Kabus

130 15 0
                                    

- Geliyorum.
Deyip bizimkilerin yüzüne bakmadan aralarından sıyrıldım. Uzun sandalyeden inmeye çabalarken yardım için uzattığı elini tuttum farkında olmadan. Karnımdan yüzlerce güvercin havalandı o anda. Dengemi sağlamama rağmen elimi bırakmadı, beni çıkışa doğru hızla götürdü.
-Nereye koşuyoruz?
Dışarı çıkana kadar cevap vermiyor. Dışarı çıktığımızda sabırsızca bir sigara sarıp yakıyor ardından cevaplıyor;
- Sigara.
Gülüyor. O nasıl bir gülüş öyle.. Böyle güzel gülen birine kızamıyorsun. Gülümsedim. Sigarasından derin bir nefes aldı, uzaklara bakarak
- Çok güzelsin.
Dedi. Donup kaldım. Bana doğru bir adım yaklaştı. Duvara sırtımı dayadığım için kaçabilecek alanım yoktu. Boynuma doğru sokuldu, kokumu içine çekti derin derin. İtmek için elimi göğsüne koydum. Elim çıplak tenine değince nefesim kesildi. Ben ittikçe kendini daha çok yaklaştırdı bana. Dudaklarıma doğru uzandı. Beni ne sanıyor bu!? Kafamı diğer tarafa çevirdim, dudaklarımla yanağımın birleştiği noktadan öptü! Böyle mi olacaktı ilk öpücüğüm? Daha adını iki saat önce öğrendiğim, kim olduğunu bilmediğim bir çocukla mı? İki elimle sertçe ittim. İki adım geriledi, birbirimize sinirle baktık... Bakışları deliciydi... Yaptığımdan pişman olmaya başladım. Dik dur Büşra! Tavrını koru!
Yanına bir kız geldi,
- Ayy merhaba, tanışabilir miyiz? Ben sizin çok büyük hayranınız...
Kız cümlesini bitiremedi. Hayatımın aşkı elini onun başının arkasına atıp kendine doğru çekti ve dudaklarına yapıştı. Onu öperken bana bakmaya devam ediyordu! Sanki kalbimi yerinden söküp avuçlarının içinde sıkıp tuzla buz etti o anda! Gözlerimden yaşlar boşanmaya başladı. Hızla tuvalete yöneldim. Bara girerken Adem çıkıyordu, beni o halde görünce bambaşka bir insana dönüştü. Kolumdan sertçe tutup sinirle gözlerimin içine bakarak,
- Ne yaptı sana! Hı? Ne yaptı?
Cevap veremedim. Elinden kurtulup tuvalete koştum. Adem, Cenk'in üstüne yürüyordu ben girerken.. Tuvalette hıçkıra hıçkıra ağladım. Makyajımı sildim, saçımı açtım tekrar... Çantamı alıp çıkmak için masaya yöneldim... Masanın başında kimse yok... Etrafıma bakıyorum... Herkes dışarı akın ediyordu. Lütfen tahmin ettiğim şey olmasın! Çantamı alıp dışarı koşuyorum... Gördüğüm manzara başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor. Geniş bir insan çemberi içinde Cenk Adem'i altına almış yumrukluyor. Ama nasıl vurmak! Düşmana vurur gibi... Aralarına girip ayırmak istiyorum... Dizlerim boşalıyor.. Olduğum yere dizlerimin üzerine düşüyorum... Kaskatı kesilmiş ağlıyorum... Adem bağırıyor,
- Kameram! Kamerama zarar verme! O benim her şeyim!
Bunları söylerken ağzından kan fışkırıyor! Allahım daha kötü bir gece olabilir mi hayatımda?
Cenk kamerayı çekip alıyor Adem'in boynundan... Adem iki elinle ulaşmaya çalışıyor fotoğraf makinesine... Cenk yüzünde şeytani bir gülümsemeyle makineyi elinin kaldırabileceği kadar yukarı kaldırıyor, dur demeye kalmadan hızla yere çarpıyor. Kameradan geriye pek bişey kalmıyor... Karnımdaki titreşime bakıyorum... Çantamda telefonum çalıyor. Arayan babam! Saate bakıyorum, onikiye yirmi var... Ne diyeceğim şimdi babama? Bittim ben! Ben telefona bakıyorum, arayan babam bana....

Zamansız (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin