O iğrenç rüyalardan birisini daha gördükten sonra nihayet uyanmıştım. Saat kim bilir sabahın kaçı. Gece Şubat'ı aşağıda bırakıp soğuk bir odada tek başıma uyumuştum.
Onu öpmem başlı başına bir hataydı zaten. Çünkü ondan uzak durmalıydım. Onu da üzemezdim.
Henüz güneş doğmamıştı. Tahminen saat 5 falandı. Yattığım yataktan kalkıp merdivene doğru yürümeye başladım.
Hava gerçekten çok soğuktu. Sessiz ve ya
vaş adımlarla merdivenden inerken üstümde tişört olmadığını fark ettim. Bu yüzden üşüyordum.
Göz ucuyla minderin üzerindeki kıvrılmış yatan Sakar kıza baktım.
Üzerindeki yorgan sıyrılmıştı ve tahminen çok üşüyordu. Ona yaklaşmak, dokunmak, sarılmak hatta öpmek istedim. Ana dokunduğum herkesi tek tek mahvediyordum. Annem gibi, Duygu gibi. Şubat'ıda mahvedemezdim. O saftı.
Mükemmeldi, temizdi. Yanına yaklaşıp yorganını çıplak kalmış kolunun üzerine çektim. Biraz kıpırdanıp bir şeyler mırıldandı gözlerini açmadan.
"Anne" annesi nasıl ölmüştü? Babası neredeydi? Onunla ilgili bilmediğim bir çok şey vardı.
Ben de üşüyordum. Yanına yatıp ona sarılabilirdim ama yapmayacaktım. Selim'in dediği gibi, uzak durmam gereken bir şey den uzak durmalıydım.
Karşısında ki koltuğuna uzanıp onu izlemeye başladım, sanki anlamış gibi gözlerini yavaş yavaş açıp bana baktı.
"Günaydın" dedi catallaşmış sesiyle. Bir melek gibi görünüyordu. Uykudan uyanınca böyle sevimli olan tek bir kız tanımamıştım.
"Her zaman ki gibi yine benden geç uyandın sakar." cebimde titremeye başlayan telefonumu elime aldım.
Arayan Selim'di.
Şubat'a elimle sessiz ol diye gösterip telefonu açtım.
"Nerdesin sen pic herif?"
"Noluyor lan, dağ evindeyim"
"Kiminlesin orada?" Şubat'tan haberi var mıydı? Kimden öğrenmişti?
"Tek başıma, kafa dinlemeye geldim beynimi sikme Selim"
"Şubat'ı ver telefona" dediğinde hala nereden öğrenmiş olabileceğini düşünüyordum. Şubat'a telefonu tutup konuşmasını söylediğimde rahatlıkla telefonu aldı.
"Söyle Selim Şubat ben" ne konuştuklarını bilmiyordum sadece Şubat'ı duyuyordum.
"Evet anladım, seni ilgilendirir mi bu? babam mısın abim misin Selim" bir kaç dakika sonra telefonu uzatıp elime verdi. Selim'le konuşup Şubat meselesini halletmeliydim.
Şubat'tan uzak durmaya çalıştıkça boğuluyor kendimi onun kollarında onu koklarken buluyordum.
"Eğer senin için sorun olacaksa burda iki gün kalmak zorunde değiliz Devrim" arkasını döndü Yürümeye başladı. Kolundan tuttum çünkü kendimi açıklama yapmak zorunda hissettim.
Bana bakınca ona tek kelime edemedim, sonra tekrar kafasını çevirip kapıdan çıktı.
Arabanın anahtarını bulyp arkasından gittim ellerini göğsünün üstünde birleştirmiş beni bekliyordu. Öyle şirindi ki.
Arabanın kilidini açıyormuş gibi yaptığımda sinirle kapının kolunu çekti ama açamadı. Sinirle bana baktığında gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Dalga mı geçiyorsun sen?" diye bağırdığında kahkaha atmaya başladım. Ben kahkaha atarken o da gülümsüyordu.
"Tamam bu kadar yeter bin arabaya" deyip arabayı açınca oda kapısını açıp yan koltuğa oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devrim
Teen Fiction"Şeytan olan senmişsin sakar." Hala ağlıyordu, suçluydu ona acıyordum. "Tek kelime et, tek kelime et ki seninle olmam için bir sebebim olsun." Konuşuyordu. Bittiğini farkındaydı. Beni kandırmak ona hiç bir şey kazandırmamıştı. "Konuş lanet olası" k...