(Medya: Merve ve Yağmur )
Yağmur yağıyordu. Abdestimi almış; yatsı ezanın okunmasını beklerken pencereden o eşsiz manzarayı izliyordum. Yağmur sesi bana huzur veriyordu ; ve belki de sırf bu yüzden ismimin Yağmur olduğuna şükrediyordum. Kurak geçen bir yaz mevsiminde yağmurla birlikte dünyaya gelmiştim. İsmim benim kaderimde önceden yazılıymış sanki; doğduğum esnada yağmur yağdığı için "Bereketiyle dünyaya geldi ; ismi Yağmur olsun ; ismi gibi bereketiyle yaşasın demiş amcam...
Bu düşüncelere dalmışken ezan sesi yankılanıverdi semada. Arkadaşım Merve,seccadelerimizi yanyana sermişti ; birlikte yağmur sesine eşlik eden o yüce kelamı dinliyorduk. Ezan biter bitmez namaza durduk ; namazımıza yağmurun o eşsiz sesi de eşlik etti. Selam verdikten sonra Merve tebessümle :
-ALLAH kabul etsin kardeşim, dedi.
-Amin cümlemizinkini inşallah , diye karşılık verdim hafif bir gülümsemeyle...Üniversiteyi aynı şehirde kazandığımızı öğrenince ne de çok sevinmiştik Merve ile..
Birlikte ev tutma isteğimizi söylediğimizde Meryem teyze ve annem olumlu karşılamıştı; nasıl da sabırsızlıkla beklemeye başlamıştık.. Hepsi daha dün gibi aklımda. O kadar sabırsızdık ki yazın tutmuştuk evi; sade ve ibadethane şeklinde düzenlemiş olduğumuz evde her gün çocuklara kur-an dersi veriyorduk.Fakat bu yaz ne kadar da çabuk geçmişti.. Aylardan ekimdi ; ve nihayet o sabırsızlıkla beklediğimiz gün gelmişti. Hafif hafif çiseleyen yağmur da bunun en güzel habercisiydi. Namazdan sonra tesbihat yapıp yataklarımızda salavat çekerek yarının hayali ile uykuya yenik düştü aciz bedenlerimiz...
***
Sabah ezanı okunurken,şeytanın bütün gayretlerine rağmen; onu dinlemeyerek sıcacık yatağımı terkettim. Merve uyanamamıştı; fakat arkadaşımı şeytanın avuçlarına öylece bırakamazdım. Onu bu gaflet uykusundan uyandırmalıydım...
Ne büyük bir saadetti; ne büyük bir huzurdu 'Sabah Namazı'. "HAYDİ NAMAZA; HAYDİ KURTULUŞA!" diye seslenen o yüce kelamın sahibine yine binlerce kez şükrettim. Elhamdülillah; bu gün de sabah namazına kalkabilmiştim. Merve ile bir söz vermiştik ; ne olursa olsun birbirimizi sabah namazına kaldıracaktık. Şükürler olsun ki ben bugün de sözümde durdum ve arkadaşımı şeytana yem etmedim..
Sabah namazının ardından güneş doğana kadar dua ettik ve Merve hemen mutfağa geçti. Bende evin dağınıklığını toparlamaya koyuldum. Dersimiz dokuzda başlıyordu ve bizim daha iki saatimiz vardı. Merve yine maharetini göstermiş ; kahvaltı için nefis bir kek yapmıştı. Ben mutfak işlerinden pek anlamıyordum. Merve de ev işlerinde iyi değildi. Biz birbirimizi tamamlıyorduk. Merve ile bir antlaşma yapmıştık ; o yemekleri yapacak bende ev işleri ile ilgilenecektim. Fakat ikimizde birbirimize yardımcı olacaktık. Ama ne ben ne de o birbirimize kıyamıyorduk, o mutfak işlerine beni karıştırmıyor; ben de onun ev işlerinde bana yardım etmesine izin vermiyordum...
Kahvaltımızı yaptıktan sonra hazırlanmak üzere odamıza geldik. Gardıroptan kıyafetlerimizi ve başörtülerimizi seçtik. Giyinirken bile birbirimizden fikir alıyorduk. Bazen de birbirimizin kıyafetlerini değiş tokuş ederek giyindigimiz oluyordu. Böylece kıyafet konusunda hiç sıkıntı yaşamıyorduk.
İkimizin de aynı bölümü kazanması içimi rahatlatmıştı; çünkü ikimizde girdigimiz ortama hemen uyum sağlayamıyorduk. Fakültemiz oturduğumuz eve oldukça yakındı ; bu açıdan çok şanslıydık. Fakülteye gitmek üzere yola çıktık. Artık hedefimiz için ilk adımlarımızı atıyorduk. Merve sevinçle bana döndü :
-"Doktor Yağmur Hanım; heyecanlı mısınız? " dedi..
-Evet meslektaşım; peki ya siz ? dedim hafif bir tebessümle.
"DOKTOR" kelimesi kulağa ne kadar da hoş geliyordu .. İkimizinde çocukluk hayaliydi doktor olmak. Şimdi ise çok şükür hayalden öteye geçmişti ; birer doktor adayı olarak yürüyorduk yanyana..
Fakültenin bahçesine girerken ikimizde aynı anda 'BİSMİLLAH' dedik. Merve gülümsedi ve :
-"Rabbim! Hakkımızdan hayırlısını nasip etsin." dedi. Birden ürperdim. Ve derin bir nefes alarak şu tek kelimeyi söyleyebildim:
-AMİNNNN !..***
Ders başlamak üzereydi. Fakülteyi dört dolanıyor; dersliğimizi bulmaya çalışıyorduk. Nihayet sınıfımızı uzun arayışlar neticesinde bulmuştuk; fakat ders çoktan başlamıştı. Meyveyle sınıf kapısını vurup izin isteyerek içeri girdik. Tüm gözler üzerimize toplanmıştı ve biz bundan çok rahatsız olmuştuk. Göz ucuyla oturacak bir yer aradık. Sıralar dörtlüydü; ve en arkada iki erkeğin yanında iki kişilik yer vardı sadece.. Oraya oturabilecegimizi işaret eden hocaya sert bir bakışla:
-"Biz iki erkeğin yanına oturamayız." dedim.
Hoca şaşkın ve alaycı bir ifadeyle :
-"Hem dersime geç geliyorsunuz ; hem de yerinizi beğenmiyorsunuz öyle mi küçük hanım ? " dedi.
Merve "Özür dileriz hocam!" diyerek beni çekiştirmeye başladı. Ben ise bu konuda taviz vermeye hiç de niyetli değildim. Derse girmekten vazgeçerek Merve'nin kolundan tutup kapıya doğru yöneldim.
-Durun bir dakika!
Sesin sahibi bir erkekti. Sesin geldiği yöne doğru döndüm. Fakat zina olur düşüncesiyle sesin sahibine direkt bakamadım. Sadece ne söyleyeceğini merak ediyordum. Ve o kişi konuşmaya devam etti:
-"Arkadaşım ve ben arka sıraya geçebiliriz. Sizde buraya oturabilirsiniz." diyordu. Oturdukları yerde iki bayan vardı ; ve bu iki genç hiç tanımadığı halde kibarlık edip bize oturdukları yeri veriyorlardı. Merve ile sessizce bize gösterilen yere geçtik. Derste olduğumuz için o kişiye ve arkadaşına teşekkür bile edememiştik. Ders boyunca zina sayılmayacak bir teşekkürü nasıl yapabileceğimi düşündüm...* * *
Sefa çay almaya gitmişti. Poyraz ise bugün derse geç gelen ve erkeklerin yanına kati suretle oturamayacağını belirten o kızı düşünüyordu. Aslında Poyraz kapalı kızlardan nefret ederdi ; hatta onların bu davranışlarını "cahillik" olarak nitelendiriyordu. Ama ne olduysa Poyraz aniden Sefa'ya "Biz arkaya geçelim ; onlar buraya otursunlar." demişti. Halbuki yanlarında oturan iki kız ne kadar da güzeldi. Onlarla ilk günden muhabbet bile kurmuşlardı. Hatta kızlardan en çekici olanı gözlerini alamıyordu kendisinden. Ama neden böyle birşey yapmıştı ki ? Kendisi bile anlayamıyordu..Bu düşüncelere dalmışken Sefa çayları çoktan getirmişti. Poyraz'ın yüzüne bakarak şaşkın bir ifadeyle:
-"Hayırdır dostum , pek düşüncelisin.." dedi. Poyraz o kızı düşündüğünü Sefa'ya söylese Sefa onunla günlerce alay ederdi. Belli etmek istemeyerek:
-"Ne düşünmesi, nerden çıkarıyorsun bunları..." dedi. Sefa da fazla üstelemedi. Ama bugün o kızlara yer vermesine de bir türlü anlam verememişti. Arkadaşı ilk defa böyle birşey yapıyordu ...Çaylarını içen iki dost ders başlamadan önce sınıfa çıktılar. Herkes dışarıdaydı ; geçip yerlerine oturdular. İkisinin de gözü bir anda defterlerinin arasındaki ayraçlara ilişiverdi. Bunları buraya kim koymuştu ki?Ve ayraçların üzerinde büyük harflerle
"BU GÜN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ; ALLAH RAZI OLSUN !" yazılıydı...(Bölüm sonu 😄😄 Nasıl beğendiniz mı? Vote ve yorumu eksik etmezseniz sevinirim . Sizin önerileriniz doğrultusunda devam ettircem inşallah 😍😘 Keyifli okumalar 😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALLAH İÇİN SEVİYORUM SENİ
Novela JuvenilArkadaşlar Merhaba.. Kitabımı daha önce de yayımlamıştım fakat bölümleri yazmakta geciktiğim için tamamlama fırsatı bulamamıştım. Yepyeni düzeltmeler ve bölümlerle ALLAH İÇIN SEVİYORUM SENİ sizlerle . Keyifli okumalar dilerim 🙏💕 Şahit Olsun.. ...