Harry, yemekleri masaya dizdiğinde, herkes yerine kurulmuştu. Masanın en başında oturan Niall tüm yemekleri iştahla süzüyordu. -ki masada sadece çorba, makarna ve salata vardı.- Harry'nin yanında Lee, karşısında ise o cadalozun abisi vardı.
Tamam Briana'yı sevmiyordu ama belki abisi iyi biri olabilirdi. Liam'ın karşısında Zayn vardı. Lee, Louis ve Harry'nin ortasındaydı ve Louis'in karşısında biricik(!) sevgilisi oturuyordu.
Niall, konuşmadan yemeğe yumuldu. Brianaa ve Louis kendi aralarında konuşurken, Liam, Zayn'e alttan bacağı ile birşeyler yapıp kurnazca gülümsüyordu. Anlaşılan, Harry'i takan yoktu.
Harry çorbasını yarım bırakıp, kendi elleri ile yaptığı makarnasına geçti. Lokmasını çiğnerken, hemen karşısında olan Aiden, yüzünü Harry'e doğru eğdi ve gülümsedi. Harry de alıştığı gamzeli kocaman gülüşünü yaptı ve dediğini duymak için eğildi. "Kimse söylemedi ama ben kibarlık yapayım dedim. Ellerine sağlık. Her şey çok güzel olmuş." Harry onun kibarlığına teşekkür etti ve bilmiş bilmiş konuştu. "Tabağındaki hiç birşeye dokunmamışsın, nasıl anladın ki güzel olduklarını?" Gülümseyerek tek kaşını kaldırdı.
Çocuk Harry'nin laflarına ve suratının aldığı ifadeye kıkırdadı. "Hayır hepsinden tattım veeee görünüşleri bile güzel." Harry şakayla gözlerini devirdi. " Bahaneye bak sen." Çocuğun ağzı itiraz ile açıldı ve kaşları çatıldı. "Ya tattım diyor-."
Abisi sözünü bitiremeden, Briana araya girdi. "Ne fısıldaşıyorsunuz sabahtan beri orada?" Harry, yüzüne bile bakmadı ve cevap vermedi.Bu yüzden Aiden söze girdi; "Sadece Harry'e bir erkeğin nasıl hem bu kadar yakışıklı, hem bu kadar becerikli olabileceğini soruyordum." Briana, kahkaha attı. Aiden, Briananile Louis'in olduğu tarafa döndü ve sırıtıp, göz kırptı. Harry, haberi olmadan makarnasını yerken; Louis, sinirle çatalını masaya vurdu. Ne oldu diye soran Liam'a "Elimden düştü." Dedi. Niall ise, hala ve hala tıkınıyordu.