Zamanın durmasını sağlayabiliyormuyduk?
Hayır tabiki de!
Batuhanla boşanalı tamıtamına 2 ay 3 gün olmuştu. Zaman benim için ne geçti ne geçmedi diyebilirim. Çünkü Batuhan'ı bu zaman diliminde hiç görmemiştim. Duyduğuma göre biz boşandıktan sonra ortadan kaybolmuş. Batuhan yanımda yokken davranışları beni üzmüyordu. Yoktu!
Sanırım yokluğu beni daha çok üzüyordu!
Unutmak öyle basit bir eylem değildi. Unutmak istiyorum diyince unutulmuyordu. Eğer öyle olsaydı şimdiye Batuhan benim hayatımın tam da orta yerinde olmazdı. Ben ona boşanma davası açıp ayrılmıştım ama halâ seviyordum.
Kendimden nefret etmeye başlamıştım artık.... Beni sevmeyen adamı halâ sevdiğim için...
Batuhan gittiğinden beri holdingten çıkmaz olmuştum. Kafamı işe vererek dağıtmayı düşünüyordum. Bu zaman diliminde biraz da olsa ailemle aram düzelmişti ama tam olarak değil. Bazen Caner yanıma uğruyordu. Halimi hatrımı soruyordu. Batuhan'ın nerede olduğunu sormak için niyetlensem de vazgeçmiştim.
Batuhanla ayrıldıktan sonra Canerle arkadaşlığımız eskiye dönmüştü. Batuhan beni yok sayarken Caner ise yanımda olmuştu. Şu iki aydır bazenleri soğuk espirileriyle beni güldürüyordu.
Dosyaları incelerken kapının adeta hayvan edası ile açılmasıyla içeriye Gizem girmişti ve yanında da garibim Serpil'i de sürüklemişti.
" Selam maviş" diye şakįyan arkadaşıma dik dik baktım. "Selam" diyerek cevapladım. Serpil her zaman ki gibi hanım efendiliğiyle boş koltuğa oturup "merhaba" demişti.
Elimdeki kalemi çevirirken Gizem'e dönüp "Hiç bir zaman seni Serpil gibi kibar bir hanımefendi olarak görmedim" dedim.
Sırıtıp "Doğamda yok kızım" diyip törpü işlemine devam etti.
Muhabbete dalmışken kapının yeniden hayvani bir eda ile açılmasıyla bu sefer Caner göründü. "Hello" diye bağırıp içeri adım atıp Gizemleri görünce komik bir tiple olduğu yerde durdu. "Kızıl ve asil kuzenide burdaymış" dedi ve Serpil'e doğru ilerledi.
Serpil'in selamlaşmak için uzattığı elinin üstünü öptü. Gözlerim sonuna kadar açılırken Serpil ise beyaz teninin getirdiği dezavantajla domates gibi olup elini hemen geri çekti ve yüzünü başka yere çevirdi.
Caner'e baktığım da ise ilk defa ciddi bir sırıtış gördüm yüzünde... ikili koltuğa kendini atmadan önce geçerken Gizem'in saçlarını karıştırıp geçti.
"Ah! Seni salak saçımı mahvettin. Pis elin nerlere deydi acaba da saçlarıma dokunuyorsun" diye çığıran Gizemle istemsizce yüzümü buruşturdum.
Caner rahatça koltukta geriye yaslanıp "Gerçekten söylememi istermisin?" Dedi. Yutkunup kafamı eğerken Gizem sehpada duran bir dergiyi alıp Caner'e fırlattı. "Seni pis sapık çık dışarı!" Dedi.
Olaya müdahale olmazsam bunlar birbirini yerdi. Ayağa kalkıp "Hadi bakalım öğle yemeğine " dedim. Caner hemen ayağa kalkıp "Bana bunlarla gel maviş" diyip ayağa kalktı. Serpil her zaman ki gibi sessiz ve sakince yerinden kalktı.
Odadan çıktığımızda kapıyı kilitledikten sonra yürümeye başlaşladık. Caner geriye doğeu yürüyerek konuşmaya başladı. "Yemekler benden kızlar" dedi. Gizem bilmiş bir edayla "Tabiki senden erkek değilmisin sen ödeyeceksin" dedi. Caner de kaşlarını çatıp "Seninkini ödemeyeceğim lan" dedi. Gizemle Caner atışırken bize Serpille kolkola girmiş kıkırdayarak onları izliyorduk.
Kahkaha atarken kafamı çevirdiğimde kahkaham yarıda kesildi. Karşımdaki kahkahamı kesen insanın adımlarıda durdu.
Özlem duyduğum surat, hasret çektiğim sima karşımdaydı. 2 ay 3 günden sonra böyle karşılaşıcağımı tahmin etmiyordum. Resmen saçı sakalı birbirine karışmıştı. Ama kötü değildi ona herşey yakışırdı. Benim gözümde o muhteşemdi. Çünkü ben onu seviyordum.
Gizem "Noldu kız kardeşim?" Demişti ama gözümü karşımdan alıp Gizem'e cevap veremiyordum. Gözlerim sahiplerini bulmuş gibi onun üstünden gitmiyordu.
Gizemden "Oha" sesi gelince onunda Batuhan'ı gördüğünü anladım. Batuhan yavaş adımlarla bize doğru ilerlemeye başladı. Siyah takım elbisesiyle bana doğru ilerliyordu.
Yaklaşıyor, yaklaşıyor, yaklaşıyor yaklaştı ve yanımdan geçti. Kokusu buram buram burnuma doldu.
Sonra uzun zamandır duymadığım sesi kulaklarımı doldurdu. "Naber kardeşim?" Dedi. Canerle konuşuyordu. Bana tek kelime etmeden....
Farkettim ki ayaklarım istemsizce hareket edip onların yanından uzaklaşmaya başladı. Şu an naptığımı bilmiyordum. Asansöre binip düğmeye bastığımda ellerimin titrediğini fark ettim. Sırtımı asansörün duvarını yaslarken ellerim havadaydı.
Asansörün kapısı açıldığında sarsak adımlarla kendimi dışarı attım. Bahçedeki boş banka kendimi attım.
Öylece dururyordum ne yaptığımı,ne düşündüğümü bilmeden...
"Yasemin!" Gizem'in telaşlı sesini duyuyordum ama bir tepki veremiyordum. Sebebi şok yada şaşkınlık bilmiyordum ama tepki veremiyordu işte. Gizem yanıma gelip yüzümü avuçlarının içine aldı. "İyimisin kuzum?" Dedi. Yavaşca kafa salladım. "Hadi gel burdan uzaklaşalım" diyip beni kaldırdı ve arabaya doğru yürütmeye başladı.
Beni binidirip sürücü koltuğuna yerleşti. Yanıma da Serpil oturdu. Kafamı cama yasladım. Kırıldığım, üzgün, sinirli, görmek istediğim, görmek istemediğim ve en önemlisi özlediğim adam karşıma çıkmıştı. Ama ben ne düşündüğümü bile bilmiyordum. Önceden onu gördüğümde içime affetme hissi doğarken şimdi öyle bir belirti yoktu. Kalbim onu affetmiyordu.
Araba durduğunda yavaşça kapısını açıp indim. Yeşillik bir alana gelmiştik. Kimisi koşuyor, kimisi yürüyordu. Temiz hava vardı.
Büyük gövdesi olan ağacı gözüme kestirip ilerledim. Kendimi ağacın gölgesine atıp sırtımı ağaca yasladım. Gizemle, Serpil de karşıma oturdular. Uzun süre sustuk.
Serpil "Nasıl hissediyorsun canım" dedi. Gözlerim doldu. Boğazıma bir yumru oturdu ve kalbime iğrenç bir sıkındı doldu. Ellerimi kalbime koydum. Ağrıyordu sanki... dolu gözlerimle Serpil'e döndüm. Buruk bir gülüş dudaklarımda peyda oldu. "Canımdan can alıyorlar gibi" dedim. Burnumu çekip devam ettim. "Gözlerim sonunda görmek istediğini görmüş, nefes alma duyum nefes aldığı oksijeni bulmuş gibi. Kokusu burnumda o kadar çok tütüyormuş ki nefes aldığımı hissettim" dedim.
Gizem hemen bana sarılırken Serpil de kollarını sardı. "Yasemin Hanım?" Sesi gelince birbirimizden ayrıldık. Kafamı kaldırdığımda Ali Efegildi. Yerden destek alarak ayağa kalktım.
Telaşlı gözlerle "İyimisiniz?" Dedi. Kafamı salladım. Dengemi kaybedip düşcekken Ali Bey kolumdan tuttu. Dengemi kaybedip öne doğru giderken Ali Bey sırtımdan tuttu. Tam iyiyim diyip ayrılacakken gözlerimi açtığımda Batuhan'ın ilerde kaşları çatılı, Caner'in onu zorla tuttuğunu görünce olduğum yerde donakaldım.
Evet bölüm sonu. Bölümü şimdi yazdım. Beğenirsiniz umarım. Bundan sonra vote, okunma sayısının yarısı olmassa bölüm yazmayacağım. Ben bunu hak etmiyorum. Ben size hakkınızı verdiğimi düşünüyorum. Ama siz bana vermiyorsunuz. Bunu hakkı bilen okuyucularıma söylemiyorum yanlış anlaşılmasın. Herkes kendini biliyor.
Yine benim hakkımda sorular geliyor. Merak ettiklerinizi yoruma yazın. Yine kendim hakkımda ki sorular ve cevaplar hakkında bölüm yayımlayacağım. Sorularınızı bekliyorum. Unutmayın.
ALLAH'a emanet olun ....
Sizi seviyorum. Bazen sinir etsenizde... ama insan sevdiklerine sinir olmazmı ? :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHU GÜZEL
Teen Fiction"Lanet olası beşik kertmesi yüzünden evlendik. Az bakımlı ol senin yüzünden rezil oluyorum" dedi. Gözümden bir damla yaş düşüp "ö-önemli olan iç güzellik" dedim. Alayla kahkaha atıp "sevişirken iç güzelliğe bakılmıyor rahibe" dedi. Batuhan'a birşey...