Bölüm 1

180 57 24
                                    

Evden kaçmayı her zaman planlamışımdır fakat elimde 5 kuruş paranın olmaması benim yoluma kocaman engeldi. Hep biraz elime para gecince buralardan gitmenin hayalini kuruyordum. Sanırım o gün gelmişti. Ev sahibimiz kesenin içindeki bütün altınları bana verip bozdurmamı istedi. Altınları elime alır almaz içimden bunlar benim kaçış yolum diye geçirdim. Elimde tam olarak 3 milyar kadar para vardı. O parayla ne kadar yasayabilirdim bilmiyordum ama idare edebilirdim. Tek kardeşim ve annem babam arasın da kavga eksik olmuyordu. Bu durum beni gittikce mahfediyor ve evden kaçma isteğim git gide daha fazla arsızlaşıyordu. Artık kafama koymuştum bu sabah evden gidecektim. Ev sahibimiz ben altınları bozdurmaya giderken istanbula hasta ziyaretine gitti , şans mıydı yoksa gerçekten para benim hakkım mıydı bilememiştim. Doğru yada yanlış ben çok mutluydum evden gideceğim için. Gece olduğunda annem ve babamın uyumasını bekledim. Neyse ki uyumuslardi parmak uçlarıma basıp dolabima koşar adımlarla ilerledim üzerime beyaz dar kesim T-shirt ve yüksek bel koyu kot pantolonu geçirip büyük ve koyu kahverengi gözlerime yoğun rimel ve sürme yaptım. Bembeyaz tenime rimel çok yakisiyordu. Belime kadar olan uzun siyah saçlarımı tepeden dağınık topuz şeklinde bağladım. Bulduğum büyük bir poşetin içine dolabımdan bir kaç kazak ve siyah pantolon koydum. Kol cantamin içine sigara parfüm , makyaj malzemelerini doldurduktan sonra odadan çıkıp kapıyı kilitledim. Uyurken kapıyı her zaman kilitlerdim sabah olunca geç saatlerde uyandığım için kimse merak edip kapıyı tıklatmazdı. En azından onlar beni merak edene kadar ben çokdan gideceğim yere varmış olurdum. Telefonumun şarjı cok azdı her an kapanabilirdi şarj aletim annemle babamın odasindaydi onu alamazdım. Otogarda şarj cihazları olduğu aklıma geldi ve rahatladim. Telefonum kapanmadan anneme mesaj atmam gerektiğini dusunup hemen mesaj bölümüne girdim. Ne yazacagimi bilemez şekilde saniyelerce elimi tuşlarda tutup yazıp yazıp sildim. Ne demeliydim anneme.? Anne ben gidiyorum haberin olsun mu yoksa elveda anne ben kaçıyorum mu ? Hepsi bir birinden amaçsız , anlamsız. Dusunmeden tek yazdığım şey ' Gidiyorum , ama seni yanıma alacağım sabret benim için seni o adamdan kurtaracağim seni seviyorum melek yüzlü annem ' oldu. Beni hiç affetmeyecekti annem ama gözüm dönmüştü kimse umrumda değildi. Gittiğim yerde çalışıp uygun fiyata ev tutup annemi de yanıma alacaktim canımın yarısını o katil suratlı adamın yanında birakamazdim. Artık evden cikmaliydim saat 03.40'dı Kapıdan çıkmam mümkün değildi Çok ses çıkıyordu kapıdan bende camdan çıkmayı denedim ve minyon tipli biri olduğum için bu kolay oldu. Ardından cami kapamadan ilerlediğimi fark ettim bu olan benim evden kactigimi o katil suratlı adamın aklına direk getirecekti ama yapacak birşey yoktu koşar adımlarla uzaklasmistim ev otogara çok da uzak sayılmazdı. 15 dk'lık koşturmanin sonunda otogara adım atmiştim. Atmiştim atmasına ama bundan sonra ne yapacaktim ? otobuslerin kalkış saatleri yazıyordu bir tabelada aklımdan bir sayı tutup saydim hangi şehre denk gelirse oraya gidecektim tuttuğum rakam 25'di ve Afyonkarahisar çıktı. Burası nasıl bir yerdi acaba ? Bunu düşünecek vaktim varmış gibi oturup birde Afyonu düşündüm. Hisarlar mi vardı kara kara yoksa afyok mu demek istemişlerdi şehre adını verenler ? Bunun sırası değildi hemen gidip afyona kacta araba olduğunu öğrenmem gerekti denk geldiğim ilk muavine sordum 05.00 da olduğunu söyledi. Yarım saat kalmıştı. Karnımdan gelen sesler açıkmış olduğumu hissettirdi ama cebimdeki parayı sıkı tutmam gerekiyordu. Biraz daha acikmami beklesem iyi olacaktı. Telefonu almak için elimi cebime soktuğum da telefonun cebimde olmadığını fark ettim. Bu çok feci bir şeydi. Ama telefonu aramak için vaktim yok içimden bin türlü küfür geçirerek cantamın ön gözünde olan sigarami çıkartıp sinirli ve hızlı bir şekilde yaktım. Sigaramin her dumanı benim artık bu şehre ait olmadığımı anlattı adeta. Neyse ki gidiyordum bidaha da geri gelmeyecektim. Saat 4.55'di ve artık otobüsün hareket saati gelmişti. Gidip hemen en arka koltuğa cam kenarına oturdum. Büyük otobüsleri her zaman çok sevmiştim hep binmek istemiştim. Onlardan çıkan ' TIS ' sesleri beni çok etkilerdi. Sonunda binmistim ve ' TIS ' sesini duyduktan sonra muavinin ' hayırlı yolculuklar efendim ' sözünden sonra şoför hareket etmişti. Şehrimden ayrılıyordum , her bir caddesinde yaşadığım butun anılar gözümden birer damla yaş olarak indi. Dışarıda yağan yağmurun oturduğum cama vurmasıyla anılarımın da benim arkamdan ağladığını anlamak çok da zor değildi. Göz yaşlarım fazla gelmiş olmalıydı ki biraz zamangeçtikten sonra yaşlı gözlerime mükemmel ağırlıkta bir uyku çöktü. Gözlerimi dinlendirmekti amacım sadece ama deliksiz bir uykunun içine salıverdim kendimi. Yanıma gelen muavinin ' Efendim Geldik ' demesiyle yeni bir şehre gözlerimi açtım. Sigarasizliktan deliye dönmüş olmaliydim ki ayaklarım titriyordu sinirden. hemen otobüsten indim ve sigarami almak için cantama elimi uzattim kırık bir makaron elime geldi. O sinirle neler dedigimi bile duymamıştım yanimdan geçen yaşlı amca bana terbiyesiz diyene kadar. Kendime söz verdim bu şehir benim yuvam olacak ' diye icimden geçirdim. Bu parayı eninde sonunda harcayacaktim zaten o yüzden hiç düşünmeden gidip sigarami aldım otogarin hemen yanında ki bufeden. İnsanlar biraz soğuk kanlı olsalar da şiveleri çok güzeldi. Benimde pek sıcak kanlı olduğum söylenemezdi. Sigarami içip aklım başıma geldikten sonra ne yapacağım ben harbi ? diye düşünmeye başladım. Otogarin tam karşısında bir dağ vardı dağın üzerinde kocaman bir Türk bayrağı vardı. O dağ beni kendine çekiyordu. Acaba nasıl çıkılırdı o dağa diye düşünürken densizin biri yanimdan geçerken ' ALLAH neler yaratıyor be ' demesiyle yakasına yapismam bir oldu. ' Senin ağzına s*çarım o*rospu çocuğu ' diye avazim çıktığı kadar bağırdım. Sen buralı değilsin anladım abla saygılar diyerek yanimdan hızla kaçtı. Burada ben nasıl yasıyacaktim ki dakika 1 gol 1 başıma belayi alıyordum. 