Louis, Harry'e söylediklerinden pişman olunca, Harry'nin yanına gelmeye karar vermişti.Şuan ise kapıyı açmasını bekliyordu. Havanın kararmasına az bir süre vardı. Louis, bu saatte Harry'nun nerede olduğunu merak etti. Kapıya 5. Kez bastığında, sürüne sürüne gelen adım sesleri duydu. Sonunda Harry kapıyı açacak diye düşündü.
Harry, kapıyı gözlerini ovuşturarak açtığında, Louis bu görüntüye gülümsedi. Yeni uyanmış olmalıydı. Daha doğrusu, Louis yüzünden uyanmıştı.
"Akşam olmak üzere. Bu saatte uyunur mu uykucu?"
Louis, Harry'nin yanından sıyrılarak içeri geçti.
Harry gözlerini devirdi.
"Bıraksaydın, uyuyacaktım."
Louis, onun uyanınca huysuz olan kısmına gülümsedi.
Anlaşılan, Harry sıcaklayıp tişörtünü çıkarmıştı. Çünkü şu an üstünde sadece eşofman altı vardı. Louis, kafasını başka tarafa çevirdi.
Harry, tek kaşını soru sorarcasına havaya kaldırdı. Louis ise ne var anlamında kafasını sağa sola salladı.
"Neden geldin diyorum Louis. Yani bir sorun falan mı var?"
Louis, kafasını iki yana salladı.
"Hayır, ben sadece özür dileyecektim, Harold."
Sorarcasına baktı.
"Ne için?"
"Söylediklerim için. Sen beni düşündün. Yanımda kaldın. Bana yardım ettin. Pansuman yaptın. Benimle ilgilendin ama ben sana teşekkür etmek yerine başka bir şekilde muamele yaptım. Özür dilerim."
Harry, anlayışla kafasını salladı. En iyi Tanrı biliyordu. Harry, bu adama fena şekilde aşıktı.
"Sorun yok Louis. Gerçekten. Unuttum gitti."
Louis, minnetle gülümsedi.
"Tamam o zaman Harold. Sorun olmadığına göre, bir akşam yemeği yeriz. Ne dersin?"
Harry üstüne baktı, gözlerini kocaman açtı.
"Bir planım yok. Gelebilirim ancak önce şu üstümü değiştirmeliyim."
Hemen odasına gitti ve heyecan ile dolabını karıştırdı. Resmen, Louis ile yemek yiyeceklerdi. Üstünü giyindi, aşağı indi.