Secret | 7. Part "You're Not Going Anywhere."
"R-ryder," diye soludum. Nefeslerim hızlanmıştı. Hem boynumdaki dudakları, hem de kasıklarıma baskı yapan ereksiyonu beni fenalaştırmaya yetiyordu. "D-dur lütfen."
Ryder kafasını kaldırıp gözlerimizi buluşturdu. Zümrüt yeşili irisleri koyulaşmıştı. Bu biraz ürkmeme neden oldu.
"Neden?" diye sorduğunda, sesindeki soğukluğu fark etmem ile buz kestim.
"Bu-bunu konuşmuştuk," diye mırıldandım gözlerimi kaçırarak.
Çenemi sertçe tutup gözlerimizi birleştirdi. Çenemi sıkı sıkı tutan elleri yüzünden yüzümü buruşturdum ve elini ittim. Elini çekti. Kendisini de ittim ama elinin aksine bedeni bir milim kıpırdamadı. Kaşlarını çattı. Ardından iki yanımda duran bacakları üzerinde durdu ve tişörtünün eteklerinden tutup bir çırpıda çıkardı. Gözlerim irileşti. Geri geri gidip yataktan çıkmaya çalıştım ancak tek eliyle kolumdan tuttu ve tekrardan altında aldı.
"Hiçbir yere gitmiyorsun." diye fısıldadı dudaklarım üzerine.
Ben korkudan titrerken sırıttı ve dudaklarını benimkilere bastırdı. Karşılık vermedim ve onu itmeye çalıştım. Ancak hayvan gibiydi, birazcık bile kıpırdamıyordu!
"Karşılık ver!" diye bağırdı geri çekilip.
Dudaklarımı hâlâ birbirinden ayırmamış, sımsıkı kapatmıştım. Kafamı olumsuzca salladım. Bunun üzerine sinirlendiğini hissedebiliyordum. Elleri benim tişörtümün eteklerine gidince çırpınmaya başladım.
"D-dur! Lütfen!"
Ben ona yalvarırken o benim itirazlarıma aldırış etmeden çıkarmaya çalışıyordu.
Kibar, düşüncelerime saygı duyan Ryder nereye gitmişti?
Hoşlandığım Ryder nereye gitmişti?
En sonunda sıkılmış olmalı ki sinirle geri çekildi.
"Eğer hemen durmazsan, ben de durmam."
Tehdidindeki ima üzerine gözlerim irileşirken, tehlikeli tınısından dolayı damarlarımdaki kanın donduğunu hissettim.
Bir anlık boşluğumdan yararlanıp tişörtümü çıkarttığında ona sert bir tokat atıp bağırdım. "Kes şunu!"
Durup gözlerini yumdu ve derin bir nefes alıp verdi.
Ryder
"Bak," diye başladım gözlerimi aralayıp. "Sadece seni becermem gerekiyor. Sonra karşına çıkmam. Sırrın da benimle mezara gider merak etme."
"Becermem gerekiyor derken?" diye sordu, 'gerekiyor'u bastırarak. Bu kız bu kadar meraklı olmasaydı nolurdu ki sanki?
"Fazla merak... İyi değil. Sadece seni becermeme izin ver." dedim bıkkınlıkla.
Gözleri birşeyi yeni fark etmiş gibi irice açıldı. "Se-sen... Gideceğim derken... Beni sevmiyor musun yani?" dedi hayal kırıklığıyla.
Gözlerimi devirdim. "Tabii ki hayır. Sadece seni becermem gerekiyor. Seni sevdiğim falan yok."
Gözlerinin dolduğunu fark ettim. Ah, doğru ya bu egoist, bencil kız okuldaki tüm erkeklerin onu sevmesini istiyordu. Gerçi zaten çoğu seviyordu ancak aradan benim gibiler çıkabiliyordu.
"Egolarını tatmin edemediğim için üzgünüm küçüğüm. Ama eğer en başından seni düzmeme izin verseydin bunları öğrenmene gerek kalmayacaktı."
Blair
Aptal. Herkesin bana aşık olmasını istediğim için kırıldığımı düşünüyordu.
Ben sadece, ona karşı hislerimin karşılık bulmadığı için üzülüyordum.
Ama bunu bilmesine gerek yoktu.
Gözlerimi silip yüzüme küstah bir sırıtış yerleştirdim. "Üzüldüğümü söyleyemeyeceğim Colton. Bir sürü aşığım var, beni senden çok hak eden."
Yüzü kasıldı. Beyefendi aşağılanmayı sevmiyordu.
"Ayrıca," dedim elimi kaldırıp bakımlı parmaklarımı inceleyerek. "İyi ki de izin vermemişim beni düzmene, onu da senden çok hakedenler var."
Ardından onu ittirdim ve yataktan kalkıp üzerimi düzelttim. Tam kapıdan çıkacakken durdum ve Ryder'a döndüm. Yatakta yatıyordu.
"Hey Ryder," dediğimde hiç hareket etmeden bakışlarını bana çevirdi. "Zorunluluğun ne söylesene."
Ryder istediği oyuncağın alınayacağını kabullenmiş bir çocuk edasıyla derin bir nefes verip gözlerini yumdu.
"Arkadaşla iddiaya girdik. Eğer seni düzebilirsem Porche'yi kapacağım." dedi. Devam etmesini istediğimi belirtircesine "Ya düzemezsen?" diye sordum. Bu düzme lafından ne kadar iğrensem de ona benimle yatamadığını sinir bozucu bir şekilde hatırlatıyor gibi hissediyordum.
"O zaman ben ona alırım."
Söylediği şeye güldüm. "Arkadaşına teşekkürlerimi ilet. Senin yenildiğini kabullenmen beni o kadar tatmin etti ki anlatamam."