1. Namlunun UcundaKasımın ortalarıydı fakat esen soğuk rüzgârlara rağmen terlediğini hissedebiliyordu. Alnında boncuk boncuk terler birikmiş, gömleği sırılsıklam olmuş bir halde sırtına yapışmıştı.
Bunalmış bir halde siyah gömleğinin üstten iki düğmesini daha açtı, bu hareketin kahkahalar eşliğinde karşıdan gelen bir grup kadının dikkatini çektiğinden habersizdi. Kadınlardan birkaçı ona arsızca ıslık çaldığında kafası yavaşça o yana döndü. Kara gözleriyle umursamaz bir karşılık vermiş, kadınlar gece kulübüne girmek için yanından geçerken attıkları hüsran dolu bakışlara aldırmadan gözlerini saatine indirmişti.
Yaklaşık üç dakikadır kapıda bekletiliyordu. Oysa kaybedilen tek bir saniye bile, o an için fazla lükstü. Kızgın bir kafa hareketiyle sol tarafında duran takım elbiseli valelerden birisini çağırdı. Adam hızlı adımlarla ve biraz da korkmuş bir ifadeyle yanına geldi.
"Buyurun Yaman Bey."
Yaman'ın karşısına geldiği anda, valenin sırtı istemsizce eğrilmiş, omuzları içe doğru çökmüştü. Yaman'ın kim olduğunu hiç bilmese bile -ki çok iyi biliyordu- yine istemsizce aynı tepkiyi verirdi. Çünkü adamın karşısında durmak şiddetli bir fırtınaya karşı durmaya benziyordu; insan onun karşısındayken ister istemez sarsılıyor, ayaklarını yere basmakta güçlük çekiyordu.
"Yarım saat oldu, araba yok... Sabrımı mı sınıyorsunuz yoksa sadece canınıza mı susadınız?"
Sesindeki sakinlik yavaş yavaş yayılan öldürücü bir zehir kadar aldatıcıydı. Sakin çıkan sesine karşın, sözlerin içindeki tehdit elle tutulabilecek kadar canlıydı. Genç vale beti benzi atmış bir halde olduğu yerde donup kaldı.
"Ef... efendim otopark girişinde bir sıkışıklık çıkmış, arkadaşlarımız biraz gecikti, affınıza... sığınıyor..."
Yaman adamın acınası kekelemesini sabırsızca keserek, "Adın ne?" diye sordu.
"Cem efendim," diyen valenin sesi titriyordu. Oysa Yaman sesini dahi yükseltmemişti.
Başını hafifçe sallayarak bakışlarını genç adamın gözlerine çevirdi. Oradaki korku kolayca okunabiliyordu, fazla acımasız olmamaya dikkat ederek, "Cem..." diye söze başladı. "Bak Cem, acelem var ve sizin şu sıkışıklık çok canımı sıktı. Ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum?"
Genç adam geri çevirmeyi göze alamayacağı bir teklif duymuşçasına hızla kafasını sallamıştı. Yaman'ın iyi bir gecesinde olması umuduyla gözleri ışıldıyordu.
"Güzel. Öyleyse ara şu arkadaşını da daha fazla canım sıkılmasın."
Vale bir kez daha başını hızla aşağı yukarı sallamış ve aynı hızla Yaman'ın yanından birkaç adım uzaklaşarak titreyen ellerle numarayı çevirmişti. Elini ağzının üzerine siper ederek, "Neredesin lan hayvan herif!" diye çıkıştı hattın diğer ucundaki kişiye.
"Ne ol..."
Adamın konuşmasına fırsat vermeden, "Lan çabuk o arabayı buraya getir!" diye kısık sesle bağırdı. "Araba Yaman Bey'in arabasıymış!"
Bunu duyan adamın aldığı ani soluk ve bir dizi küfür sesi hattın diğer ucunda yankılandı.
"Arabasını değiştirmiş! Onun arabası olduğunu bilsem yarım saat önce orada olurdum! Kapat, hemen geliyorum!" dedikten sonra telefonu aceleyle yüzüne kapattı.
Yaman konuşmayı bitirerek tekrar yanına gelen valeye şöyle bir bakıp, ellerini cebine soktu. Soğuk soğuk esen rüzgâr terini kurutuyordu. Bir dakika geçmeden arabası durduğu yerin tam önüne park edildi. Vale atlarcasına arabadan aşağı inip kapıyı onun binmesi için açık tutarken Yaman uzun adımlarla arabaya ilerledi. O an her ne kadar öfkeli ve acele içinde olsa da arabaya binmeden hemen önce alışkanlıkla bahşişi valenin eline sıkıştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHRAMAN |Kitap Oldu|
Romantik❤️ Epsilon Yayınevi ile raflarda! Kitaptan ilk üç bölüm okuyabilmeniz için yayında! #1 Romantizm Yaman, Rüya için, tıpkı onun söylediği gibi, bir kahraman olmak istemişti. Bir katil değil, öfke ve sertlik dolu bir adam değil, basit bir kahraman... S...