Bölüm 2

8 3 0
                                    

Koridorda sessizce ilerlerken kapşonumu kafama geçirdim. İki yandan ayrılmış saçlarımın uçları hafiften gözükürken fazla göze batmışa benziyordum. Geçtiğim duvarlar midemi bulandırırken kendimi tutmayı başardım. Midemi bulunduran duvarlar değildi ki. Aksine, orada olan anılardı. Ama kötü anılar diye fısıldadım kendi kendime. Geçtiğim yerdeki insanların tuhaf bakışlarına maruz kalmıştım. Onlar, aslında beni tanıyorladı ama...

Uzun zaman geçmişti aradan. Kaç yıl? Belki iki, belki üç. Ya da daha fazla. Hatırlamıyordum ve hatırlamak dahi istemiyordum. Her yerini karış karış bildiğim yerde yabancı durmak biraz tuhafıma kaçmıştı. Belki de böylesi daha iyiydi. İnsanların bakışlarından uzak durmak. Eskiden böyle miydi? Tabi ki de hayır. Onlar yanımda oldukları zamandı tabi. Şimdi neredeler peki?

Cennet?

Cehennem?

Öldü mü diye fısıldaşmalar duyuyorum hafiften. Evet öldüler! Kahrolsun ki öldüler!

Eski şubemin önünde durdum.

Siyah sınıf...

On ikinci sınıfların en berbat sınıfı. Bu okulda, yani bu lise de belli bir geçmişim olduğu sürece buradan ayrılmam yasaktı. Bu lisedeki ilk senem de gayet güzelken her şey... İkinci dönem tongaya düşmüştüm. İşte o zaman dünyam, hayallerim, ailem yıkılmıştı. Toparlayabilirdik ama sonradan ölen bir anne.. Hayatım kaçıncı kez mahvolmuştu bilmiyorum. Sonrası ise silik biraz...

Sınıftan içeriye adımı atmamla kafama top haline gelinmiş bir kağıt düştü. Topun geldiği yöne baktığımda silik bir tebessüm oluştu yüzümde. Ama sonradan hemen silindi.

Cengiz'in Tayfası...

Hâlâ değişmemişlerdi demek ki. Sınıfa yeni gelenlere yaparlardı bunu eskiden. Değişmemiş diye fısıldadım. Kurallar hâlâ değişmemiş. Belki de bana olan tutumları da değişmemiştir diye geçirdim içimden.

Küçük kağıt yumağını hala aynı yerde olduğunu tahmin ettiğim çöp kutusuna fırlattım. Bu hareketim bazılarını şaşırtırken Cengiz gülüyordu. Hatırlamıştı işte. Unutmamışlardı beni. Cengiz'in bakışları bana dönerken tekrar kapşonumu çıkardım. Cengiz daha da sevinirken gözlerimin dolduğunu hissettim.

"Yosun!" diye bağırdı sevinçli bir biçimde. "Sen... Döndün, dönmüşsün."

Yavaşça başımı salladım. O bana hızla gelip kolları arasına alırken, zorlanarak ben de kollarımı ona sardım. Anılar bir bir aklıma gelirken gözümden bir damla yaş akmasını engellemedim. Engelleyemedim...

Ölmesini engelleyemem gibi diye geçirdim içimden.

Cengiz omzundaki ıslaklığı fark ettiğin de ayrıldı benden. Dalga geçmek için hazırlanıyordu yine. Huyları değişmemişti. Yine aynı Cengiz'di.

"Beni bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum Yosun. Ağlamana gerek yoktu." dedi. Onun da benimle aynı anda yutkunduğunu duydum. Benim, bizim için gerçekten üzülmüştü. Ve hala da üzülüyordu.

"Tamam Cengiz. Ben, iyiyim." Kaşını kaldırıp baktığında güldüm. "Gerçekten. Hem şöyle yapma. İğrenç görünüyorsun."

"Benim gibi bir çocuğa iğrenç diyerek çarpılacaksın kızım." Haklıydı aslında. Kesinlikle çarpılacaktım ama. Gözlerimi sınıfta tekrar gezdirdim. Cam kenarı, arka taraf hala boştu. Hala..

Cengiz'i kenara iteleyip geçtim. Arka tarafa doğru yürürken bütün gözleri üzerimde hissediyordum. Ya da bana öyle geliyordu bilemiyorum. Biraz daha hızlanıp tahta sıranın başında durdum. Tahta sıra tanıdıktı. Üst dudağımın kıvrılmasına engel olamadım. Duruyordu bu da. Değişmemişti. Sıraya geçip otururken Cengiz yanıma geldi. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 04, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İtirafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin