HİKAYELERİMİZ

FRAMBUAZLI DİDO

HİKAYENİN TEMASI: CESARET 

HİKAYENİN ZAMANI: KOZMİK

FRAMBUAZLI DİDO

Farfara ve Cenev burayı çok sevmişti. Adana kebap yiyorlardı,şalgam içiyorlardı. Sevim'le de iyi anlaşmışlardı. Farfara bir günlük tutuyordu ve burada gördükleri şeyleri o günlüğe yazıyordu. Ama en çok frambuazlı didoyu sevmişti. Tadı çok güzeldi. Sevim'le her gün 10 tane yiyorlardı. Ara sıra Cenev'in aklına geliyordu yaşadıkları. Çok cesaretli davranmıştı. Koskoca Duran Zade'ye karşı savaşmıştı. Biraz düşündü Cenev . Yaptığı çok güzel bir şeydi. Ama herkes yapamazdı öyle. Bunu yapmak cesaret gerektirirdi. Sonuçta Duran Zade'lerin kızını seviyordu. Onu sevmek için bile büyük cesaret gerekirdi. Duran Zade'ler Deneb Yıldızı'nın sahibiydiler. Öyle sıradan bir halk değillerdi. Onlardan kız almak da, onlara kız vermek de her yiğidin harcı değildi. Ama Cenev'in sevgisi koskocamandı. Farfara'yı uğruna ölebilecek kadar seviyordu. Hiçbir şey umurunda değildi. Sadece onunla Markab Yıldızı'nda yaşamak istiyordu. Farfara'nın da para,pul umurunda değildi. Yani aralarında pek bir engel yoktu. Ama Farfara'nın babası Duran Zade hariç tabi. Ona göre koskoca bir yıldızın sahibinin damadının alt sınıftan,halk sınıfından olması akla mantığa sığmazdı, elalem ne derdi. Onun için başkalarının düşünceleri,birtanecik kızının duygularından çok daha önemliydi. Belki uzayın en zengin insanı olabilirdi fakat Farfara için babası,ne yaparsa yapsın asla iyi bir baba olamayacaktı. Farfara'nın da Cenev'in de artık canına tak etmişti. Birbirlerini bu kadar severken daha fazla hasret kalamıyorlardı. Cenev artık bir hamle yapacaktı. Sonucu ne olursa olsun böyle beklemek istemiyordu. Farfara ona ne zaman kavuşacaklarını sorduğunda çaresiz kalmaktan artık yorulmuştu. Farfara'ya haber yolladı. Saat 27:00'da jokobo sokağı'ndaki kafede buluşup kaçacaklardı. Hiç kimsenin onları tanıyamayacağı bir gezegene gideceklerdi. Farfara tam saatinde babasına belli etmeden kafeye gitti. Hiç kimsenin onu tanımaması için değişik kıyafetler giydi. Cenev'de her şeyi hazırlayıp Farfara'nın yanına gelmişti. Fazla vakit kaybetmeden yola çıktılar. Bir uzay jetiyle Sirius gezegenine gideceklerdi. Orada Farfara'yı da babasını da kimse tanımazdı. Artık Farfara ve Cenev için yeni bir dönem başlıyordu. Sonunda birbirlerine kavuşacaklardı. Arada hiçbir engel kalmamıştı. Uzay jetine bindiler. Son kez büyüleyici güzelliğiyle Deneb Yıldızı'na baktılar. Jet havalanmıştı. Farfara ve Cenev el ele tutuştular. Artık birbirlerine hasret kalmayacaklardı. Farfara uykuya daldı. Cenev'de uyuyordu. Birden bir sallantıyla uyandılar. Farfara'nın babası arkasında onlarca jetle peşlerinden geliyordu. Onların jetleri Cenev ile Farfara'nın bindiği jetten daha gelişmişti. Cenev hemen kaptan koltuğuna oturdu. Farfara'da uyandı. Ne yapacağız şimdi diye sordu. Cenev biraz hızlanalım yetişemezler bize inşallah dedi ve Farfara'ya kemerini bağlamasını söyledi. Farfara yerine geçti ve "Sana güveniyorum Cenev" dedi. Cenev hızla jeti başka bir yöne sürdü. Ama Duran Zade'ler hala peşlerindeydi. Cenev son bir hamleyle dümeni kırdı ve ışın motorlarını çalıştırdı. 30 dakika sonra motoru kapattı ve artık Deneb Yıldızı'ndan 4 ışık yılı kadar uzağa gelmişlerdi. Geldikleri yerin nere olduklarını bilmiyorlardı. Mavi bir küre gördüler. Daha önce hayatlarında hiç böyle bir gezegen görmemişlerdi. Jetlerini gezegene indirdiler. Geldikleri bu kürenin yaklaşık her yeri suyla doluydu. Sonra jetlerini iki tane kara parçasını birbirine bağlayan ip gibi değişik bir şeye indirdiler. Orda yaşayanlar bu şeye Çatalan Köprüsü diyorlardı. Onları görenler uzaylı görmüş gibi bakıyorlardı. Oysaki onlar uzaylı gibiydiler. Sonra içlerinden diğerlerine göre kısa boylu bir kız çıktı. Adının Sevim olduğunu söyledi. Farfara ve Cenev'i evinde misafir edebileceğini söyledi ve onları evine götürdü. Sonra onlara,ekmek adını verdikleri kahverengi bir yiyecek verdi. Tadını beğenmişlerdi. Daha sonra frambuazlı dido yediler. Tadı çok güzeldi. Sevim'in evinde bundan binlerce vardı. Herhalde ölene kadar yiyecekti.

SEVİM FATMA GÜNGÖR