2

35 7 0
                                    

 Haftada bir yeni bölüm eklemeyi düşünüyorum. Giriş kısımları sizi sıktıysa üzgünüm. Yorum yapan ve beğenen herkese, hatta bir şans verip okuyan herkese teşekkür ederim. İyi okumalar :) 



Kolumu delice cimcikleyen Mia'ya ters bir bakış attım. Kahverengi gözleri heyecanla ışıldıyordu. Diğer eliyle sürekli siyah saçlarını düzeltiyordu.

"Sakin ol," diye mırıldandım.

Önden ilerleyen Calum ve Luke'un duymasını istemiyordum.

Sarah bize aldırmadan onların yanına geçmişti. Gerçi ona hak vermiyor değildim, yanımızdakiler Calum Hood ve Luke Hemmings'ti. Aslında bende heyecanlıydım. Gece üzerime çöküp beni boğan hüzün aniden dağılmıştı. Yine de bir parçam, o hüznün bana geri döneceğini biliyordu. O yüzden heyecanımı bile tam anlamıyla yaşayamıyordum.

Onlar ellerini kollarını sallayarak bir kafeden içeriye girdiğinde, biz de şaşkınca onları takip ettik. Rahat davranıyorlardı. Hayranlarından çekinmiyorlardı ara sıra durup onlara selam veriyorlardı, konuşuyor ve sarılıyorlardı.

Afallamıştım. Olanlara inanamıyordum. Gözlerime inanamıyordum. Pekala, onların hayranı değildim, grubun birkaç şarkısını elbette dinlemiştim fakat onları deli gibi takip etmiyordum. O yüzden bilinçaltıma işlediklerini sanmıyordum, bu bir rüya olamazdı.

Mia, tamamen aklını kaçırmış bir halde, koluma yapışmış adımlarımı takip ediyordu. Onları seviyordu ve muhtemelen onlara ait birçok şarkı ezberindeydi. Calum, ona kahve içip içmek istemediğini sorduğunda bayılmadığına sevinmiştim.

Sarah'ın içten içe, çığlık atmamak için öldüğünü adım kadar iyi biliyordum. Yine de kendini bir kaçık gibi göstermemek için rahat davranmaya çalışıyordu. Bu konuda benden çok daha iyiydi. En azından onlarla sohbet edebiliyordu. Ve bahse girerim onlarla olmaktan çok, onlarla görülmekten haz alıyordu.

Sonunda bir masaya oturacağımız sırada erkek sayısının 2'den 4'e yükseldiğini fark ettim.

Mia sadece benim duyabileceğim bir biçimde inlediğinde, yavaşça yutkundum.

Herkes selamlaşıp yerlerine yerleşirken Mia ve ben ağzımız açık bir halde ayakta öylece dikiliyorduk.

"Merhaba," dedi Michael, yeşil gözlerini bir benim bir Mia'nın üzerinde gezdirirken.

Mia'nın titrediğini hissettiğimde ona dirseğimle vurdum. Eğilip derin bir nefes aldı, ardından hızlıca doğruldu.

"Merhaba!" diye ciyakladı.

Masadaki herkes kahkahaya boğuldu. Sarah bile.

"Bizimle tanışırken böyle yapmamıştın," diye söylendi Calum.

Luke, "Sanırım favorisi Michael," diyerek ona katıldı.

Mia'nın yanakları kıpkırmızıydı. Derin nefesler alıp toparlanmaya çalıştı.

"Merhaba," diye yineledi. "Benim adım Mia."

Uzanıp herkesin elini tek tek sıktı. Michael'ın elini tuttuğunda ufak bir kalp krizi geçirmiş olacak ki bir süre durup bekledi.

"Merhaba, Mia," diyerek gülümsedi Ashton.

Mia hızlıca sandalyeye oturunca, yalnız başıma ayakta kalmıştım. Kendimi sözlüye kaldırılmış öğrenci gibi hissediyordum, bütün gözler bana çevrilmişti.

"Ve bende Lena," dedim gülümsemeye çalışırken.

Benim elimde sırasıyla onların eliyle buluştu.

NOCTURNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin