-1-

14 0 0
                                    

Merhaba. Uzun zamandır aklımda olup ciddi anlamda yazmak için yıllardır taslakta beklettiğim bir hikayeyi yayınlamak istedim. İlk yazışım olduğu için yazım hatalarım varsa affola. Biraz fazla karışık gelebilir. Bir çok olay ve kişi kafaları çok kurcalayabilir. 🥲

Kısacası ilerleyen bölümlerde şaşırmamanız için şimdiden söylemiş olayım bunları😂

Vee

❤️‍🔥HİKAYEYE HOŞGELDİNİZZ❤️‍🔥

Gecenizi aydınlatan gökyüzünde sizebir ışık olan insanları bulmanız dileği ile...


🌙Yayınlanma Tarihi: 18.08.2024  20:00🌙


ARAS DEMİRKAN...

Kapıyı sert bir şekilde kapatıp kendimi ofisten dışarıya attım. Arkamdan gelen diğer bir kapı çarpma sesinden sonra asansöre doğru adımladım. Mert seri adımlarla bana yetiştiğinde onun arabasına doğru ilerliyordum. Mert arabayı açınca, kendimi ön koltuğa attım. Arabaya binip gazı köklediği sırada cebimden çıkarttığım sigara dudaklarımda yerini almıştı.

Arabayı deponun önüne park ettikten sonra hızlıca arabadan inip seri adımlarla depoya doğru adımladım. Kapıyı açmaya çalışınca kilitli olduğunu gördüm. Bir kaç adım geri gittim ve Mert'e işaret verdim. Kapı tam iki saniye içerisinde ortasında kocaman bir göçük ile yerdeydi. Hangi akıllı depo kapısını tahta yapar ki. Mert arkamdan "Aptal herif." dedikten sonra oda yanımda ki yerini aldı.

Karşımdaki sinir bozucu bir şekilde gülerken, Mert beni kolumdan tutmaya çalışıyordu. "Vay canına! Demirkan benim ayağıma da gelirmiş." Diyerek beni daha çok sinirlendiği sırada arkadan gelen bağrışma seslerine kulak verdim. İçimdeki suyun kaynadığını hissediyordum. O ses, içimde bir yerlerde kapısı kapalı olan odayı zorluyordu.

Mert kulağıma eğilerek "Ulan bu Savaş elimde derken ciddi miydi? Yoksa ben mi yanlış düşünüyorum?" Dedikten sonra geri çekildi ve Solmaz'ın arkasına doğru baktı. "Ah, Savaş..." Diyerek sinir bozucu olan kahkahasını depoda yankı yapacak derecede ağzından dışarı bıraktı. Suratını gördükçe kaşınan ellerimi yok saymaya çalıştım. "Savaş nerde lan!" Dedikten sonra sinirli adımlarla ona yaklaştım.

"Sakin ol Aras. Kardeşin arka odada, git ve al." Dedikten sonra dudaklarında yamuk bir gülüş yer edindi. Kafamı o tarafa çevirip kapılara baktım. Hızlı adımlarla arkasındaki kapılara doğru ilerledim. İki tane kapı vardı ve piç kurusu hangisinde olduğunu söylememişti. Hayır sakin olacaktım kardeşime kavuşmuşken sakin kalmak zorundaydım.

Solumdaki siyah ahşap kapıyı es geçip sağ tarafta kalan kırmızı demir kapıya yöneldiğim sırada arkadan Solmaz'ın sesi yükseldi "Yerinde olsam o odaya girmezdim." Dedikten sonra bana doğru hızlı gelmeye başladı. Ona kulak asmayıp kulpunu kavradığım kapıyı bir çırpıda açtım.

O anda içimde daha önce hissetmediğime emin olduğum büyük bir korku baş gösterdi. Ellerim uyuşmaya kulaklarım uğuldamaya başladı. Görüşümün bulanıklaşmasıyla gözlerimin dolduğunu anlamam uzun sürmedi. Kolumdan tutulup çekilmemle bir kaç adım geriye sendeledim. Mert yanıma gelerek nereye baktığımı görünce gözlerini sonuna kadar açtı ve ağzında ağır bir küfür mırıldandı.

Kolumu Solmaz'ın ellerinden kurtardım ve hızla arkama dönüp bütün acımı yüklediğim sert yumruğumu suratına indirdim. O büyük bir bağırışla yere düşerken hızlı adımlarla kan gölü gibi olan yatağa doğru adımladım. Ben daha üçüncü adımımı atmadan Mert kolumu tutup "Aras..." Dedi. Kolumu ondan kurtararak yatağa daha çok yaklaştım. Bu... Olamaz. Mert kolumdan tutarak beni dışarıya doğru çekmeye başladı aynı zamanda konuşuyordu da "Aras kendine gel!" Diyerek beni daha çok sarstı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GECEME GÜNDÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin