Tünel

104 4 0
                                    

Lina endişelenmişti. Ama bahçede daha fazla durması dikkat çekebilirdi ve odasına gidip beklemeye karar verdi. Gilbert akıllıydı, bu işi ne yapar eder hallederdi.
****

    Gilbert korkudan tir tir titriyordu. Beyni allak bullak olmuştu. Şimdi bu delikten nasıl çıkacaktı!? Herkes onu arıyor olmalıydı. Gerçekten de öyleydi. Lilian bütün muhafızları ormana yollamıştı ve Gilbert'ı bulana kadar durmayacaklardı. Birde Lilian Sarayda olmadığını anlarsa!!! Kesin ölürdü. Bir süre duraksadı ve ne yapacağını düşündü. Bir çukura saklanmış ve üzerini çalılarla örtmüştü. Nasıl kaçılır ki buradan ?

Bir süre sonra yaprak hışırtıları ile irkildi Gilbert. Aman Allahım!! Birisi yanına doğru yürüyordu. Gilbert'in kalbi yerinden çıkacak gibi olmuştu. Ayak sesleri iyice yaklaşıyordu. Gilbert nefesini tutup, korkudan gözlerini kapatmıştı. Üzerindeki çalıyı biri kurcalıyordu. Kesin askerler diye düşündü Gilbert. Başını kaldırdığında kimi görsün! Stephan! "Gilby ne yapıyosun bu delikte? " dedi Stephan şaşkınlıkla.

"Stephan, sessiz ol. Beni arıyorlar. Bulurlarsa ölürüm. Hatta bence sende buralarda gözükme,şüphe duyarlar."

"Neler oluyor Gilbert?" Dedi Stephan ve ağaçların arkasından sesler geliyordu. Gilbert Stephan'ı yanına çekip üzerlerine çalıyı örttü.

"Stephan, durum ciddi. Sonra anlatırım. Ancak şimdi saraya gitmemiz gerekiyor ve ben bunu nasıl yaparız bilmiyorum."

Stephan durdu ve düşündü. "Ben bir yol biliyorum " dedi. Gilbert'ı peşine taktı ve koşar adımlarla ormanda ilerlediler. Bir süre sonra eski bir kuyunun yanına geldiler. Stephan kuyuya girmeye çalıştı ve "Gilbert, hadi ama korkacak bişey yok." Dedi. Beraber kuyuya ip yardımıyla indiler. "Burada ne işimiz var Stephy" dedi Gilbert endişeyle. "Sus ve takip et Gilbert!"

Bu karanlık kuyunun bu kadar derin olacağını kim tahmin edebilirdi ki. Kuyunun dibine ulaştıklarında Gilbert gözlerine inanamadı. Bu bir kuyudan çok mağara gibiydi ve çok uzun bir tünel göze çarpıyordu.

Stephan: " Burayı ben keşfettim ve senle benden başka kimse bilmiyor Gilbert. Burası sarayın erzak deposuna açılan bir tünel. Kim neden yapmış bilmiyorum ama bunu kullanmak zorundayız. " Gilbert şaşkınlık içinde etrafına bakıyordu. Bunu kim neden yapmıştı ki? Ama her kim yaptıysa çok işe yaramıştı.

Tünelde hızla ilerliyorlardı. " Stephan, çok merak ettim  sen burayı nasıl keşfettin. ?Kuyulara girme fantezin yoktur herhalde. " dedi Gilbert sırıtarak. Stephan gülümsemekle yetindi.

Tünelin sarayla bağlantısı erzak deposunun altından kurulmuştu. Yerde kabarmış bir taş gibi duran gizli bir geçitti bu. Kimin aklına gelirdi buranın bir tünel olacağı. Gilbert bu sarayda daha neler görecekti merak ediyordu doğrusu.

Gilbert ve Stephan saraydaki askerlerin yokluğunu fırsat bilip odalarına gittiler. Bu sırada Gilbert kraliçeyi muhafazaya gitmiş gibi davranmasının kendisi için iyi olacağını düşündü ve üstünü giyinip Lilian'ın odasına gitti. Hürmeten eğildi ve " Kraliçem, askerleri tahliye ettiğinizi öğrendim muhafızlardan. Sizin emniyetinizden endişelendim ve sizi korumak için burada bulunmam gerektiğini düşündüm. Nasılsınız? " diye sordu herşeyden habersiz gibi.

"Gilbert, nerelerdesin sen? Odanda olmadığını söylediler." Dedi Lilian. 

"Kraliçem, bazı geceler uyku tutmuyor. Mutfağa gitmiştim birşeyler atıştırdım. Çok üzgünüm sizi korumak için derhal gelmeliydim ama haberim olmadı. " dedi.

Lilian kendini beğenmiş bir vaziyette güldü ve " Suyun ısınıyor Gilbert. İşini layığıyla yapamadın. Kralın bu durumdan haberi olacak. "
Gilbert çok öfkelenmişti içinden. Elbette Lilian'a birşey diyemiyordu. Ah içinden neler geçiyordu. Kral bu kadının nasıl bir sürtük olduğunu bilse kafasını keser çocuklara top yapardı. Ama Gilbert şimdilik susmak zorundaydı. "Telafi edeceğim kraliçem." Dedi ve eğilerek odadan ayrıldı.

Koridorda in cin top oynuyordu. Herkes haini ormanda aradığından kimse Gilbert'tan endişe etmiyordu tabiki. Koridorlarda bir tane bile asker yoktu. Fırsat bu fırsat oturma salonuna girmeliydi. Hızlı adımlarla ilerledi ve oturma salonuna girdi. İçeride kimsecikler yoktu. Ama burası gerçekten çok büyüktü. Nereden bulacaktı anahtarı? Bir süre bakındı ancak acele etmesi gerekiyordu. Aklına Lilian'ın her zaman uşaklardan istediği kırmızı kutusu geldi. Bu kutuyu en son konsolda görmüştü. Hemen konsolu kurcaladı ve evet kutu buradaydı. Kutuyu açtı ve içinde herşey vardı maşallah. Tokalar, dolaşmış saçlar, fotoğraflar , anahtar ve ne olduğu belirsiz şeylerin yazdığı koca koca kağıtlarla doluydu kutu. Anahtarı aldı ve kutuyu kapatıp rafa koydu. Herşeyi anlamıştı da o saçlar ve o saçma sapan kağıtlar da neyin nesiydi. Bu Lilian deli olmalı diye düşündü ve anahtarı alarak hızla odasına giriyordu ki.......Bir el arkadan omzuna dokundu. !

Clair Darking ~Görünmez~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin