Ben bu oyunu bozarım!

578 69 24
                                    

Vote yorum atmayanın ölümüne gıybetini yapıyoruz haberiniz olsun ;)

Yüzüme yapışmış sinsi gülümsememi silmeye çalışarak, karnımdaki yastığı düzelttim. Ellerimle gözümü yelleyerek yaşarttım ve kapı ziline bastım.

Ah ne yaptığımı merak ediyor olmalısınız. Alt komşumdan intikam alacağım sadece canım. Fazla birşey yok yani.

Kısa bir bekleyişin ardından üzerinde -hala adını bilmediğim- alt komşumun gömleği olan sarışın bir kadın kapıyı açtı. "Buyrun?"

Yüzüme dehşet ifadesi yerleştirdim ve kızı ittirerek içeriye daldım. "Neler oluyor burda? Kimsin sen?"

Kız hala duvara yapışmış bir şekilde şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Üzgünüm tatlım, sorun sende değil komşumda.

Aynı anda üstsüz bir şekilde mutfaktan çıkan komşuma doğru hiddetle adımladım. "Bir gün evde yokum ve sen beni bu şırfıntıyla mı aldatıyorsun? Benden utanmıyorsan bari karnımdaki bebeğinden utan!"

Gülmemek için yanaklarımı ısırmaktan kanatacaktım neredeyse. Komşum şaşkın, komşum sinirli, komşum kendini kaybetmiş...

Sarışın kadın hızla odaya girdi ben daha ne olduğunu anlamadan üzerini giyinmiş komşuma okkalı bir tokat armağan etmiş ve "Bir daha sakın beni arama!" diyerek evi terketmişti.

Karnımdaki rahatsız yastığı çıkarıp kendimi koltuğa attığımda komşum hala bir bana bir kapıya bakıyordu.

Elimi havada salladım. "Takma be. Bunlar böyledir, biri gelir biri gider. Hem sana kız mı yok?"

Yumruğunu ısırıp öfkeyle bağırmaya başladı. "Çık evimden yoksa bi kaza çıkıcak!"

"Ay aman be bende çok meraklıydım senin zina yuvana." diye ayaklandım. Tam gidecekken geri döndüm. "Ya birşey soracaktım. Senin adın neydi?"

"ÇIK EVİMDEN!" dediğinde hemen tabanları yağladım. Bu kadar sinir kalbe zarardı canım. Hem sinirlenecek ne vardı ki?

Ben kapıyı çalacakken Büşra kapıyı açıp o demode gözlüklerini yukarı itti. "Bak Şeyda. Bu apartmandanda kovulmak istemiyorum." Duraksayıp derin bir nefes aldı. "Yoksa seni öldüreceğim."

Başımı sallayarak içeri geçtim. Uslu kız gülümsememi takındım. "Birşey yapmıyorum ki ablacığım."

Bana son kez uyarıcı bakışını atıp gittiğinde bende telefonumu elime aldım ve mesaj yazmaya başladım.

Gönderilen: Müstakbel Beyim

Ben birazdan evden çıkacağım.

Mutfağa geçip kahvaltılıklardan atıştırmaya başladığımda mesaj sesi duyuldu.

Gönderen: Müstakbel Beyim

Banane.

"Ay aman be kasıntı şey." dedim yüzümü buruşturarak. Masayı toparlayarak odama geçtim ve dolabın önünde dikilmeye başladım. "Of giyecek bir sürü şeyim var ya."

Gözlerimi kapatıp elime gelen ilk kıyafeti çektiğimde mutlulukla gülümsedim. Her zamanki gibi mükemmel seçim. Kısa şort tulumu üzerime geçirip düz saçlarımı taradım ve makyajımı yaptım.

Arabama atlayıp şirkete gittim. Bugün anlaşmayı imzalayacaktık. Ayrıca anlaşma boyunca ben o şirketten çıkmayacaktım zaten.

Şirketten içeri adımladığımda kafamda çalan havalı şarkıyla salına salına yürüyordum.

Is sexy girl is sexy

Asansöre kendimi attığımda tabiki Onur'un olduğu kata çıktım.

Kapının az ilerisinde masası olan sekreteri gördüğümde yanına gittim. "Onur bey müsait mi?"

"Hayı..." sözünü tamamlamasına izin vermeden odaya yöneldim.

"Öylesine sormuştum zaten." Arkamdan koşuşturduğunu topuklu seslerinden anlıyordum.

İçeri daldığımda tam arkamdaydı. O Onur'a açıklama yapma derdindeydi ama ben bambaşka birşeye odaklanmıştım.

Müstakbel kocamla göz göze diz dize oturan bu kadın kimdi? Yada bu rahmetli kadın kimdi?

Gözlerimi kadından ayırmadan konuştum. Bakışlarla öldürebilseydim kadın şu an meftaydı. "Anlaşmayı imzalamak için gelmiştim."

"Evet babamda sizi bekliyordu." diyen Onur'a çevirdim bakışlarımı.

"Sen gelmiyor musun?" diye sordum şüpheli bir sesle.

"Daha sonra size katılacağım." diyerek esmer yelloza döndüğünde cinlerim tepemde kolbastı oynuyordu. Beni kızdırmıştı ve bu onun için hiç iyi olmayacaktı.

Topuklarımı yere vura vura odadan çıkıp estetikten annesinin bile tanıyamayacağı sekreterin masasının önündeki sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attım.

"Onur beyle ilgili herşeyden haberim olacak." dedim hırslı bir şekilde kartımı önüne atarken.

Cadaloz sinsi bir gülümsemeyle kollarını çaprazladı ve konuştu. "Benim bu işten çıkarım ne olacak peki?"

"Ne istiyorsun?" diye sordum sıkkınca. Bu beni soyar soğana çevirirdi. O potansiyel vardı.

"Çantan güzelmiş aslında. Gucci mi o?" dedi sırıtarak.

Hemen çantama sıkıca sarıldım. "Bu çanta senin 3 maaşın seni çatlak! Kızım o benim."

"Kendin bilirsin." diyerek kaşlarını kaldırdı ve omuzlarını silkti.

Karar vermem lazım; Gucci çantam mı Onur mu? Ama çantam Gucci'ydi. Benim kızım gibiydi. Ama Onur... Peki Gucci...

İçim kan ağlaya ağlaya çantamı boşaltmaya başladım. "Kızıma iyi bak."

Çantama pençelerini geçirdiğinde bir anlık duraksadı. "Ayakkabıların! Prada mı o?"

Ayaklarımı masanın altına doğru uzatıp saklamaya çalıştım. "Saçmalama. Ne Prada'sı? Hiç duymadım öyle bir marka."

"Ayakkabılarıda verirsen anlaşırız." dedi şeytan. Ağlamak istiyorum şu an ya.

Sonunda ayakkabılarımıda aldığında ona saydırıyordum. "Allah seni kahretsin soydun soğana çevirdin beni."

Çıplak ayaklarıma baktım. "Neyle gidicem ben şimdi?"

Kendi ayakkabılarını çıkarıp önüme itekledi. Yüzümü buruşturarak baktığım ayakkabılara doğru konuştum. "Senin o pis ayaklarına değmiş bu ayakkabı benim tek seçeneğim mi?"

Çantama eşyalarını doldururken bana cevap bile vermedi. Ah benim güzel Guccim, tatlı Pradam. Benim cüzdan yakan kızlarım....

Amacıma odaklanmaya karar verdim. O anda masasındaki telefon çaldı. Birşeyler söyleyip kapattı.

"Ne istiyor?" dedim minik şeytana bakarak.

Ayağa kalktı. "2 kahve."

Masanın üzerinde zor günler için sakladığım müsile gözüm ilişince yüzümün ışık saçtığına emindim.

"Al bunu kadının kahvesine dök." dedim sırıtarak.

"Bunu yapamam." dedi tereddütle. "Anlayabilirler."

"Seni öldürürüm dönüp arkama bile bakmam anlıyor musun?"

Müsili alıp gittiğinde gülümseyerek arkama yaslandım.

Ah ne derler? İntikam sıcak yenen bir yemektir.

Acilen Evlenmem Lazım! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin