. Yaşın benden büyük olduğu için senden önce evlenmem ve çocuk sahibi olmam dokunur mu? ". Kızın bu anlamamazlıktan gelme tavırları adamı iyice çıkmaza sokunca mekandaki herkesin duyacağı şekilde bağırdı." Çünkü seni seviyorum, seni bir erkeğin bir kızı sevdiği gibi seviyorum hem de. Bu yüzden herşey. "

Kız önce şok içinde adama baktı sonrasındaysa adamı yıkan cevabı verdi." İnanmıyorum. Şu dediğin saçmalığa inanmıyorum. Git başkasını kandır bu saçmalıklarla. "

GÖNÜL YARASI | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin