Satılmış bölüm 3

190 11 10
                                    

Babam bir an düşündükten sonra, poyrazın uzattığı zarfı alıp içine baktı. Çok para olmalı ki gözleri kocaman açıldı. Durup kayaya baktı, kaya fazlasıyla sinirliydi. Bir anda gelişen olaylar onun istediği gibi gitmiyordu. Kaya babama bakıp "sakın o parayı alma,anlaşmaya uy.Yoksa senin için çokta iyi olmaz" dişini sıkarak söyledikleri, paradan gözü dönmüş babamı korkutmuşa benzemiyordu. "Anlaşma ya göre parayı verirsem kızı almayacaktın.Sürenin dolmasına 1saat var."cebindeki kağıdı çıkarıp yırttı.Poyrazın verdiği zarftan borcu olan parayı alıp kayaya uzattı.
" Borcumu veriyorum, kız benim kızım olduğuna göre istediğime veririm.". Kaya sinirden ne yapacağını bilemez durumda derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışıyordu. Babam poyraza
Dönüp elini uzattı"Kız senindir beyim, Hayırlı olsun. "Babamın eline ters ters bakınca elini indirerek kapıya doğru yürümeye başladı. Kapıdan çıkarken son kez bana bakıp" İlk kez bu kadar işe yaradın.Aferin "diyerek çıkıp gitti. O karanlık yerde bir başıma bırakmıştı beni,hiç düşünmeden para uğruna satmıştı beni. Asla ama asla affetmiyecektim onu.artık ne babam vardı nede annem.Hayatımın yönünü baştan aşağı değiştirip, herşeyi mahfettikten sonra hiçbirşey olmamış gibi bir başıma bırakmışlardı beni.En güçsüz olduğum zamanlarda hem de.
Yediğim dayaklardan,üst üste yaşadığım şoklardan sonra zar zor ayakta dururken iki adamın arasında,ne olduğunu bilmeden öylece duruyordum.
" Poyraz! Yanlış yapıyorsun. Kızı bana ver ve git. Başını belaya sokma. "Neden bilmiyorum ama poyrazın beni kayaya vermesini istemiyordum. Tabiki henüz yeni gördüğüm, hiç tanımadığım adama güvenmiyordum ama en azından ondan korkmuyordum.Kaya sinirini vücudunun her zerresinde belli ederken poyrazın yüzünde hiç bir kıpırtı dahi yok tu.
" Senden bana gelecek bela neymiş merak ettim doğrusu. İstiyorsan gelde al kızı. "Poyraz belimden kavrayıp arkasına çekti beni.O kadar nazik bir şekilde dokundu ki sanki incinmemi istemiyormuş gibiydi. Kaya dişlerini sıkıp geriye doğru giderken " Bu iş burada bitmedi,istediğimi alırım ben.O kız eninde sonunda benim olacak!" Kaya adamlarıyla birlikte mekandan çıkınca poyraz da hızla diğer kapıya doğru yürümeye başladı.Bende peşinden koşarak ona yetişmeye çalıştım. Bi arabanın önüne gelince durup bana baktı. "Sana benimle gel dediğimi hatırlamıyorum." Bi an ne söylediğini anlayamadım.Bakışlarımdan anlamadığımı farketmiş olacak ki konuşmaya devam etti. "Hep böyle salakmısın? " Ellerimi gövdemde birleştirip tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım."Hep böyle meraklımısın?"bu cesaret nereden geliyordu bilmiyorum ama eğer sesimi kesmezsem beni öldürebilirdi. Göz devirip arabasına bindi. Ben halâ olduğum yerde durmaya devam ederken kornaya basınca koşarak arabaya bindim. Arabayı çalıştırıp sürmeye başladı sokağın başına gelince buz gibi sesiyle "kemerini tak." diye emretti. Dediğini yapıp acemice kemeri takmaya çalıştım. Parmaklarım hep yara bere içinde olduğu için kemeri takmakta zorlanıyordum, çıkardığım rahatsız edici sesler zaten gergin olan ortamı iyice geriyordu.Sonunda dayanamayıp kemeri takmama yardım etmek için elini uzatınca istemeden ellerimiz birbirine değdi. İfadesini hiç bozmadan tek seferde takınca kemeri utanıp olduğum yere sindim.
Hava gitgide kararırken üç gündür doğru düzgün birşey yemediğim için karnım guruldamaya başlayınca rahatsızca yerimde kıpırdandım.Duymasından utandığım için konuşma bahanesiyle engel olmaya çalışsamda hiçbir soruma cevap vermedi.
"Bir saattir yoldayız nereye gidiyoruz,çok sıkıldım ben?" Bilmem kaçıncı kez sorduğum soruya nihayet cevap verme tenezzülünde bulundu Poyraz bey.
"Susman için söylüyorum. Eve gidiyoruz." susmam için söylüyormuş muş! Çok meraklı yım sanki senle konuşmaya. Demek istesemde susup pencereden dışarıyı izlemeye başladım.Hava iyice kararınca açlığımı unutmuştum.Aniden basan uykuyla gözüm yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı.
Uykumdan poyrazın beni dürtmesiyle uyandım. Gözlerimi ovuşturup etrafa bakındım hava karanlık olduğu için pek birşey görünmüyordu ama lokanta gibi bi yerdi. Ona bakınca "Deminden beri karnın gurulduyor birşeyler ye." Vücumduki tüm kan o an yanaklarıma hücum edip yüzümü renkten renge sokarken hızla arabadan indim. Vücuduma işleyen soğuk hava deli danalar gibi titretirken beni,incecik şeyle dışarı çıktığım için tekrar tekrar kendime kızmayı ihmal etmiyordum.Poyrazda arabadan inip lokantaya doğru ilerleyince peşinden utana sıkıla yürüdüm.Sakin biyerdi hatta bir kaç sarhoş soytarıdan başka kimse yoktu.En köşedeki masaya geçip oturduk. Poyraz elini kaldırıp garsonu yanımıza çağırdı. "Ne yiyeceksin?"
"Farketmez" zaten utangaçtım bide karın gurultumu duyduğu için fazlasıyla utanıyordum.Garsona dönüp "Bir çorba,pilav üstü kavurma ve bir çay"
"Sen yemiyecekmisin?"
"Hayır." sürekli kısa cevaplar vermesi çok sinir bozucuydu.Bende susup kazağımın kollarını iyice çekip ellerimi ısıtma ya çalıştım.Üşüdüğümü farketmiş olacak ki yan masada duran pikeyi alıp bana doğru uzattı."Teşekkür ederim "uzattığı pikeyi alıp üzerime geçirdim hızla.Sertliğine rağmen kötü birine benzemiyordu.Beni düşünmesi çok hoşuma gitmişti. Siparişler gelince onun yanında yemeye çekindiğim için bir süre onümdeki yemekle bakıştım.Çayından birkaç yudum alıp ayağa kalktı." Nereye?"
"Dışarıya, sigara içecem"kafamı usulca sallayıp yemeğimi yemeye başladım.Yemeğimi yerken bir an gözüm camdan dışarıya takıldı. Poyraz pencerenin hemen yanındaki ağaca yaslanmış uzun parmaklarının arasından tuttuğu sigarasını dudaklarının arasına alıp derin bir nefes aldı,o sırada cebinden telefonunu çıkarıp birşeylere baktı. Sonra birini aradı.Birşeyler söyledikten sonra karşıdakini dinlerken ilk önce elindeki sigarayı yere fırlatıp yumruğunu sıktı karşıdaki kişiye bağırarak birşeyler söyledikten sonra sinirle telefonu kapatıp cebine koydu. Arkasını dönünce göz göze geldik, hemen bakışlarımı kaçırıp yemeğimin son lokmasınıda ağzıma tıkıştırıp suyumdan bir yudum aldım. Poyraz hesabı ödeyip yanıma geldi." Yediysen kalkalım."
