MEZAR

21 9 0
                                    

Kapı sonuna kadar açıldı, dışarıdan içeri düşen ışık biraz olsun aydınlatıyordu . Kapının ardındaki annemmiş meğer . Şuan sapık katilin olmadığına sevinmem gerekiyordu evet ama artık daha fazla korkuyordum , ya duyduysa söylediklerimi?

- sen niye uyumadın hâlâ?
- şey uyku tutmadı anne , film izlemiştik sonra uyuyamadım
-Ben deniyor muyum izleme şöyle şeyler diye ,hadi gel birlikte uyuyalım bu gece
- olur uyuyalım da sen napıyordun kapının önünde
- ben mi ? Şey. . .
- ney ?

Annem cevap vermekte geciktiği sürece ben kötü oluyordum duymuş işte duymuş diye kendimi yiyordum .

- gece namazı kılmak için abdest almaya çıktım sonra fısıltı duyunca kapıyı açtım
- peki bir şey duydun mu ?
-bir şey mi duymamam gerekiyordu?
-yok hayır yani öylesine dedim
- yok bir şey duymadım

Derin, çok derin çok çok derin bir nefes aldım ve verdim .
Hayatımda hiç bu kadar rahatlamamıştım .

- Feyza iyi misin ?
- evet annecim iyiyim
- ne bileyim garip davranıyorsun ?
- yok anne sana öyle gelmiştir hadi gidelim Beyza uyanmasın

Annemin koluna girip odadan çıkarttım.
Bir yandan da Allah ' a dua ediyordum.
Annem namazını kılıp yanıma sokuldu bana sarıldı bende ona sarıldım, başımı çenesinin altına alıp " seni çok seviyorum güzel kızım bir daha seni asla yalnız bırakmayacağım " dedi .

Birdaha yalnız bırakmayacağım derken diye düşündüm. Yine korku sardı içimi, duymuş olabilir mi diye düşünmeden edemiyordum artık .

- bende seni çok seviyorum annecim

Hemen uyumuştum , o kadar huzur doluydumki . Yatağımı annemin odasına taşımayı bile düşündüm.
Uyandığımda annem yanımda değildi hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım sonra odama çıkmadan mutfağa bir göz attım ama annem yoktu heralde simit, poğaça almaya gitmiştir dedim . Sonra odama çıktım Beyza kitap okuyordu sinir oluyordum şu kızın kitap okuma hastalığına.
Sabah sabah git spor yap ne bileyim sabah haberlerine bak nereden esiyorsa kitap sevdası ...

- günaydın Beyza
- günaydın Canım
- annemi gördün mü?
- yarım saat önce çıktı nereye gittiğini sordum mezara dedi
- mezara mı? Nasıldı peki iyimiydi
- valla pek anlamadım ama gözleri kızarmıştı heralde ağlamış

Ben donup kalmıştım, Annem mezara gitmeden önce bana söylerdi ve sürekli ısrar ederdi gelmem için. Şimdi neden sabahın köründe habersiz gitti ?

- ayy canım ya çok seviyor kocasını bak sabah sabah ziyaretine gitmiş.

Beyza ' ya dönüp sinirli bir bakış attım ve hemen üzerime ceketimi alıp dışarı çıktım arkamdan Beyza ' nın seslenişini duyuyordum ama aldırmadım . Koşa koşa mezara gidiyordum. Bir yandan koşuyor bir yandan da düşünüyordum.
Hiç gitmemiştim nerden bulacaktım. Sonra teselli babında " sabahın köründe annemden başka orda olan olmaz heralde " diye söylendim .
Mezara gelmiştim aslında yakın değildi ama düşünürken zaman çabuk geçmişti işte .

Kapıdan girer girmez bir ürperti geldi .
Sanki herkes beni izliyormuş gibi hissetmiştim .
hoşgeldin demelerini kesinlikle beklemiyordum ama yine de rahat olmak istiyordum .
Sonra etrafa bakındım sağımda etrafı ürgüp taşıyla çevrili, sulukları su dolu, gösterişli bir mezar gördüm biraz gözlerimi kısıp ismi okumaya çalıştım " Ahmet Erdem , emekli öğretmen Ö.Y 1998 "
Sonra saniyeler geçerken soluma döndüm ve şaşırmıştım o kadar özentisiz bir mezardı ki ...
Biraz ilerledim hâlâ göremiyordum annemi ve aynı zamanda kendime engel olmaya çalışıyordum.
" mezar taşlarını okumak unutkanlık yapar " sözünü duymuştum.
Batıl inanç desemde aklımda kalmıştı işte.
Ama söze pek uyamıyordum .
Adım attıkça okuyordum okudukça daha çok okumak istiyordum . Mezarlığın ortasına gelmiştim bile sonra hıçkırıklar duymaya başladım sesin geldiği yöne doğru yürüdüm.
Adım atarken bir kaç yaprak kurusuna basmıştım . Çıkan sesten etraf rahatsız oldu ve uyanacak gibi tedirgin olmuştum.
Tabi birde dün izlediğim o filmin etkiside vardı.
Ben ilerledikçe yapraklara basmamaya gayretimde artıyordu .
Çünkü ölüler şehrinde ki bastığım kuru yapraklar , bütün sessizliği bozuyordu .
Hıçkırık sesleri kulağıma daha keskin gelmeye başlamıştı.
Kafamı kaldırıp gözlerimi gezdirdim mezar taşlarının üzerinde.
" annnee !" Diye bağıramıyordum .
Mezardakileri uyandırıp kendimi zombi istilasının ortasında gibi hissetmek istemiyordum herhalde .
Artık sinirlenmeye başlamıştım pijamalarımla sabahın köründe burda olmam gayette yetiyordu sinir olmama .
Biraz daha yürüdüm artık hıçkırık sesi de gelmiyordu . Eve dönmüştür belki annem diye düşündüm geri dönerken
Uzağı göremeyen yarı kör gözlerime bir karartı çarptı.
Çok uzak da değil ama bulunduğum yerin çaprazında ve 8 metre kadar yukarıdaydı .
Adımlarımı hızlandırdım yaklaştıkça gözlerimde netleşiyordu evet evet annemdi ...
Yaklaştım baya sonra durdum birden annem babamı özlediği için gelmiş gibi durmuyordu . Elleriyle toprağa özenle ektiği, günü gününe suladığı menekşeleri yoluyordu .

  Kısaç #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin