İlk laf Sevban'dan geldi." Bazıları bence eteğindeki taşları dökse rahatlayacak. Taş dökme sorunu var, dökemediği taşları başımıza atıyor. ". Gözler Ceren 'e döndüğünde hırsını alamayıp Sevban' a elini kaldırdı yeniden.
Sevban Ceren'in havadaki elini yakaladı." Bir daha canımı yakmana izin vermeyeceğim. " dedi ve oradan ayrıldı. Canımı yakmanın derken kastettiği yumruk veya tokatın acısı değildi. Kalbinin acısıydı.
Sevban ortamı terkedince Ceren odasına kilitledi kendisini. Ev halkı da bu olanları görmezden gelmeyi tercih etti. Yine de canları sıkılmıştı ve üzülmüşlerdi.
Aradan günler geçmişti ve Ceren içindeki çıkmazın daha da büyüdüğünü hissetti. Sebebi belliydi. Sevban'a inanmasa bile bu olanları vicdanı sindirmediği için özür dileyip ateşkes istemeye karar verdi.
Sevban çalan telefona baktığında oldukça şaşırmıştı. " Merhaba" dedi telefondaki cılız ses. Aynı şekilde karşılık verdi.
" Geçen ben seni dinledim, şimdi sen de beni dinlemelisin." dediğinde Sevban acıyla güldü. "Bütün dediklerimi paçavra gibi yüzüme fırlatmanı saymazsak."
" Bir özür yemeği yiyelim, o zaman olur mu? " dedi Ceren. Sevban Ceren'in yaptığını yapmayacaktı. Onu küçümsemeyecek, kalbini kırmayacaktı . Kabul etti teklifi azıcık bile imalı laf etmeden.
O sevdiği mekana geldiğinde Ceren'i kapıda buldu Sevban." Niye masaya oturmadın da bu soğukta dışarıda bekledin? "diye sorduğunda Ceren " Bende seni gördüğüme sevindim. Ayrıca gurur yapmadığın, olgun bir insan gibi davrandığın için teşekkür ederim. " diyerek mekana girdi. Kapıda bekleme sebebi belliydi. Karşılamak, saygı gösterdiğini belli etmek içindi.
Kendilerine ayrılan masaya yerleştikten sonra Sevban sorar gözlerle kıza baktı.
" Senden özür dilerim. İlk olarak seni o gün evden kovduğum için, tokat attığım için. İkincisi evime geldiğindeki yumruk ve yine kovmadan da. O zaman sinirlerim yıpranmıştı, mazur gör olur mu? Sonra o kahve içtiğimiz gün bana söylediğin o şeyi küçümsediğim için. " cevabını aldı." O şey derken? " diye sorma ihtiyacı hissetti. " İtiraf, şey itirafı..., başını eğerek devam etti, aşk itirafı" diye yanıtladı Ceren.
Sevban'ın yüzüne bir gülümseme yayıldı. " Yani inanıyorsun seni sevdiğime" diye sordu. Ceren mahcubiyetle "Hayır, hala inanmıyorum. Ama küçümsediğim için özür diledim. Yalan söyledim. Senden hiç nefret etmedim,etmem de." dedi.
"Peki ya sen?" sorusuyla dolan gözlerine mani olamadı Ceren. "Ben?". Sevban masanın üzerindeki kızın elini iki elinin arasına aldı. Bunun üzerine kız diken üzerinde gibi olduğu yerde doğruldu. "Beni seviyor musun?" dedi Sevban. Yavaşça elini çekerken o sıcak ellerden, cevap verdi Ceren. "Evet seviyorum ama bir kardeşin abisini sevdiği gibi." Sevban ellerini masadan indirip başını eğdi. Ceren acıyla ona baktı, azıcık inansa, güvense doğruyu söylemekte tereddüt etmezdi.
" Sana ateşkes teklif ediyorum. Artık kavgalar, tartışmalar olmasın. Sen sonuçta benim ailemdensin. Yüz yüze bakıyoruz. Aramız bozulmasın. Hem bizim yüzümüzden iki kardeşin arası da bozulmasın istiyorum. Uzattığım barış elimi tutar mısın? " diyerek elini uzattı. Sevban kızın yüzünü inceledikten sonra kızın elini tuttu. Ellerini ayırmadılar bir süre. Ne Ceren çekiyordu ne de Sevban. Ceren ona aşkla bakarken o kızın laflarından dolayı tedirgin olduğu için çekingen bakışlar atıyordu. Ceren onun bu hallerini gördükçe kendini zor tutuyordu. Gerçeği söyleme isteği kendinde tavan yapınca ellerini çekti ve göz temasını kesti.
"Şunu da belirtmek istiyorum. Ben senin geçen söylediğin içten itiraflarını yok sayıyorum, söylememiş gibi. Benden rahatsızlık duyma olur mu? Bunu hiç bir şekilde kullanmam " dedi zoraki gülümsemesinin eşliğinde. Sevban sakince başını salladı.
Orada yemek yedikten sonra bir süre hesap kavgası yapsalarda herkes yediğini ödemeye razı olmuştu. Oradan çıktıklarında ise birbirlerinden ayrılmaya niyetlenselerde bunu pek icraate geçiremediler. Ayakları kendilerine itaat etmedi ve ayakta boş boş dikildiler.
İlk ayaklarına hükmeden Ceren oldu ve arabasına yöneldi ve birden aklına gelen fikirle arkasına döndü. Ağzından şu sözcükler döküldü "Barışmamızı bizimkilere de söylesek ve kutlama yapsak"
Gözlerinden yaş akınca onu sadece o siler. Sana gerçekten, değer veren, seni sen olduğun için, tüm hatalarına rağmen seven, SEN. Düşünce dizinin yarasını sen sararsın. Sen varsan var ve önemli bu hayat, sen olmayınca sadece teferruat. Ve senin dağıttıklarını yine sen toparlarsın.
Bu haber üzerine bütün aile fertleri Sevban'ların evlerine toplandı ve pastalı , içecekli kutlama yapıldı. Bu haber onları da mutlu etmişti.
"Barışmanızı neye borçluyuz gençler? " diye dedesinin sormasıyla iki genç birbirlerine bakıp göz göze geldiler. Sıcak sıcak birbirlerine bakıp önlerine dönüp gülümsediler." Boynuzları kırmaya karar verdik sanırım" dedi Ceren. Sevban da atıldı. "Öyle küs küs kalınmaz ki, biz gibi iki medeni insana yakışmaz" Devamında gelen lafla başlarını öne eğdiler. "Gören de boşandılar sanır. İki medeni insan falan.... Hayırdır.". Bunu söyleyen ise Ceren'in ablasıydı.
İlk başını kaldıran Ceren oldu. " Ablacığım, bu yaptığın benzetme bence hiç hoş değil". Konuyu çok uzatmadılar.
Herkes evden ayrıldığında geriye sadece Ceren ve ailesi kaldı. Amcası Ceren'in yanına gelip yanaklarından öptü. "Senden beklediğim işte buydu. Oğlumla barışman. Sen benim güzel kızımsın. Akıllı kızımsın."
Ceren de aynı şekilde öptü amcasını. Bunun üzerine Sevban da amcasının yanına gidip ona sarıldı. Aynı tebrik dolu sözleri o da amcasından işittiğinde iki elti de rahat bir nefes almıştı.
Ceren ve ailesini uğurlamaya Sevban ve ailesi çıktılar. Vedalaşmanın ardından Ceren'ler arabalarına bindiler. Araba hareket ettiğinde ise Ceren telaşla babasına "Birşey unuttum, iki dakika lütfen" dedi ve babasının arabayı durdurmasıyla arabadan indi ve onların gidişini izleyen Sevban'ın yanına gitti. Herkesin bakışları eşliğinde yanağına bir öpücük kondurdu.
![](https://img.wattpad.com/cover/92080028-288-k619721.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL YARASI | Tamamlandı
NouvellesYara açmayı bilen onu sarmayı da bilmeli. Herşeyi dört yıl önce bitirmişlerdi. Ceren vazgeçmişti. Ama şimdi karşısıma geçmiş eski sayfaları yeniden açıyor. Kalbine gömmüştü onu. Gömüldüğü yerden firar için çabalıyor. Tabi bunu yaparken kalbini kana...