Ayağı kalkıp kapıya doğru yürüdüm.
Arabaya binince poyrazın çok gergin olduğunu fark ettim. Sormak istesemde cevap vermeyeceğini bildiğim için susup yola baktım.
Bir saat kadardır yoldaydık ki araba birden durunca yerimde doğrulup Poyraza baktım. Arabanın anahtarını birkaç kez çevirdi, arabadan değişik sesler gelince direksiyona yumruk atıp arabadan indi.Elini saçlarının arasından geçirdi,yanındaki taşa tekme atıp sinirle arabaya yaslandı birkaç dakika sonra cebinden telefonunu çıkarıp birini aradı. Yardım içindir diye geçirdim içimden. Konuştuktan sonra arabaya bindi."Noldu?" sinirle soluyup dışarı baktı. Ne dedim ki şimdi ben. Biraz daha durduktan sonra dayanamayıp tekrar sordum"Araba bozulmuşmu?"Sinirle bana döndü"Yeter artık kes sesini. Eğer cevap vermiyorsam zorlama!"Böyle büyük bir tepki beklemediğim için şaşırmıştım söylediklerini gururuma yediremeyip bende karşılık verdim.
"Öyle mi! Ne yapıp yapmayacağımı sana soracak değilim!"
"Soracaksın tabi. Bu özgüvenin nerden geliyor? Farkındaysan seni satın aldım. Benim istediğimi yapacaksın."
"Hayır istediğimi yaparım." sesim zayıf çıkmıştı, halâ ona cevap vermem sinirlerini iyice geriyordu. Korkuyordum ama ağzım bir türlü durmuyordu.
"İstediğini yaparsın öyle mi?"
"Evet!" sinirle gülüp iyice bana yaklaştı "Ne isteğinden bahsediyorsun. İsteklerini bugüne kadar kim sordu. Seni satan baban mı,yoksa satılmana göz yuman annenmi.Ailen bile sana isteklerini sormamışken benim mi umrumda olacak.Bana bak Ben.Seni.Satın. Aldım benim istediklerimi yapacaksın!" Bastırarak söylediği kelimeler canımı o kadar yakmıştı ki güçlü durmaya çalışsam bile gözyaşlarımı tutamayıp her zaman ki gibi ağlamaya başladım. Söylediği herşey doğruydu. Kimse bana ne istediğimi sormamıştı bugüne kadar.Ailem bile sormamışken beni parasıyla satın alan hiç tanımadığım adam mı soracaktı.Daha fazla yanında durup güçsüzlüğümü görüp dalga geçmesine dayanamadığım için hızla arabadan inip koşmaya başladım arabadan uzaklaşınca durup şiddetlenen ağlamamı durdurmaya çalıştım.Bana söylediği şeyler her ne kadar doğru olsa da, kalbim kırılmıştı söyledikleri sineye çekilecek gibi değildi. Her zaman yaptığım gibi kendi kendimi sakinleştirip,göz yaşlarımı sildim. Yağmur yavaştan başlayınca ayağa kalkıp etrafa bakındım.O anki sinirle arabadan baya uzaklaşmış olmalıydım.Etrafım ağaçlar la doluydu.Hangi tarafa gideceğimi bilmeden birkaç adım attım.Küçüklüğümden beri hep karanlıktan korkardım.Ormanda o soğukta, bir başıma karanlık yolda nereye gideceğimi bilmeden yürüyordum. Ne komik! Arkamdaki çalılık tan ses gelince hızla arkama döndüm "Kim var orada!"Ses gelmeyince çalılara doğru ilerleyip sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordum ki çalının arkasından çıkan kişiyi görünce çığlık attım. Elini ağzıma bastırdı" Şşş sessiz ol,Masal Dalkıran. "....

Alev-Karaca blackwhite_1905seriyaqasimovaBahoorkhayat_123_helineda21gk_guney-bluee_06-sessiz_notlar

SATILMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin