Ryder ile ben hâlâ birbirimizle karşılaşmanın şaşkınlığı ile bakışıyorken, Claire'ın da bizden farklı olmadığını hissedebiliyorum. Annem ise ona daha önce pek üzerinde durmadan bahsettiğim ilk sevgilimi süzmekle meşguldü. Annemin onunla tanışmasını istemiyordum, ilişkimiz bir sır üzerine kuruluydu, ilk fırsatta yapacağım şey bu seksi, zümrüt yeşili gözleri olan - ah boşverin. Sadece ondan ayrılacağımı söylemeye çalışıyordum. İlk fırsatta. Ama belki de annem onu beğenmezdi ve ayrılmam gerektiğini söylerdi. Böylece onunla ayrılmak için bir sebep bulmuş olurdum. Ayrıca Ryder'ın böyle bir konuda anlayışlı olacağını düşünüyordum, umuyordum.
"Merhaba genç adam. Blair senden az çok bahsetti." dedi annem gülümseyerek düşüncelerimi bölerken.
Annemin hâlâ Ryder'ı süzdüğünü fark ettiğimdeyse, az önce düşüncelerimin zaten mantıksız olduğunu anladım; Ryder, annemin onda kusur bulabilmesi için fazla mükemmeldi. Bir yanım böyle bir sevgiliye sahip olduğum için kendimle gurur duyuyordu, bir yanımsa ona olan nefret ve diğer kötü duygularım olduğunu ve bunları asla yenemeyeceğini iddia ediyordu. Beni bu derin düşünce çukurundan ve 'Elena'nın Stefan mı Damon mı? ikilemi'nden daha zor bir ikilemden kurtaran sese bin kere şükretmeliydim.
"Kim gelmiş Ryder?"
Ryder nihayet bakışlarını üzerimden çekti ve yanındaki kıza çevirdi. Kız çok güzeldi, ve nedenini anlayamadığım bir his baş göstermişti içimde.
"Bu Blair, sevgilim ve ailesi." dedi Ryder bana bakıp gülümserken.
Karşılık olarak gülümsemiştim. Yanındaki kız bana yaklaştı. Bir anda sarılınca şaşırmamış değildim ama hoşuma gitmişti, çok sıcakkanlıydı. Ryder'a döndüm, bizi tanıştırmasını bekliyordum. Ryder da isteğimi anlamış olacak ki,
"Bu Harper, kız kardeşim." dedi ve elini Harper'ın beline koydu.
"Nihayet tanışabildiğimize sevindim Blair." dedi Harper gülümseyerek.
Bakışlarım Harper ve Ryder arasında gidip gelirken Ryder bu durumdan rahatsız olmuşa benziyordu.
"Şey, hadi içeri geçin siz. Bayan Averill, annem sizi mutfakta bekliyor." derken eliyle önce bizim için salonu, sonra da annem için de mutfağı gösterdi. Salona geçtik. Ben ikili koltukta oturuyordum. Claire da sol çaprazındaki tekli koltuktaydı. Harper Claire'ın karşısındaki koltuğa geçerken Ryder da yanıma oturdu ve elini belime attı. Ardından sıcak nefesini kulağımın yanında hissettim.
"Arabada yarım kalmış bir işimiz vardı sevgilim, hatırlıyorsan." dedi ve birkaç saniye kulak mememi emdi.
İyi ki Claire ve Harper derin bir sohbete dalmışlardı ki bizi fark etmemiştiler. Vücudumdan derin bir titreme geçerken dediklerini kavramamla birlikte gözlerim olabildiğince irileşti.
Koltukta yan tarafında kalan boşluğa doğru kayıp Ryder'dan uzaklaşmaya çalıştım ancak belimdeki elini sıkıştırıp bunu engelledi.
"Üzgünüm bebeğim ama sol elimin acısını çıkarmam gerekecek." diye fısıldadı tekrardan.
Dediği şey üzerine kıkırdadım. Gerçekten kötü bir duruma bırakmıştım onu. Beni bileğimden kavrayıp ayağa kaldırdı. Beni koridora oradan da merdivene sürükledi ve bu süre içerisine birkaç defa elimi çekmeyi ya da durmayı denediysem de başarısız olmuştum.
Lanet olsun, çok güçlüydü.
"Ya Ryder bırak kolumu." diye sitem ettim.
Ryder bir odanın kapısına geldiğimizde beni içeri soktu ve kendisi de girdi. Odaya girdiğinde buranın onun odası olduğunu hatırladım.
Hani ilk öpücüğümüz...
Duyduğum tiz kilit sesiyle arkamı dönmem bir olmuştu. Ryder bana dönüp anahtarı cebine koydu. Bana gelip tek eliyle belimden kavradı ve diğer eliyle de yanağını usulca okşamaya başladı. Kulağıma yaklaştı ve tam kulağımın altındaki hassas bölgeme dudaklarını değdirdi. Vücudumdan yine bir titreme geçtiğinde Ryder sırıtarak geri çekildi.
"Vücudunun bana cevap vermesine bayılıyorum Blair." diye fısıldadı dudaklarım üzerine.
Ben de gülümsedim. Evet, vücudum istemsizce ona karşılık veriyordu. Beni elimden tekrardan çekiştirdi ve yatağa oturup beni de bacaklarımı iki yana açarak kucağına oturtturdu. Dudakları yavaşça dudaklarımı kavrarken istemsizce gözlerimi kapatmıştım. Ryder dudaklarımı sömürmeyi bitirip boynuma geçti ve kalçalarımı avuçladı.
Beni üstünde hareket etmem için eliyle kalçalarımı sıkıp ileri geri yaptırdığında ikimiz de aynı anda inledik. Ryder'ın kucağında ileri geri sürtünürken ben de zevk alıyordum ama aklıma gelen şey ile irkildim.
Annemler aşağıdaydı! Hemen durmalıydık.
"Ryder, dur." dedim inlemeleri arasından sesimi ona duyurmak amacıyla yükselterek.
Ellerimi kalçalarım üzerindeki ellerine yerleştirdim. Gözlerini araladı ve tekrardan gözlerine dikti.
"Annemler aşağıda." dedim.
Bir süre gözlerine baktı. Ardından bacaklarımı beline sarmamı sağladı. Ayağa kalkıp arkasında döndü ve sırtımı yatakla buluşturdu. Dudaklarıma az öncekinin aksine kısa ve masum bir öpücük bırakıp bacaklarım arasından sıyrıldı ve tek kelime etmeden çıkıp gitti. Bu da neydi böyle?
Yatakta doğruldum ve beklemeye başladım. Yaklaşık 5 dakika sonra Ryder geri geldi. Bu sefer yüzüne arsız bir sırıtış vardı. Bakışlarını gözlerime dikti ve beni yatağa geri itti. Ağzımı açmış itiraz edecektim ki dudaklarıma bastırılan sıcak baskı ile durmak zorunda kaldım. Göğsünde birleştirdiğim ellerimle onu itmeye çalışıyorum ama bir işe yaramıyordu. Nihayet geri çekildi ve derin bir nefes aldım.
“Ryder annemler bizi-”
Sözümü kesmemi sağlayan şey dış kapının kapanma sesiydi. Gözlerimi tekrardan Ryder'ınkilere diktiğimde yüzündeki muzip sırıtışı gördüğümde herşeyi anlamıştım.
“Onları sen gönderdin değil mi?” dedim derin bir nefes vermeden hemen önce.
“Evet.” dedi sırıtarak kafasını sallarken. “Artık aramızda hiçbir engel olmadığına göre,” dudaklarını kısa bir süre benimkilere bastırıp geri çekildi ve dudaklarını yaladı. Yapma şunu, eriyorum...
“Nerde kalmıştık bebeğim?”