2. BölümKorkunç bir kâbusun keskin pençeleri arasından sıyrılıp da gözlerini araladığında, başı buna isyan edercesine zonkluyordu. Nefes nefese, kan ter içinde kalmış bir şekilde yatakta doğruldu. Kalbinin her şiddetli çarpışıyla eş zamanlı olarak başındaki ağrı da zonklayarak ona eşlik ediyordu.
Sıcaklamış vücudunu yorganın altından güçlükle çekip çıkartarak kendisini banyoya attı. Neredeyse görmeyen gözlerle lavaboya ilerleyerek musluğu açmış, avucuna dolan suyun yarısını elindeki titreme yüzünden lavaboya geri dökerek kalan suyu yüzüne çarpmıştı.
Kâbustaki kan ve vahşet dolu görüntüleri zihninden silmeye çabalayarak suyu tekrar tekrar yüzüne çarptı. Daha önce hiç bu kadar gerçekçi ve bu kadar şiddet dolu bir rüya gördüğünü hatırlamıyordu. Rüyadaki her bir kan dolu kare hâlâ sanki az önce yaşanmışçasına canlıydı.
Tüm o kanların ve ölü bedenlerin görüntüsü gözlerinin önünde uçuşarak içki yüzünden zaten kötü durumda olan midesini alt üst etti. Derin soluklar alarak midesini yatıştırmaya çalıştı ve yüzünü havluyla sertçe kuruladı.
Zonklayan bir kafa ve bulanan bir mide hiç de iyi bir karışım değildi. Ne halt etmeye o kadar içtiğine kendi kendine kızarak soyundu.
Aynada ona bakan yansımasıyla yüz yüze geldiğinde, kâbusa dair son düşünceler de zihninden silinmişti çünkü yüzü kâbusun ta kendisi gibi görünüyordu!
Gözlerinin altını derin, mor halkalar ele geçirmişti, iri mavi gözleri mide bulandıran bir şeklide kanlanmıştı. Hissettiği kadar berbat görünmesi ne kadar da güzeldi! Sarsak hareketlerle aynanın önünden çekilip duşa yöneldi. Her hareketinden yorgunluk akıyordu. Sanki bir maratonda koşmuş gibi bacak kasları sızlıyordu. Topuklu ayakkabılar ayaklarını mahvetmişti.
Eve kaçta geldiğini, kaç saat uyuduğunu hiç bilmiyordu. Eğer saatlerce uyuduysa bile hiç uyumamış gibi hissediyordu. En beteri de başındaki ağrı gözlerine kadar vuruyor ve geceyi düşünmesini engelliyordu. Bu ağrının içinde gece olanları veya eve nasıl geldiğini düşünmek bir yana, olanları düşünmeye çalışmak bile tam bir azaptı. Geceyle ilgili tek bir şey bile hatırlayamamasından rahatsız olsa da beklemeye karar vermişti. Başındaki korkunç ağrıyı dindirmek için ağrı kesici alıp bir şeyler yedikten sonra kendine gelmeyi umuyordu. Sert bir kahve içtikten sonra olup biteni hatırlayacağına emindi.
Tutuk ve acı veren hareketlerle duşa girdi. Suyu kendisine göre ılık ama başkalarına göre soğuk denebilecek bir ayara getirip yarım saat boyunca banyoda oyalandı. Bedeninde akıp giden su, başının ağrısını bir parça da olsa sakinleştirmişti. Yarım saat sonunda duştan çıkıp dizlerinin biraz üstünde biten, kapüşonunda tavşan kulakları olan pembe bir bornoz giymiş, ağzındaki alkol tadından kurtulmak için dişlerini fırçalamıştı.
Hızlıca giyinip ağrı kesici almak için mutfağa koşturdu. Beyaz mutfak dolabının içinden ilaç sepetini çıkarıp ağrı kesiciyi buldu ve iki tane içti. Tost yaparken bile zor ayakta duruyordu, yemeği yemekse ayrıca bir enerji gerektirmişti. Yemek bittikten sonra mutfağı bile toplamadan kendini salondaki koltuğa attı.
Evin huzurlu sessizliğinde birkaç dakika ağrı kesicinin etkisini göstermesini bekleyerek oturdu. Dün akşam kulübe beraber gittiği arkadaşlarının yazdığı mesajları okudu. Birkaç cevapsız çağrı da vardı. Kızların hepsi eve sağ salim gitmişti, gruptaki mesajlardan bu kadarı anlaşılıyordu. Rüya gruba hiçbir şey hatırlamadığını, eve nasıl geldiğini bile bilmediğini yazdığında, hepsi aynı cevabı verdi. Kulüpten çıktıktan sonra bir daha Rüya'yı görmemişlerdi. İşin garip tarafı hiçbiri arabasını bilerek almamıştı, beraberce taksiyle dönecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHRAMAN |Kitap Oldu|
Roman d'amour❤️ Epsilon Yayınevi ile raflarda! Kitaptan ilk üç bölüm okuyabilmeniz için yayında! #1 Romantizm Yaman, Rüya için, tıpkı onun söylediği gibi, bir kahraman olmak istemişti. Bir katil değil, öfke ve sertlik dolu bir adam değil, basit bir kahraman... S...