3 yol vardı karşımda birisi ankaraya gidiyor birisi kutahyaya diğeri ise çarşıya gidiyor. Kafam o kadar salaklasti ki artık hangine gideyim diye düşünmeye başladım. Sonra Ankara başkentti ne ara yol oldu diye düşünürken yanimdan geçen kızların gulmesiyle sesli düşündüğümü fark ettim ve direk çarşı yoluna koyuldum. Bu neydi böyle yuru yuru yollar bitmiyor , belki de çarşıyı gecmiştim. Yolun kenarına oturmuş ekmek satan bir amca gordum. Yavaşça yanına yaklaşarak ' Amca buralarda bildiğin otel var mı ? ' diye sordum. İmaret camiisini bul , yeşil yoldan git , çavuşbaş mahallesine var ordan sağa dön falan derken ben ' Bu ne diyor ya ' diye söylene söylene yanından geçtim. Bir tane şehir içi hat dolmuşu buldum bindim. Dolmuşun üzerinde huzur otel yazıyordu. Şoföre ' Huzur otelde inecegim ' diyerek kafami koltuğa yasladım. Ne güzel bir yerdi böyle tarihi şeyler doluydu burası. Tam benim istediğim yerdi. Bir de kocaman kale görünüyordu her yerden ne zaman kafami kaldirsam o büyük kaleyi görüyordum. Renginden anlaşılacağı üzere Karahisar burasıydı galiba. Her neyse sonunda otele geldim. Kapıdan girer girmez yaşlı amcalarin genç kızlarla sarmaş dolaş olmasıyla karşı karşıya gelince anca gozumu kapattim ' Tövbe bismillah ' diyebildim. ' Ne insanlar var ya ' diye söylene söylene görevlinin verdiği anahtarı alıp odama çıktım. oda numaram 25'di. Bu 25'de ne vardı böyle surekli 25 geliyordu elime. Odaya girip kapıyı kilitledikten sonra kendimi banyoya attım ılık bi duştan sonra uykum iyice geldi. Neredeyse 2 gundur uykusuzdum. Bornozumla birlikte kendimi yatağa atıp uykuya daldım. Uyandığım da saat geç olacaktı ki hava karanlıktı. Aklıma gelen tek şey annemin meraktan deliye döndüğü yuzuydu. Onu aramam lazımdı. Ama telefonum yoktu. Merdivenleri 2.3 basamak atlar şekilde aşağıya inip bir bayandan telefonunu kullanmak için izin aldım ve beni kırmadan verdi. Neyse ki annemin numarası hafizam da kayitliydi ve hızlı bir şekilde numarayı girip annemi aradım. Telefonu açan anneme annecim sakin ol sakın yanında ki katile benim olduğumu çaktırma sessizce beni dinle diyerek tek nefeste söyledim hepsini. Annem sadece ' Kimsiniz , alo ' diyordu yanında ki katil cakmasın mevzuyu diye. Güzel annecim benim bana bağırmak yerine yinede beni dinliyordu. ' Bak annecim ben afyonda bir oteldeyim biliyorsun hep uzaklaşmak istedim oralardan artık çocuk da değilim bir işe girip burdan bir ev tutacağım ve hemen seni yanıma alacağım sen benden haber bekle her fırsatta seni arayacağım şimdi kapatıyorum ' deyip anneme söyleyeceklerimi hızlı bir şekilde söyleyip kapattim. Bayana tesekkur edip odama çıktım. Otel de yiyecekler paraliydi ve çok kotu görünüyordu bende deli gibi açtım ve açlıktan miğdem bulanmaya başlamıştı. Çantamı alıp dışarı çıktım dükkan aramaya başladım ama ortalıkta dükkan yoktu. Burdan uzaklasirsam oteli kaybedebilirdim. Off ben ne yapacağım şimdi diye dusunurken karşıya yola geceyim dedim. Tam karşıdan karşıya geçecekken uzun boylu bordo gomlekli esmer geniş omuzlu  Bir gençle çarpıştık. ' Önüne baksana be kör müsün .! ' diye çığlık attım resmen. Çok fazla tepki vermiştim bunu herkesin bana doğru bakmasiyla fark ettim. Ozur dilerim ozur dilerim deyip yoluma baktim. Ama aklım o çocukta kalmıştı çarpınca çocukla sarılır vaziyete gelmiştik ve ben ilk defa bir erkeğe sarılır gibi olmuştum. Daha önce hiç flörtüm olmamıştı. Değişik hissettim kendimi yolda bunu dusunurken birden arkama baktım ve o çocuk hala orada arkası dönük biçim de bana bakıyordu. Ben yine kendime hakim olamayıp ' Ayı mı oynatıyoruz ne bakıyorsun ' dedim. Bu sefer çocuk kafasını çevirip yurudu. Ben pişman olur gibi olmuştum ama yine de bunu dusunecek sıra değildi çok açtım çok. Karsimda ufak eski kapılı bir fırın vardı. Altın bulmuş kadar sevinip hemen içeri daldım. Hayırlı işler bile demeden ' 3 simit 5 peynir 2 ayran ' diye seslendim. Karsimda duran amca ' evladım sakin ol ' dedi. Gülümsedikten sonra istediklerimi alıp çıkarken parayı vermeyi unuttuğumu fark ettim. Geri dönüp bir 50'lik uzattim amcaya ve paranın ustunu vermesini beklemeden çıktım kapının önüne oturup simitimden koca bir ısırık aldım deli gibi yiyordum. Ağzımda ki lokmayı tek seferde yuttum. Boğazım acimisti. Kafam eğik bir şekilde simitimi yerken birden karşıma o çocuk geldi. Anlamsız bakışlarla çocuğa baktım ve çocuk ' Şe - Şey ben çarpışınca ozur dilemeyi unuttum ' dedi. Cevap bile vermeden simit yemeye devam ettim. Öyle güzel bakıyordu ki içim tuhaf bir şekilde kıpır kıpır oluyordu. ' Çok mu açsın ? ' dedi gülümseyerek. ' Görmüyor musun.? ' diye sertçe cevapladım. ' Yanına oturabilir miyim ? ' dedi. ' Bu ne cüret ! ' der gibi baktım gözlerine. ' Korkma sana yardım etmek istiyorum otelden koşar adımlarla cıktın belli ki bir derdin var ve konuşmandan anladığım kadarıyla buralı değilsin , buraları bilmiyorsun seni harcarlar dedi. ' Bundan sanane ? ' diyerek cevapladım. Galiba benden etkilenmişti çünkü surekli gözlerimin içine içine bakıyordu. Bende de birşeyler oluyordu ama bu nesiydi şimdi Bismillah ? . Ben oturduğum yerden kalkıp arkama bile bakmadan otele doğru ilerlerken hangi yoldan geldigimi unuttum. Cocuk hala orada oturuyordu. Şey , otel neredeydi ? diye sordum masum ve üzgün bir ifadeyle. ' Gel seni götüreyim ' dedi. Başka bir yolum yoktu mecbur onunla birlikte gidecektim. Henüz adını bile bilmediğim çocuktan hoşlanıyor muydum ? yoksa bu his neydi ? . İlerlerken ismimle birlikte burada ne işim olduğunu , özellikle o otelde ne işim olduğunu sordu. Neden özellikle o otelde ne işim olduğunu sormasına şaşırmadım çünkü yaşlı amca ve kızlardan bahsetmistim size. Adımın ' Kuşi ' olduğunu burada ne işim olduğunu bilmedigimle birlikte belirttim. Bana ' Nasıl yani ' der gibi bakmasiyla kafasının karistigini fark ettim. Zaten beni anlamasını beklemiyordum. ' Hakkımda bilmen gerekenleri hakkın olunca öğrenirsin ' diyerek konuyu kapattim. Benim böyle sert konuşmam onun hoşuna gidiyor olacaktı ki ne zaman onu azarlasam hep gülümsüyordu. Neyse ki otele gelmiştik ben artık gidiyorum teşekkür ederim beni buraya kadar getirdiğin için umarım bidaha karşılaşırız dedim. ' Umarım tekrar carpisiriz dedi gulerek ve isminin ' Arnav ' olduğunu söyledi. Hemen otelin yanındaki cafe'de çalıştığını da ekledi. Bu söylediğine cevap vermeden direk kosar adımlarla karşıya geçip otele girdim.

Başka Şehir Yeni Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin