Secret | 1. Part "You Won."
"Ah, hadi ama bebeğim bu kadar zor olmamalı!"
O ukala sesi duyduğumda arkama döndüm.
"Ne istiyorsun Colton?" dedim bıkkın bir şekilde.
"Aslında ne istediğimi çok iyi biliyorsun Blair."
Neyden bahsettiğini anladığım halde umursamadan önüme döndüm ve potaya bir top daha fırlattım. Bu sefer girmişti.
"Sana zor olmadığını söylemiştim bebeğim." dedi nefesini boynuma üfleyerek. Ne zaman bu kadar yakınıma geldiğini anlamaya çalışırken ellerini belimde hissettiğimde kendimi ondan uzaklaştırdım.
"Uzak dur benden." diye tısladım.
"Sonuçta yine benim evime geleceksin." dedi.
"İğrençsin."
"Hadi ama! Beni istediğini biliyorum bebeğim." dedi gülerken.
"Senden nefret ediyorum. Sırf ailemin öğrenmemesi için bunu yapıyorum gerizekalı."
"Ben de seni seviyorum Blair." dedi. Hala gülmeye devam ediyordu.
"Yüzsüz." diye fısıldadım kendimce.
"Neyse, bugün evimde görüşürüz."
Cevap vermedim, cevap beklediğini de düşünmüyordum zaten. O gittikten sonra okulun spor salonunda yaptığım antremanıma biraz daha devam ettim. Yorulduğumda havlumu boynuma attım ve suyumu içerken sınıfıma doğru yol aldım. Ah, hala ona yakalandığım güne lanet okuyorum...
~ FLASH BACK ~
Onu her zamanki yerde bekliyordum. Ayrıca etrafıma bakınıyordum kimse var mı diye. Issız bir sokaktı ancak herhangi bir kişinin görmesi durumunda büyük tehlikeye girerdim. Aileme söyleyebilirlerdi. Onların öğrenmesi durumunda da en başta harçlığım olmak üzere neredeyse tüm haklarıma kısıtlama getirirlerdi.
Bir süre sonra Chase'in sesini duydum.
"Jensen?"
"Evet." Ona döndüm ve yanına gittim. Gizlice elime paketi verirken ben de parayı veriyordum. O parayı sayarken bir süre onu bekledim. Onaylayan sesini duyunca evime doğru yol aldım. Kafamı eğmiş yürüken arkama baktım, gitmişti. Zaten parayı aldıktan sonra hemen kaybolurdu. Önüme dönmemle birine çarpıp yere düştüm ve acıyla inledim.
"Blair?"
Kafamı kaldırdım.
"C-colton?"
Sıçtığımın kanıtı ile göz göze geldim.
"Se-Sen ne arıyorsun burada?" dedim belli etmemeye çalışarak.
Bana garip garip baktı. Şaşırmış olmalıydı.
"Asıl sen ne arıyorsun? Böyle ıssız bi sokakta?" dedi elimden tutup beni kaldırırken.
"Şe-Şey, ben... Ben, teyzem... Evet evet teyzeme gidiyordum."
"Berbat bir yalancı olduğunu söyleyen oldu mu hiç?" dedi sırıtırken.
"Sanane! Nereye gidiyorsam ne yapıyorsam ne kullanıyorsam sanane?!" Dedim sinirle. Ne dediğimi fark edince elimle ağzımı kapattım ama sözler bir kere ağzımdan çıkmıştı.
"Ne kullanıyorsam mı?" Bakışları değişmişti. Meraklı görünüyordu.
"Şe-Şey, yani... Doğum kontrol hapı kullanıyorum da." dedim gerçek gibi göstermek için fısıldarken.
"Hah, sen mi? Tüm okulun bildiği gibi senin koruduğun ve önem verdiğin bir bekaretin var Blair." dedi ve ekledi "Bi düşünelim. Bence daha farklı bir şeyden bahsediyoruz, mesela... Uyuşturucu nasıl?"
"Ya ne kullanıyorsam sanane hem?!"
Hayır hayır lütfen aileme söylemekle tehdit etme lütfen lütfen lütfen lü-
"Ailenin katı kuralları olduğunu duymuştum Blair. Ailen bunu duysun istemezsin, değil mi?"
Kahretsin.
"Bilmek zorundaydın sanki." diye mırıldandın kendi kendime. Ailemin öğrenmesine izin veremezdim.
"Peki, aileme söyleme. Karşılığında ne istiyorsun?"
"Bu kadar çabuk pes edeceğini düşünmemiştim doğrusu ama benim için sorun değil. Sadece geri çevirdiğin teklifimi kabul etmeni istiyorum."
Gözlerim irice açılırken itiraz etmek için ağzımı açmıştım ki bunun anlamsız olduğunu fark etmemle hemen dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Peki Colton, sen kazandın."