*Louis*
Gözleri nin yeşilini unutmak mümkün değildi. Yüzünu tam hatırlayamıyorum ama gözleri çok net hafızamdaydı. Telefonumun sesiyle boş boş bakındığım dolaptan gözlerimi ayırdım."Efendim"
"Nasılsın?"
"İyiyim lottie."
"Şey... Bugün randevun vardı unutma diye aradım."
"Unutmadım, onun için hazırlanıyorum bende"
"Tamam.." Bir süre konuşmadı lottie.
"İyi olacaksın Louis""Zaten iyiyim lottie!"
Derin bir nefes aldı.
"Seni seviyorum Louis, biliyorsun""Bende" diye mırıldandım. Aramayı sonlandırıp telefonu yatağın üzerine koydum.
Siyah bir kot pantolon giyip üzerine de gri bir kapüşonlu giydim. Telefonumu bilerek almadım ve evden çıktım. Arabama bindim psikoloğumun kliniğine yarım saat içinde ulaştım. Tamda vaktinde gelmiştim. Doktorumu elinde bir kahveyle gördüm oda beni görünce hafifçe gülümsedi.
"Louis, bende seni bekliyordum. Sen odaya geç ben bir kahve daha alıp geliyorum" dedi.
Dediğini yapıp odaya girdim, kahverengi kadife koltuğa oturup beklemeye başladım. Bir an önce bitmesini istiyordum. Sonunda elinde iki kupa kahveyle odaya girdi. Önümdeki masaya kahvemi bırakıp kendi koltuğuna geçti. Yalandan bir öksürükle boğazını temizleyip sırtını dikleştirdi.
"Nasılsın Louis?"
"Lütfen uzatmak istemiyorum..."
"Ah sanırım canın sıkkın Louis, ne oldu anlat."
"..."
"Pekala dün gece de mi gördün onu?"
Başımı öne eğdim. Ne diyebilirdim ki her gece hayali şeyler görüyordum işte.
"Evet" diye mırıldandım.
"Bak Louis ilaçlarını düzenli olarak alman şart"
"Ben... Ben ilaçlarımı düzenli alıyorum."
Biraz öne doğru eğilerek sordu;"O verdiğim ilaç sayesinde hiçbir şekilde halüsinasyon göremezsin. Beynin kendini uykuya teslim eder ve bilincin neredeyse kapanır Louis, bu yüzden geceleri içiyorsun. Anlıyor musun?"
"...Ama onu görüyorum"
"O kim Louis? Anlat hadi"
"Yeşil gözleri var onun..."
Doktor eliyle yüzünü kapatarak güldü. Ne kadar sinirlensem de bir şey demedim. Bir buçuk saatin ardından içmem için bir ilaç daha yazdı. Klinikden çıkıp oyalanmadan arabama bindim. Aynadan yansımama baktım. Dün geceyi düşündüm yine, kesinlikle yanımdaydı, başıma kondurdugu öpücüğü hissetmiştim işte. O rüya, halüsinasyon yada başka bir şey değil!
Ben her gece halüsinasyonlar gören bir deli değilim. Başıma acılı ağrılar giriyordu. Arabayı eczanenin önüne sürdüm ve almam gereken ilaçları alıp evime gittim. Eve geldiğimde ilaç poşetini bir köşeye atıp merdivenlere yöneldim. Annemin sesini duyuyordum. Mutfaktan ellerini bir bezle kurulurken çıktı. Bezi bir kenara bıraktı. Endişeli bir sesle adımı söyledi. Bana ulaşamadığı için korkmuştu sanırım.Sağ gözümden çeneme kadar bir yaş süzüldü. Hızlıca gelip boynuma sarıldı. İstemeden de olsa ağlayışım hızlanmıştı. Elini sırtımda gezdirdi.
"Oğlum" diye fısıldadı.
"Ben deli değilim anne"dedim hıçkırıklarımın arasından.
"Ben...Ben sadece muhteşem bir rüya görüyorum ..."
_ _ _ _ _ _
Uyumak üzereydim ki annem odama geldi. Yatağın ucuna oturdu ve saçlarımı okşadı.
"İlaçlarını getirdim hadi kalk" dedi ve doğrulama yardım etti. İlaçlarımı içtim, ilaçlar etkisini gösterirken aynı rüyayı görmek için tanrıya dua ettim.
Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum ama yine o yeşil gözler karşımdaydı...
Yorumlarınızı bekliyorum 😊😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the dream of green and blue
Fiksi PenggemarEn mutlu düşten daha mutludur uyanmak. Öyleyse ben uyanmak istemiyorum!