seni ben götürürüm...

13 1 0
                                    

Sonra bir an ışıklar yandı. Arkamı döndüm.
"Senin burada ne işin var ! Yoksa..."
Nasıl bu kadar insan içinde ev arkadaşı olarak Selim'in  kardeşini bulmuştum.
"Ne işin var senin burada."dedi bana şaskın bir biçimde.
"Ben aslının ev  arkadaşıyım. Aslı çağırdı beni. Sen aslının abisimisin?" bunu derken yutkunuyordum." Bu kadarı tesadüfü geçer."
Bana yavaş adımlarla yaklaştı. Fısıltılı ve kuul bir şekilde "Belkide tesadüf değildir" dedi.
"Nasıl!"
Bu adam beni ne sanmıştı. Onun peşinde dolaşan sexsi kadınlardanmı?
" Sen beni takipmi ediyorsun? "
"Senin aklın yerindemi. Sağlıklı düşünemiyorsun sen."
Tam gidiyorken kolumu tuttu ve "özür diledi".
Benim onun söylediklerinden ne anlam çıkarttığımı anlamıştı ve bu manalı sözünden utanmıştı.
"Bak öyle demek istememiştim. Sen beni yanlış anladın.  İyi bir tanışmamız oldu ama devamını getiremedik. Otursana."
O andaSelim 'in nasıl mahçup olduğunu gördüm ve oturdum.
Selim  gayet fit bir vücuda sahip, 1.80 boyunda, kumral, elmacık kemikleri çıkık. yeşil gözlü bir adamdı. Tam hayalimdeki gibi. İnsana her bakışında sanki eriyormuş gibi bir şey hissettiriyordu.
Bana kendini affetirmek istercesine
"Aslı bana ev arkadaşlarıyla kalacak bir yer bulana kadar kalabilmek için izin istedi. Kendinizi rahatsız hissetmeyin. İstediğiniz kadar kalabilirsiniz."
Bu dengesiz adamı bir türlü çözememiştim. Bir yaptığı bir yaptığını tutmuyordu.

Gerçeği söylemek gerekirse hayatımda bana kendimi bu kadar özel hissettiren hiç kimse olmamıştı. Ve bu yüzden ne kadar istemesemde  bu dengesiz aedama kapılmaya başlamıştım.
"Neyse ,benim uykum geldi. İyi geceler" dedim ve tam odama çekilecekken adamın kaslı kolları beni kalktığım sandalyeye yeniden yapıştırdı.
Sert yüz hatlarının ortasında duran ıslak dudaklarından iki kelime döküldü.
"Benden niye kaçıyorsun?"
Adamın bunu söyleyişi kızı olduğu yerde kilitledi. Yutkunarak
"B…ben senden k…açmıyorum."
Adam ,kızgın ve kirli bir gülüşle
"Hadi ama ben bunu göremiyor muyum? Basbayağı benden kaçıyorsun."
Kız o an için diyecek bir şey bulamamıştı. Adamın boş bir anında sandalyeden fırlayarak üs kattakı odaya gitmişti.
Birden gözünün arasına giren güneş ışığını farkederek gözlerini aralamıştı.Uyandığımda sabah olmuştu. Birkaç saat olsa bile uyumuştu. Ama kıza bu bile yetmişti. Bugün aslı ,ben ve açelya birlikte ev bakmaya gidecektik. Bu yüzden hızlıca aşağıya indim.
Ev sahiplerine rahatsızlık vermemek için kahvaltıyı hazırlamanın iyi olacağını düşündü. Dolabı açtığında raflarda sebze ve meyveden başka bir şey yoktu. İçinden" Adamın niçin kas yığını olduğunu şimdi anladım."dedi. Hiç değilse biraz sucuk olsaydı. Bunlarla ne hazırlanabilirdi ki.
Çantasını alıp pastahaneye gitti. Aslı , açelya ve Selim'in nasıl sevdiğini bilmediğim için hepsinden aldı. Eve geldiğinde kapıda kaldığını fark etti. Anahtarı yoktu ki. Onları uyandırmadan içeri nasıl girebilirdi. Hadi ama giremezdi. Bunu o da biliyordu. Aşağı iniyorken merdivenlerın ıslak olduğunu farketmemişti ve bu yüzden dikkatli davranmamıştı. Düşmüştü.Çılığı tüm apartmanda yankılanmıştı. Herkes birden kapılarını açtı ve acı çeken kıza baktı.  O an ayağında bir acı hissetti. İçeridekileri uyandırmamaya çalışırken çılığım onları uyandırmamayı bırak tüm apartmayı uyandırmaya yetmişti. Selim ve aslı yanıma gelip kıza neyi olduğumu sordular. Selim eğilerek ayağıma baktı. Eliyle bir sağa bir sola çevirerek neyim olduğumu anlamaya çalıştı. Sonra beni ayağa kaldırdılar. Selim ayağımı yere basmamı söyledi.
"Aaaaa çok acıyor."
"Aslı arabanın anahtarını getir hemen hastahaneye gitmemiz lazım. "
Aslı aceleyle yukarı çıktı. Bu sırada Begüm açıklama yapma ihtiyacı hissetti.
"Pastahaneye gitmiştim gelirkendende kapıda kaldım."
Bu sırada Selim'in yüzünde bir gülümseme yakaladım. Kim bakarsa baksın güldüğünü anlamazdı ama ben onun o küçücük tebbessümünü yakalamıştım. Sonra yeniden ciddileşerek
"Aslı nerede kaldın?"
"Abi ben hazırım hadi gidelim."
"Sen git arabayı çalıştır biz geliyoruz."
Beni kaldırdı ama yere basamıyordum. Ayağım çok ağrıyordu.
"Basamıyormusun?"
Gözümden bir damla yaş dökülmüştü. Elini yüzüme götürdü ve göz yaşımı yavaşça sildi.
Bir elini belime sardı. O sıra ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım. Bacaklarımıda kavrayarak beni kucağına aldı. İçimden keşke bu kadar kilolu olmasaydım diye geçiriyordum. Altmış kiloydum ama Selim beni bir tüy gibi taşıyordu.
Hasteneye gittiğimizde ayağımın ağrısı dahada şiddetlenmişti ve gözyaşlarıma hakim olamayıp ağlamıştım. Selim'in yanında ağlamak istemiyordum çünkü beni güçsüz görmemeliydi. Selim arka kapıyı açtı ve beni tekrar kucağına aldı. Aslıda arabayı park etmek icin Selim'den anahtarları almıştı. İceriye girerken Selim çok telaslanmıştı. Beni tekerlekli sandalyeye alıp film cekmek için götürdüler. Muaine bittikten sonra ayağımda iki tane çatlak olduğunu öğrendim. Ve iki hafta boyunca ayağımın üzerine basmamalıymışım.
"Olamaz. Biz aslıyla nasıl ev bakıcaz şimdi."
Selim ban kızarcasına bakarak
"Yani tek sorun bumu? Saçmalama aslıyla ve açelyayla bende kalabilirsin. Sen derslerini düşün."
"Böyle nasıl okula gidebilirim ki. Devamsızlıktan kalıcam."
"Ben ne güne duruyorum. Seni her gün okula götürüp getiririm. "
Gözlerimi belertipSelim'e baktım.
Kendimi toparlarcasına
"Hacamla okula gelip gitmem pek hoş karşılanmayabilir. Benim yüzümden işinden bile olabilirsin."
Sessiz bir şekilde "Umurumdamı sence ." dedi.
Bunu duymadığımı sandı ama duymuştum.
"Birşey mi dedin?"
"Yok bir şey. Seni ben götürüp getiriyorum. Bu kadar."

Aşka YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin