Ben çiçek.
Dün evde kötü şeyler yaşandığı için kapıyı çarpıp çıktım.”Artık büyüdüm yalanlarınızı dinlemeyeceğim “ diyerek kapıyı çarparken, bu kadar zor olacağını bilmiyordum. Kötü şeyler yaşandı derken, o kötü şeyler şuymuş; annem ve babam aslında gerçek annem ve babam değilmiş, kardeşim sandığım Derini ise benim gibi yetimhaneden almışlar ve bunu bana 17. yaş günümde söylüyorlar. Derin 16 yaşında olduğu için ona seneye söyleyeceklermiş. Bu yaşıma kadar bana hizmetçi gibi davranmalarından anlamalıydım aslında ama saçlarım sapsarı ve belime kadar uzundu, gözüm ise laciverte yakın bir mavi. Annem sandığım kadının küçüklük fotoğraflarına çok benziyordum, o yüzden hep kendimi öz kızı sanmıştım, fakat hangi anne öz kızını her gün zorla temizliğe gönderip, kazandığı parayı elinden alıp, kendine harcardı ki? Bende İzmirin göbeğinde, tanımadığım insanların arasında, saat gece 2, bunları düşünüyorum ve ağlayarak sigara içiyorum.
“Yolunu mu kaybettin güzelim?” omzumda bir el hissettiğimde irkilip hemen ayağa kalktım. Karşımda, saçları ve gözleri simsiyah benden yaklaşık 10 cm uzun fiziği oldukça iyi, sakallı bir genç duruyordu. Gözleri normal bir siyah değildi, insanı içine çekiyordu. “yo-yok annemi bekliyorum” dediğimde karşımdaki kişinin inanmasını umuyordum. “Emin misin?” diyerek bana yaklaştığında, kaçmaktan başka şansımın olmadığını anladım ve soluk soluğa koşmaya başladım, o da peşimden koşuyordu. Evden çıkarken aceleyle Derin’in pantolonunu giymiştim biraz dardı ama rahatsız etmiyordu böyle bir an yaşayacağımı bilseydim yemin ederim ki giymezdim. Pantolonum dar olduğu için rahat koşamıyordum ve yüksek bel olduğu için, düğmesi tam karnıma batıyordu, koşarken midem iple sıkılıyormuş gibi hissettiriyordu. Ne yapacağımı bilememiş “keşke o evden hiç çıkmasaydım ve derinle sarılıp uyuyor olsaydım” dedim kendi kendime. “Saçmalama çiçek pişman olmak yok” diye de ekledim ardından. Aradaki fark açıldı ama hala koşuyordu, caddeden sola döndüğümde çoğu kişinin üstüne oturduğu 90 cm boyunda bir duvar vardı ve duvarın arkasında da deniz. hemen oraya koştum ve nefesimi 30 saniye tutabildiğim aklıma geldi, onu 120 saniye yapmazsam boku yerim diye düşündükten sonra hemen duvarın üzerinden zıplayıp, denize atladım. Atlayınca pantolonum daha da darlaşmış ve iyice yapışmıştı, çok üşüyordum, yün hırkam ıslandığı için daha da ağırlık yapıyordu. Aklımdan geçen tek kelime vardı, soğuk .. Nefesimi daha fazla tutamayacağımı anlayınca kafamı yavaşça suyun üzerine çıkardım, nefes nefese kalmıştım, etrafta pek kimse yoktu ve kalbim hızla çarpmaya başladı, dudaklarımı birbirine bastırdım ve titrediğimi fark ettim. Duvarın üzerinde oturan gençler haricinde bana bakan insan yoktu. Birkaç kişi şaşkın yüz ifadesiyle beni izlerken, diğerleri takmıyordu. Yavaşça kıyıya kadar yüzdükten sonra, duvara tutunarak, duvarın köşesi karnıma denk gelecek şekilde kendimi yukarı çektim, çok enerji sarf etmiştim ve sıcak bir yatağa girip uyumaya her şeyden fazla ihtiyacım vardı. Hava bıçak gibi, üzerim sırılsıklam, rüzgar esiyor. Gözlerimi uyuşma hissiyle kapatırken, göz kapaklarım ağırlaşıyordu. Silikleşen görüntüyle en son hatırladığım şey, sağ tarafımdaki sahipsiz ve sıcak havanın geldiği arabaydı. “Rahat mıydı bari?” duyduğum sesle gözlerimi açtığımda karşımda sarışın yeşil gözlü tahminimce 20 yaşlarında bir genç vardı.kolları kilodan mı yoksa kaslardan mı kalın duruyordu çözemedim,sakallarını yeni kesmiş olmalıydı çünkü daha çok minik çıkmışlardı,inceledikten sonra ne diyeceğimi bilemedim.Büyük ihtimalle içinde mışıl mışıl uyuduğum arabanın sahibiydi.Ben tam söze başlayacakken,sözümü keserek “bütün gece arabamı aradım,korkudan babam anlamasın diye eve gidemedim,bütün gece sokakta yattım,şimdi söyle bakalım arabamda ne işin var?” sinirden gözleri büyümüş ve kızarmıştı. Söyledikleri karşısında bende çok korkmuş ve ne diyeceğimi bilememiştim,yayıldığım koltuktan yavaş yavaş doğrularak “ Bir saniye anlatacağım” diyebilmiştim sadece.”bak ben evlatlıkmışım dün gece bunu öğrendim ve sinirle kapıyı çarpıp çıktım,gece bir serseri peşime takıldı denize atlamak zorunda kaldım,çıktığımda donmak üzereydim nerdeyse sanırım senin arabanı kaçırmışım ama hiçbir şey hatırlayamıyorum başım çok ağrıyor, özür dilerim ben.. gerçekten..özür yani çok özür dilerim.Şey gerçekten özür dilerim kusura bakma,isteyerek yapmadım çok çok özür dilerim.” Derken paniklemiştim ve utancımdan her zamanki gibi yanaklarım pancar gibi olmuştu, karşımdaki de konuşmak için ağzını açınca bir an duraksadı,iç çekti derin nefes aldı ve başladı.” Anladık özür dilersin ama sen her üşüdüğünde ilk gördüğün arabaya mı atlarsın böyle,bak başına gelecekler gerçekten üzücü ama benim yapabileceğim bir şey yok ama şu iyiliği yapabilirim,seni şikayet etmiycem”derken değişik bir yüz ifadesi vardı, üzgün ve sinirli aynı anda da gülümsüyordu. Allahım bu çocukta nereden çıktı böyle…
DEVAM EDECEK…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGIÇ
Mystery / Thrilleryaşadığınız hayat baştan sona yalan olsaydı, tanıdığınız bildiğiniz hiçbir şey bildiğiniz gibi olmasaydı, ne anneniz ne babanız ne de arkadaşınız gibi gördüğünüz kardeşiniz..siz ne yapardınız? Çiçeği bu zorlu macerada, büyük bir aşk, gerçek dostluk...