Yüreğim ve midem ağzıma gelmişti. Kusacak gibi hissediyordum.
Daha kötüsü...
Ölecek gibi hissediyordum.
Kalbimin milyonlarca parçaya ayrıldığını hissettim. Parçalarını zar zor birleştirdiğim kalbim, yine dağılmıştı. Bir süre öylece durdum. Avuçlarımı sıkarak, dişlerimi birbirine bastırarak bekledim.
Müziğin korkunç sesi kulaklarıma doluyordu. Kulaklarımı kapatıp çığlık atmak istiyordum.
"Lena," diye seslendi Chuck.
Bakışlarımı arkasında duran, uzun boylu, kızıl saçlı kızdan çekip ona çevirdim. Kahverengi gözlerinde korku vardı.
"Efendim?" dedim. Sesim titriyordu, sanırım çoktan birkaç damla gözlerimden yanaklarıma yuvarlanmıştı.
Chuck, hızla yanıma ilerleyip yanaklarımı kavradı.
"Lena," diye mırıldandı bir kez daha. "Nasıl göründüğünü biliyorum fakat... Tanrım. Aptalın teki olduğumu biliyorum ama..."
Hafifçe tebessüm ettim. "Beni 6 yıldır tanıyorsun."
Başını hızlı hızlı salladı, yanaklarımı okşuyordu. "Evet, bebeğim. Tanıyorum, evet."
"Uzun bir zaman uğraştın," dedim sakince. "Beni kazanmak için uğraştın. 2 yıl... Birlikte olduğumuz 2 yıl... Bana seni seviyorum derken neden onu öpüyorsun?"
"Tek seferlik bir şeydi, Lena. Yemin ederim! İçiyorduk ve... Bana doğru eğildi..."
Geri çekildim.
Neşeyle gülen, dans eden insanlara baktım. Chuck'ın arkasında duran kıza baktım, Chuck'a baktım... Sonra birde kendime baktım. Buradaki en mutsuz kişi bendim. Kandırılan bendim, güvenini yitirmiş olan bendim. Az önce fena halde tekmelenen kalbime rağmen bağırmadım, küfür etmedim. Vücudumdaki şok etkisini atlatamıyordum.
"Bitti," dedim kararlılıkla.
Chuck öne atılıp yeniden kolumu kavradı. "Lena, hayır."
"Lütfen," diye mırıldandım gözyaşlarıma hakim olmaya çalışırken. "Lütfen, yapma. Bitti."
Hızlıca bardan çıkıp gözyaşlarımı sildim. Titriyordum ve ellerim terliyordu. Hava çok da soğuk değildi ama üşüyordum. Kollarımı etrafıma dolayıp eve kadar yürüdüm. Zaten evim bara yakındı.
Bir kez daha şaşırdım. Evime bu kadar yakın mesafede nasıl başka birisiyle öpüşebiliyordu? Bana bu kadar yakınken nasıl oluyor da...
Başımı salladım.
Buna dayanıp dayanamayacağımdan emin değildim. Chuck, benim uzun zaman boyunca arkadaşım, dostum olmuştu ve 2 yıl öncede erkek arkadaşım oluvermişti. Ona çok güveniyordum. Ona çok inanıyordum. Sıkıntılarımı onunla paylaşıyordum ve sırf bu yüzden ondan bir darbe almayı beklemiyordum. Buna hazır değildim. Onunda bana bunu yapmasına hazır değildim.
2 katlı mavi evime baktım. Ah, birde dışarıdan görünmeyen bir alt katı vardı.
Ne zaman üzgün olsam o alt kata sığınırdım. Çünkü orada hiçbir şey olmazdı, sadeydi. Huzurluydu. Düşüncelerimi de alıp toparlanana kadar oraya taşınmayı seviyordum.
Üst kattaki odamı ise sevmiyordum. Benim odam olmasına rağmen beni yansıtmıyordu orası, bir türlü sığmıyordum oraya. Bu düşüncelerle oraya sığmıyordum, sanki orası mutlu insanlar için tasarlanmıştı.