Artçı Görüşler

1K 407 318
                                    

9 Ekim 2007 Sabahı'ndan;

" Breaking News : Pakistan kendi halkına tuzak kurarak onlarca insanın hayatına kıydı. İşte size Müslümanların kendi kendilerine dahi hain olduklarını kanıtladık.

BBC : Bir erkek çocuğun ellerinde sımsıkı tuttuğu bez bebek hâlâ ilgi uyandırmaya devam ediyor. "

"Yazıyor yazıyor. Amerika gündeme ışık tutan haberleri sıcağı sıcağına yazıyor."

"Evlat, bana oradan bir gazete ver bakayım."

"Buyrun ablacığım. "

Karşısında gazeteyi dikkatle süzen bir bayan vardı. Samed olanlardan habersiz şekilde eve ekmek götürebilmek için saatlerce didinir dururdu. Ve elinde duran şeyde tek gerçek kelam yazmazdı, yaşı sekiz olan bu küçük çocuk okulda değilde iş başındaydı. Babasını soğuk toprağa verdikleri günden bu yana evin tüm yükünü küçük omuzlarına bindirmişti.

"Al evladım, bize yalan haberleri kabullendirmeye çalışan bu lanet zihniyetlerin yazdığı şeyleri okumak istemiyorum. Bunları burada satma!"
Samed gözlerini kendisine diken kadına masumca bakmaktan başka bir şey yapamazken kadın çocuğun kucağında tuttuğu tüm gazeteyi sinirden çekip parçalamaya başladı.

"Hayır lütfen onlara dokunmayın. Bizim yiyecek tek lokma ekmeğimiz dahi yok. Babam öleli iki ay oldu ve annem tüm paramızı bu gazetelere verdi. Yapmayın ne olur. "

Gözlerinden boncuk misali dökülen yaşlara aldırmaksızın hışımla yırtmaya devam ediyordu, üstelik inadına yere atıp üzerine de basıyordu.

"Oh olsun bunların hepsi size müstahak! Siz kahrolası İsrael'in adamları mısınız yoksa? "

Samed kendisini kuşkuyla süzen kadına kafasını hızla sağa sola sallayarak yanıt vermeye çalıştı.

"İsrail kim bilmiyorum ben. Hiçbir fikrim yok. Ben sadece akşama çorba içmemek için midemize başka nimet girsin diye çalışan bir çocuğum. Bana acıyın lütfen. "

"Demek sana acımamı istiyorsun? Daha çok beklersin bunu. Hadi daha fazla sinirimi üzerinde boşaltmadan gözümün önünden kaybol! "

Samed hayal kırıklığı ile yerle bir olan duygularını teskin*( sakinleştirmek) etmeye çalışırken gözlerinin önünü kaplayan koca cüsseli beden ortadan kaybolmuştu. Yere bakmak için gözlerini aşağıya doğru kaydırmaya başladığı zaman tekrardan durumun vahim olduğu gözler önüne serilmişti.

"Anneme ben ne derim? Üç kardeşim var en büyükleri benim. Bugün Aliy'e bebek maması alacağıma söz verdim. Ben şimdi nasıl bakarım anamın gözlerine? Ana sana ekmek alamadım, affet beni. "

Yerde paramparça olan gazete parçalarını toplayıp sokağa çirkin hava katmasın diye onları yerden kaldırdı. Çöp konteynerının yanında durduktan sonra; "Allah'ım sen zalim ordusunu haklı çıkarma. Şüphesiz bugün de karnımızı doyurmamız için bize yardım edecek tek sen varsın. "

Kalbin bir dili vardır. Eğer doğru anahtarı açabilirsen sözcüklerin en güzeli senin olur. Ve bazı diller yalansızdır, katıksızdır. Kötü kalplerin hedefiyse bu kalpleri dilsiz bırakmaktır.

**
Gözlerim bir felakete meydan okusa da ellerim ve dizlerim için aynı şeyi söylemem imkansızdı. Yara bere olan ellerimi merhem vasıtasıyla hallederim diye düşündüm. Etrafa koca dumanlar yayıldığı zaman sadece dua ettim. Kardeşimi yanımda göreyim istiyordum durmadan onun için dua ediyordum. Reşat'a ve onun gibilere hiçbir şey olmasın diye  de dualar ediyordum. Sonra gözlerimi açmaya başladım. Her şey ani bir şekilde ilerliyordu. Etrafı Allah u Ekber nidaları kaplamış, göz gözü görmüyordu. Gözlerim mavi gözleri arıyordu ,bulamıyordu. Herkes yerde öylece uzanan cesetleri taşımak için yardım eli uzatıyor, pansuman yapıyor umut ederek destek oluyordu. Bu patlama esnasında birçok yakınını kaybeden olduğunu gördükçe halime defalarca şükrettim. Elhamdülillah!
Akıl sağlığından olan mı dersiniz yoksa sinir krizi yüzünden hastanelere gidenler mi bilemem ama benim de psikolojim bozulmaya başlıyordu.

Tozlu Ayna (İslâmi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin