Gönül Yarası 9.bölüm

233 21 0
                                    

Odasına girip rahatça giyindikten sonra telefonuna gelen mesaja baktı. "Beyaz atlı prensinle konuştun mu?" yazıyordu ki yazan belliydi. Cevap yazdı. "Hayır konuşmadım ama konuşacağım, ona benim de onu sevdiğimi söyleyeceğim. Fakat şimdi değil on beş gün sonra İstanbul'da"

Sevban iki hafta sonraya gitarı tam olarak bitirmek için yoğun bir çalışmaya girdi. Aynı zamanda İstanbul'a dair planlar yapmakla meşguldü.

Ceren ise Sevban'a İstanbul'un ilk iki günü için söz verdi. Zaten şehire iner inmez stadyuma gideceklerdi, sonra Sevban ne isterse o olurdu. Aynı zamanda parfümü adama vermek için fırsat kolluyordu. İstanbul için ise izin almıştı. Ailesi ilk başta Sevban gelmeyecek olarak biliyorlardı. Sonra Sevban'ın da işi varmış gibi lanse edip sadece beraber yolculuk yapacaklarını sanıyorlardı.

Ceren'in mesajına cevap yine o akşam gelmişti. "Aferin sana! Senden beklediğim buydu."

Ceren bir gün laptopunu karıştırırken bir şarkıya denk gelmişti. Sar beni başkasına yasakla. Sevban'ın bu şarkıyı sevdiği aklına gelince de ezberlemeye kalkıştı. Kulağına takıp günlerce dinledi, yalnızken söyledi. Bir şekilde bu şarkıyı tıkır tıkır söylemeye niyet etmişti. İlanı aşk yaparken lazım olacaktı ona.

Aynı zamanda birbirlerinin arkadaşlarıyla da tanışmışlardı. Hatta Ceren olan biteni Sevban'ın arkadaşlarına anlatmıştı. Onlar da ellerinden geleni yapmaya söz verdiler. Sevban da İstanbul planlarını Ceren'in arkadaşlarına anlatınca onlar da arkadaşları adına çok sevinmişlerdi. Bütün bunlar güzeldi ama bir gün herşeyi yokuşa sürecek insanlar vardı. Mesela aileleri...

Bu yolculuk Sevban'ın annesinin canını sıkmaya başlamıştı bile. Oğlunu yanına çekip bir gün "Yıllar önce söylediklerim aynen geçerli. O kıza o gözle bakman hoşuma gitmiyor." demişti. Sevban ise annesinin huyundan gitmek yerine karşı çıkmıştı. Çünkü dört yıl önce huyuna gitmişti de ne olmuştu. Belki o anda evli bile olabilirlerdi. "Anne! Kusura bakma ama sen istesen de istemesen de ben o kızı seviyorum ve gönlünü yapacağım, evleneceğim onunla, ben ona aşığım, ölürüm onun için. Ve karşıma çıkan kim olursa olsun ezer geçerim. Hiç kimse umurumda değil" diyerek resti çektiğinde annesi sessiz kalmak zorunda buldu kendini. Eşine durumu açıklayamadı , hatta eltisine bile. Her şeyi akışına bırakmaya karar verdi.

Ve beklenen gün nihayet geldi. Sevban arabasını Ceren'lerin evinin önüne getirip kızı beklerken amcası onu evine çağırdı. Beraber bi kahve içip öyle yola çıktılar. Ceren'in heyecanına diyecek yoktu. Çantasına üzerlerine uygun iki tane de forma atmıştı. Çok eğleneceklerdi.

Arabaya bindiklerinde ilk başta hal hatır ettiler ve sustular, diyecek birşey bulamadılar. Ama sonra Sevban radyoyu açmaya karar verdi ve şarkılar eşliğinde yolculuklarına devam ettiler. Yolda bir dinlenme tesisine uğrayıp ihtiyaçlarını hallettikten sonra yola devam ettiler. Yanlarına aldıkları yiyeceklerden yemeyi ihmal etmediler. İkisinin de annesi rahat durmamış, arabayı yiyecekle doldurmuşlardı.

İstanbul'a girdiklerinde Ceren'in ısrarı üzerine Sevban dayanamadı ve arabayı ona verdi. Ceren Sevban görmeden navigasyonu ayarlamıştı ve stadyuma doğru sürmeye başladı. İstanbul trafiğinde kız epey zorlansa bile hiç sızlanmadı bile. Hatta erken geldikleri için mutluydu bile, çünkü maça ancak yetişirlerdi. Sevban nereye gittiklerini defalarca sorsa bile "Sürpriz"  diyip geçti Ceren.

Köprüdeyken çok bunalmışlardı. Çünkü bir saattir buradalardı ve sadece birkaç metre ilerlemişlerdi. Ceren radyoda çıkan şarkıyla gülümsedi. Bir zamanlar Sevban'ı düşünürken dinlerdi Bağdat'ı . Tam o anda omzunda hissettiği ağırlık nefes düzenini bozdu. Sevban başını koymuştu kızın omzuna.

"Sen her ne kadar bana o gözle bakmadığını söylesen de ben senden vazgeçemiyorum" dedi adam. Kız için zaman durmuştu. Hiç birşey diyemedi ama nefes sıklığı artmaya başlamıştı. Sevban ise onun bu hallerine gülümsedi. "Burası çok huzurlu" dedi kıza. Kız ise adamın kafasına bir öpücük kondurdu. Sevban ise o beklemediği öpücükle başını kaldırırken kız kendisine göz kırptı.

"Başıma konulan beklenmedik öpücükle sersemleştim, aynı öpücükten bir tane de yanağıma at da sersemlikten yığılayım" dedi Sevban kızın tavrından aldığı rahatlıkla. "Şansını zorlama istersen" diyerek adamın yanağına makas attı kız.

Geçen ikinci bir saatin ardından köprünün ortasına yaklaşmışlardı. Adam kızın dizine yatmış ve saçlarıyla oynuyordu. Kız ise telaşla yola bakıyordu. Normal şartlarda olsa dışarı çıkar önü açılana kadar denizi izlerdi ama kucağındaki adam buna engel oluyordu ki onu izlemek, denizi izlemekten zevkliydi. Gözleri yoldan ayrılıp dizine yönelirken telaşın yerini huzur almıştı. O da adamın saçlarıyla oynamaya başladı.

Köprüde geçen beş saatin ardından yol açılmış ve istedikleri yöne doğru hızlıca ilerlemeye başlamışlardı. Maça iki saat vardı ve kız yetişmek için dua ediyordu.

Yaklaşınca adamın zorla gözlerini kapattırdı ve yolculuk bitince navigasyondan gelen hedefiniz soldadır sesi eşliğinde arabadan indi. Bagajdan formaları alıp önce gözü bağlanmış adama giydirdi. Başka bir insanı soymak gerçekten zordu. Sevban neler olduğunu anlamadan kız üstünü çıkardı ve formayı giydirdi. Sonra ise kendi giydi ve yanındaki adamın meraklı seslenişlerine aldırmadan aldığı iki renkli yüz boyasıyla önce güzelce kendi yüzüne çentik attı sonra da Sevban'a. Adamın yüzünü açtı.

Sevban ise gördükleri karşısında adeta küçük dilini yutmuştu. Yanında formasıyla sevdiği kız, karşısında ise tuttuğu takımın maçını bizzat kendi stadyumunda izleme fırsatı.

GÖNÜL YARASI | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin