Eskişehir sokaklarında dolaşıp şarkılar söylüyorduk, yağmur altın saçlarını ıslatırken dilinde sezenin bir gitme parçasını mırıldanıyordu, ince narin sesinden şarkı dinlemek nede güzel oluyor bir bilsen..
Evinin sokağına gelmiştik onu dinlerken, burada yolumuz bitiyor dedi anlamamıştım ilk başta onu dinlerken meğersem acı olan veda vaktide gelip çatmıştı. Yarın gene aynı yerde aynı saatte buluşalım dedim, biraz naza çeksede kabul etti "ee kız millete abicim naz etmeden olmuyor" evine girmesini izledim arkamı dönüp kendi sokağıma geçince hemen bir sigara yaktım onun yanında içemiyordum kızıyordu gene kültablası gibisin diyordu bıyığının altından ince ince gülerken. O kadar çok içmiyordum sadece aklıma o geldiği zamanlar yakıyordum ne yapayım çok özlüyordum hasreti hemen yüreğimi kaplayı veriyordu..
Bir elimde sıgaram tüterken dayanamayıp aradım gene biliyorum fazla üstüne düşmemen lazım ama sevda bu be kelepçe vurulmuyorki çalıyordu telefon uzun uzun çalıyordu bir,iki,üç diye tam ümidimi kaybetmişken açtı soluk soluğa belliki zor yetişmiş telefona..
-ne oldu bakıyım dedi
-hiiç sadece özledim güzelim
-nasıl ya daha yeni sokağı dönmedinmi?
Meğersem beni izlemiş arka camdan ondan gecikmiş telefonuna oysaki aklıma neler gelmişti neler aptal kafam işte..
-evet yeni döndüm ama be yapıyım dayanamadım gene
-yarın buluşcaz zaten boşuna aramışsın
-sevdaya karşı yapılan hiç bir şey boşuna değildir canım gölüm senden yana nasıl dayanayım..
-çok iyi birisin iyiki tanımışım senii ..
Ve konuşmalarımız bu şekilde devam ettii taki yorgunluktan uyuyana kadar ..
ertesi gün olmuştu gün doğup sabahın ilk ışıklarıyla kalkmıştım öğlene doğru hazırlanıp buluşmaya gittim gözlerine bakıp ellerinden tutmak yetiyordu bana Fazla vaktim yoktu otobüsümün saati yaklaşırken son kelamlarımız dökülüyordu ağzımızdan beni bekle dedim yol uzak ayrılık acı olsada bekle dedim beklerim dedi herzamanki gibi herkesin ağzındaki o ufak masum yalanlar gibiydi ihanet bize yakışmazdı onu yapanlar vardı zaten..
İlk başta çok iyi gidiyordu hergün mesajlaşıp saatlerce konuşuyırduk günler birbirini haftalar sıra sıra gelip geçiyordu ama eksiklikler artiyordu git gide arada sırada mesajlarıma cevap verir olmuştu telefonlarım çok nadir açılıp cevap buluyordu artık bir süre daha böyle gitti.. gözlerim gülmez aklım çalışmaz olmuştu artık sıgaramın biri bitip biri başlıyordu gözlerim uykusuzluktan şişmiş berbat bir hal almıştı artık hiç cevap vermiyordu her hafta onun sokağına gidip söz verdiğim yere gidiyorum saatlerce bekliyorum ama ne gelen var ne giden unutmuş belli ki, bilmiyorki ben onu unutamadım gözleri hala aklımda kokusu beynimde bir çiçek bahçesi gibi arkadaşlarım soruyor bazen madem unutmuş neden bekliyorsun? Diyorlar, bilmiyorlarki ben onu unutamadım bilmiyorki sevdimmi adam gibi sevdim bimiyorlarki söz verdim, söz bizde senet demekti,şeref demekti, namus demekti o beklemese bile bir umut o gül bahcemi bekliyordum beklemek sevdanın bir işiydi zaten beklemeyip çekip gitmekse ancak kahbelerin işi olabilirdi..