"Ulan ben hayatımda şu iki gündür koştuğum kadar koşmadım ya."
Çağrı'yı onaylayarak kafamı salladım ve koltuğuma iyice yayıldım. Koşa koşa arabaya gelmiştik, çok koşmamıştık ama sonuçta koştuk mu koştuk.
Kafamı geri atıp gözlerimi kaptırken Çağrı arbayı çalıştırmıştı. Zavallı çocuk bayağı hırpalanmış. (Vah,Vaah!)Hayvan gibi dürtüldüğümde gözlerimi
açıp bana hayvan muamelsi yapan Çağrı'ya
baktım. Aslında çocuk haklı uyurken beni hayvana benzetmiş olabilir.
Geldiğimiz yere bakındığımda evime gelmemiş olduğumu anladım. Aniden Çağrı'ya döndüm.
"Nereye getirdin lan beni?"
"Evimee."
Şu çocuktaki rahatlıkta kimse de yok abi. Gelmiş evime diyo. Olum napıyım ben senin evinde Allah aşkına?
O arabadan inince bende el mahkum indim ve hızlıca yanına gittim.
"Ben burada napıcam acaba Çağrı Bey?"
Yürümeye başlayınca bende ona ayak uydurdum.
"Düşümdüm ki; ben hep senin evindeyim, sen de biraz benim evime gel. Bu yüzden seni buraya getirdim. Biraz takılırız sonra istersen seni evine bırakırım."
Sanki ben seni annemin babamın yanına getiriyorum, sen de ayrı eve çık, her gün gelirim evine. Bu kadar meraklıysan bana. Allah Allaah.
Bazen bu kadar düşünürsün, sadece tek bir kelime söylersin:
"Oke."
İnsan üşeniyo bazen, evet konuşmaya bile üşenebilen bir insanım. Zor bir iş değil mi? Ağzını açıcaksın da ses çıkaracaksın da. Ha bide konuşmadan önce iki kez düşüneceksin. Zor iş valla.Bahçede bayağı bir ilerledikten sonra Çağrıların büyük, üç katlı evine varmıştık.
Çağrı zile basınca bende etrafı incelemeyi bırakıp kapıyı açan kişiye döndüm. Kapıyı
otuzlu yaşlarında önlüklü bir karı açmıştı,
yüzünde samimi bir gülümseme vardı. Gözlerini bana çevirdiğinde gülümsedim.
"Hoşgeldiniz."
"Hoşbulduk Ayşen Abla."
Çağrı ayakkabılarını çıkarmadan içeri girince ben de çıkarsam mı çıkarmasam mı diye düşünmeyi bırakıp peşinden içeri girdim.
Çağrı ileriye doğru ilerlerken Ayşen Abla dediği kadın mutfak olduğunu tahmin ettiğim bir yere girdi.
Bende mal gibi ortada kalmamak için Çağrı'nın peşinden yürümeye başladım.
Ev genelde krem tonlarda döşenmişti. Eşyalar da zenginiz diye bağırıyorlardı. Onun dışında normal bir zengin evi yani.
"Bulut, hey!"
Yan tarafa döndüğümde Çağrı'yla resmen burun buruna geldik.
Vovovoov haram.
Hemen bir adım geri çekilerek aramıza biraz mesafe koydum.
"Noldu?"
"Salonda mı oturalım yoksa odama mı çıkalım?"
Bu muydu lan bende bir şey dicek sandım.
"Odana çıkalım."
Birden sırıtıp önünde durduğumuz merdivenlerden çıkmaya başlayınca bir tövbe çekerek peşinden gittim. Biraz garip bir çocuk ama zamanla herkese, her şeye alışabileceğimi biliyorum. Tek sorun kolay alışıp zor vazgeçmem. Neyse konu iyice alakasız bir yere gidiyor ben susayım en iyisi.
Üst katın üst katına, yani üçüncü kata çıktığımızda zaten iki gündür koşmaktan ağrıyan bacaklarım benimle beraber isyan etmeye başlamıştı.
"Daha nereye kadar çıkıyo bu ev Allah aşkına?"
Ben odasının üçüncü katta olduğunu düşünüp hangi kapıdan gireceğiz diye etrafa bakınırken önümüzde bir merdiven daha belirince gözlerim kocaman açıldı.
"Bu nerden çıktı yuh ama ya. Evden çok merdiven var abi bu ne?"
Söylene söylene duraksadığımda Çağrı bana dönüp kolumdan tutarak önüne doğru itekledi.
"Bu son hadi çık."
Güçlü kal Bulut. Yapabilirsin bulut.
Merdivenin ilk basamağını çıkmak için bir adım attığımda yapamayacağımı anlayarak yere çöktüm. Ağağağağağa. Güçlü kalamıyorum.
Tepemde dikilen Çağrı'ya bakıp sen git dercesine elimi salladım.
"Beni bırak, bensiz devam et."
Çok duygulandım şimdi.
Çağrı alnına doğru düşen kahverengi saçlarını üfleyip yukarı doğru bakarak mırıldanınca kıkırdadım.
"Allah'ım sen bana sabır ver."
"Şaka yapmıyorum Çağrı sen git ben biraz dinlenip gelirim."
Hem rahat burası, merdiven kenarı olabilir ama olsun. Hem ben okulda yorulunca bile merdiven kenarına oturup -yayılıp- dinlenen bir insanım yani.
"Mal mal konuşma Bulut."
Çağrı üzerime doğru eğilince bir an kalakaldım. Nabıyon yavrum?
Bir anda beni kucaklayarak kaldırınca ellerim refleks olarak omuzlarına tutunmuştu.
"Napıyosun lan bıraksana beni."
Çağrı beni kucağında bir kez hoplatarak rahat bir pozisyon almamı sağladığında kafamı kaldırarak yüzüne bakmaya çalıştım ve çocuk gibi mızırdandım.
"İndiir."
"Çağrı Taşımacılık hizmetinizde."
Allah'ım ne mal birinin kucağına düştüm ben ya.
Merdivenlerden hızlıca çıktığımızda direkt bir odaya girmiştik. Sanırım burası tek odalı bir çatı katıydı ve Çağrı'nın odasıydı.
Çağrı beni yavaşça çift kişilik yumuşak yatağa bıraktığında odayı incelemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmeden Önce
HumorÖlmeden Önce Yapılacaklar Listesi: 1. Birini kaçır ve bu listede yazan her şeyi onunla beraber yap. ××××× Yalnızlıktan ve tekdüze hayatından sıkılan Bulut, ölmeden önce yapacaklarının bir listesini çıkarır ve bunları beraber yapacağı bir kişi bulma...