Sanırdım ki gözünden düşecek her damlada payım olacak.
Ne güneşler göründü senden sonra batan günlere selam diye.
Ben seni sustum, her sabaha az uyanıp çok öldüm.
Ve bir gün 'sen' konulu tüm şiirlere küstüm.
Mısra-ı Berceste
*******
AHMET'TEN ;
Kar öyle saf bir şekilde yağıyordu ki üzerimize. Onun elleri ellerime değdiği anda yüreğimdeki tutsak kuşta gökyüzünü zevkle turlamaya başladı. Özgürlük naraları atan yüreğimdeki kuşlar hep bir anda kanat çırpmaya başladı. Gözlerim inanmak ve inanmamak arasında olası bir depremin etkisi altındaymışcasına kırpılırken yüreğim dilsiz pır pır ediyordu. Eli kulağında bekleyen sabrım bir anda beni tetiğine dizmeye başladı.
"Kartopu oynayalım mı ?"
Ağzımdan endişe, hafif korku az da mutluluk ile çıkan bu sözler karşısında bende şaşkındım. Onun gözlerine ilk defa bakabilmek... Onunla aynı anda aynı şeyi yapabilmek... Onunla mutluluğu paylaşıyor olmak tarif edilecek bir duygu bile değildi. Kelimelerimin kifayetsiz kaldığına yemin edebilirim."Oynarız tabii ki oğlum.
Kulaklarımı dolduran bu hoş sesi tekrar tekrar duyabilmek için nelerimi vermezdim ki?
Seccademden ödün vermem tabii.
Bülbül gibi şakıyan anneme gülümsemekle yetindim. Daha önce hiç konuşmadığın birine karşı yabancılık çekersin ya hani, anneme karşı istemeden de olsa biraz mesafeliydim. Bundan ötürü de şunu demek doğru olacaktır. Daha önce hiç tanışmadığın birine misafir olarak gitmek nasıldır? Rabbinle derhal tanış.
Sonuç itibariyle annem beni doğurduktan kısa bir süre sonra vefat etti. Ve ben anne kokusu bilmeyenlerdendim. Melankolik havayı dağıtan yüce gönüllü annem oldu. Elinde tuttuğu kartopunu kafama attığında otuz iki dişi ile gülümsemeyi de eksik etmedi sağ olsun. Hayır katiyen abartmıyorum, melek gibiydi. Ne mübarek bir insan olduğunu karşımdaki nur yüzünden anlayabiliyordum, gülümsemesi sıcacık içtendi. Annem yanıma gelip takkemin arasına kaçan kar tanelerini temizlemeye başladığında biraz garip hissettim. Daha önce kimse ben düştüğüm zaman bile ellerimden tutmaya elvermezken karşımdaki kadının bunu yapıyor olması duygulanmama neden oluyordu. Işte bu benim annemdi!Kendisine teşekkür ettiğim sırada gözbebeklerimin içine gülümseyen gözleriyle karşılaştım. Beni iki kolunun arasına alıp sımsıkı sardı. Ve tekrar o büyülü mucizevi kelimeyi söyledi : Seni çok seviyorum Ahmet. Allah senin yardımcın olsun."
Kar taneleri birbirine yol vererek hızla yağmaya başlıyordu üzerimize. Bir yanda kar görmenin mutluluğunu yaşarken öteki yandan bir başka rahmet ile sarılıydı bedenim. Hayallerimin de ötesi bir duyguyu bu beyaz örtü ile gerçekleştiriyor olmak harika br şeydi. Tarifsiz mutluluğa kelamım yoktu. Üzerimdeki hırkayı annemin üzerine örtmek için anneme sarılmayı bıraktım. Bu esnada annem hafifçe benden uzaklaşmaya başladı. Ne olduğunu anlayamadan bana 'hayır oğlum yapma' demeye başladı. Kar giderek hızlanmaya başladı. Anneme onun üşümesini istemediğim için hırkamı vermek istediğimi söylesem de artık çok geçti. Annem bu defa arkasına bakmadan gitti. Ve ben karla karışık akan göz yaşlarım eşliğinde mesut idim. Onu şimdiden çok özlesem de gittiğini görmek içimi burktu, hiçbir şey yapacak güçte değildim. Karın üzerinde tepinme hayalleri kuran o küçük çocuğun üzerine koca dağ yıkıldı kaldı. Üzerinden kalkacak gücü kendimde bulamıyordum. Sıcak göz yaşlarım karı eritmeye başlıyordu, ellerime aldığım kar tanesini öpüp şükretmeye başladım. Kimi zaman olayların arkasını göremezdik bundan ötürü de üzülmenin faidesiz olduğu kanaatına vardım. Tuttum diğer elimi Ya Allah Bismillah diyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tozlu Ayna (İslâmi)
SpiritualKan gövdeyi götürse de insanlık hâlâ bedende durmuştu. Tebeşiri ve mermeriyle dünyanın en mutlusu olan çocukların hayallerini yıkan bomba patlaması sonucu dağılan hayatlar. Hülya evin tüm acı yükünü omzuna bindirerek Tozlu Ayna 'daki anılarına bak...